Liseli gençlerin dramı

Bugün ÖSS günü. Aralannda oğlum Can'ın da bulunduğu 1.500.000 genç üniversiteye girebilmek için yarışacaklar

Haberin Devamı

Bugün ÖSS günü. Aralannda oğlum Can'ın da bulunduğu 1.500.000 genç üniversiteye girebilmek için yarışacaklar. Sizler bu satırları okurken onlar hiç olmazsa ilk 200 binin arasına girebilmek için ter döküyor olacaklar.

ÖSS sınavı isminden de anlaşıldığı gibi bir yarış. Bu nedenle basan dilemenin bir anlamı yok. Soruların yarısından fazlasını çözseler bile "başarısız" olma ihtimalleri yüksek. Çünkü üniversiteye girebilmek için her genç çok sayıda arkadaşınının önüne geçmek zorunda. Bu nedenle şanslan açık olsun demekle yetiniyorum.

Sonuçta en az 1.000.000 lise mezunu gencimiz üniversiteye giremeyecek ve çoğunluğu iş aramaya başlayacak. Ama ne yazık ki önemli bir bölümü kısa sürede iş bulamayacak ve sayıları 3.000.000'a dayanan işsizler ordusuna katılacak. Pek çok ülkeden farklı olarak Türkiye'de lise mezunları arasında işsizlik oranı ortalama işsizlik oranının üzerinde seyrediyor. 2002 yılında yüzde 15'e tırmanan tarım dışı işsizilk oranı, lise mezunları arasında yüzde 18 civarında.

Yanlış lise eğitimi
Bu noktaya nasıl geldik? Temelde iki neden yatıyor. Birincisi üniversiteleri yeterince geliştiremedik. Aslında ünivresite sayısını çok hızlı artırdığımız dahi iddia edilebilir. Çünkü üniversite bina ve sıralardan ibaret değil. Üniversiteyi üniversite yapan eğitim kadrolarıdır. Oysa nitelikli eğitim kadroları Türkiye'nin en kıt kaynaklarından biri.

Sorunu esas ikinci neden yaratıyor. Liselerde öğrenci sayısının hızla artacağı, buna karşılık üniversite kontenjanlarını aynı hızla artıramayacağımız çok önceden belliydi. Lise eğitiminde büyük çoğunluğu üniversiteye devam edecekmiş gibi hazırlamak yerine, çeşitli mesleklere yönlendirmemiz gerekiyordu. Bunu yapmadık. Her yıl yüzbinlerce, eğitimli ama vasıfsız, lise muzunu üretmeye başladık. Bu vasıfsız gençlerin üniversiteye giremeyen bölümü de doğal olarak iş bulmakta zorlanıyor. Eskiden Devlet memur istihdamını artırarak sorunu hafifletiyordu. Şimdi bu olanak da kalmadı.

ÖSS görevini yapıyor
Kimi çevreler ÖSS'nin yarışmacı düzenini adaletsiz buluyorlar. Açıklamaya çalıştığım gibi sorunu ÖSS yaratmıyor. ÖSS'nin görevi sınava giren adayları yetenek ve bilgilerine göre doğru olarak sıralamak. Arzın az, talebin çok olduğu üniversite eğitiminde, kimin hangi ünivresiteyi kazanacağının tek kıstası bu sıralama olabilir. Şu veya bu gerekçeyle işi sulandırmaya başlarsak ipin ucunu kaçırırız. Üniversite mensubu olarak şunu kesinlikle söyleyebilirim ki, ÖSS bu görevini çok başarılı yapıyor.

Adalet sorunu başka bir düzeyde ele alınmak zorunda, özel eğitim harcamalarının sonuçları kısmen etkilediği doğru. Dershaneler, özel hocalar orta direğin kaldıramayacağı kadar büyük masraf gerektiriyor. Bu yatırımı yapabilenlerin çocukları bir miktar avantaj sağlayabiliyorlar. Buna karşılık, düşük gelirli ailelerin yetenekli çocukları, ortaokuldan sonra Anadolu ve Fen Liselerini kazanabiliyor ve bu okullarda aldıkları eğitimle üniversite sınavlarında başarılı olabiliyorlar. Hükümet'in yetenekli yoksul çocuklara özel liselerin kapılarını açma politikasını da bu bağlamda destekliyorum.

Çok şükür eğitim sistemimiz henüz saf bir sınıfsal nitelik kazanmadı. Geleceği tartışmaya açık olsa da, aşağıdan yukarıya geçişlilik halen devam ediyor. Osmanlı'dan bize miras kalan ve Cumhuriyet'in temel taşlanndan olan meritokrasi ("hak eden kazansın") geleneğinden asla vazgeçmemeliyiz.

DİĞER YENİ YAZILAR