Türbülans öncesinde dış ticaret faciası

Çarşamba günü açıklanan nisan ayı dış ticaret rakamlarını incelerken hüzünlendim. Rakamlar tabii ki endişe verici. Bunu zaten biliyorduk. Ama bu kez nedense endişenin ötesinde, içim burkuldu. Rakamlar ağır...

Haberin Devamı

Çarşamba günü açıklanan nisan ayı dış ticaret rakamlarını incelerken hüzünlendim. Rakamlar tabii ki endişe verici. Bunu zaten biliyorduk. Ama bu kez nedense endişenin ötesinde, içim burkuldu. Rakamlar ağır. Bir süredir büyük hovardalıkla sanayiyi ve ihracat boşlamaya, dış borçla günümüzü gün etmeye başladığımız açıkça görülüyor. Tabii düne kadar, yani türbülans başlayana kadar böyleydi. Bundan sonrasına ileride bakacağız.

İhracatın ithalatı karşılama oranı nisanda yüzde 52'ye düşmüş. 1980 öncesinin dudak uçuklatan oranlarına oldukça yakın. Kimse enerji faturasını bahane etmesin. Nisan ayında geçen yıla kıyasla enerji ithalatına fazladan bir milyar dolar ödediğimiz doğru. İlk dört ayın ekstra faturası da 3.5 milyar. Ancak bu artış, devam eden ithalat artışının sadece bir bölümünü açıklıyor, ilk dört ayda yüzde 7 büyüme ile geçen yılın enerji fiyatları varsayımı altında ithalat rakamı ne olurdu diye baktım: Fatura 2.5 milyar azalıyor. İthalat artışı da yüzde 14 yerine yüzde 7'ye düşüyor.

İthalat arta dursun, ihracat düşüş sinyalleri veriyor. Artık bayram tatili, kar tatili falan da yok. Nisan ayında ihracat yüzde 6 oranında gerilemiş. İlk dört aylık artış ise yüzde 3.5'ten ibaret. İbre düşme yönünde. Daha doğrusu türbülans öncesi böyleydi.

Tekstilde ağır hasar
Tekstilde muazzam bir gerileme var. Bu sektörün yüzde 90'ına karşılık gelen "örme ve örülmemiş giyim" ihracatı ilk dört ayda 3.9 milyardan 3.5 milyar dolara gerilemiş. 400 milyon dolarlık kaybın 250 milyon dolarlık bölümü nisanda gerçekleşmiş. Değişim eksi yüzde 25! Tektilde, özellikle fason üretimde çöküş sürüyor. Övündüğümüz markalarda durum nedir, doğrusu merak ediyorum.

Önceki yıllarda ihracatı sürükleyen başlıca lokomotiflerden biri de demir çelikti. Bu sektörde de ihracat düşüşte. Geleceğin yıldızı olmaya aday, yeni medan iftiharımız makine sanayiine gelince, tik üç ay ihracatı yüzde 10'un üzerinde artmıştı. Nisanda o da teklemeye başlamış: Eksi yüzde 2.6.

Neyse ki otomotiv var ama...
Şimdilik ihracat bayrağını elektronik eşya ve yeni şampiyonumuz otomotiv dik tutuyor. Artış oranları yüzde 10 civarında. Ayrıca bir ilk söz konusu. Ocak-Nisan itibariyle tekstil ile otomotivin ihracatları 3.5 milyar düzeyinde eşitlenmiş. Nisan itbariyle ise, otomotiv az farkla birinci sıraya yükselmiş.

Yaklaşık üç yıl önce VATAN'daki ilk yazılarımdan birine "otomotiv devrimi" başlığını koymuştum. Yazıda otomotiv sektörünün gümrük birliğinden sonra geçirdiği dönüşümü anlatmış ve ilerde ihracatta tekstili tahtından indireceğini söylemiştim. Otomotivin yükselişi sürpriz olmadı ama tekstilin bu kadar hızlı gerileyeceğini de doğrusu tahmin etmemiştim.

Buna sevinmeli miyiz? "Otomotiv devrimi" başlıklı yazım çıktıktan bir iki gün sonra Bebek'te bir sabah Deniz Gökçe'ye rastlamıştım, öngörüme katıldığını ancak otomotivin ihtalat gereksiniminin tekstile kıyasla çok daha yüksek olduğunu, bu nedenle dış ticaret dengesi açısından bu gelişmenin o kadar iyi olmadığını söylemişti. Haklıydı, ilk dört ayda, otomobil ve yedek parça bir arada, 3.5 milyar dolarlık ithalat yapmışız. Tamı tamına ihracatımız kadar. Ne diyelim, "dostlar alışverişte görsün."

DİĞER YENİ YAZILAR