Bu dünya durdukça birileri onu kurtaracak

Tuğçe Hanım meseleyi kavrayamamış.. Dünkü risalesine baktım.. Sen kalk.. İstanbul'dan zıplayıp taaa Kapadokya'ya git.. "Dünyayı Kurtaran Adam" filminin setini izle..

Haberin Devamı

Tuğçe Hanım meseleyi kavrayamamış.. Dünkü risalesine baktım.. Sen kalk.. İstanbul'dan zıplayıp taaa Kapadokya'ya git.. "Dünyayı Kurtaran Adam" filminin setini izle..

Mehmet Ali kardeşim, kendinden evvel dünyayı kurtaran Cüneyt Arkın abisi gibi hoplayıp zıplasın.. Uzaylı tabir edilen şebek milletinin kötülerini yerlere sersin..

Canını bunun için tehlikeye atsın..
Tuğçe Hanım da bir yandan düşük kalorili kepekli ekmek dilimini kemirsin, öbür yandan "Nereden çıktı dünyayı kurtarmak?" diye sorsun..

***

Bilmezsin tabii.. Çünkü hazıra kondunuz.. (Çoğul ekini Tuğçe Hanım ve kuşağı için kullanıyorum..)

Vaktiyle dünyanın uzaylılar eline geçmesine gıdım kalmışken Cüneyt Arkın ve arkadaşları olaya müdahale etmeseydi bu kuşak bugün "uzayca" konuşuyordu..

Futbol maçlarından önce de "uzay marşı" çalınıyordu..

Çok şükür Cüneyt ağabeyim sayesinde birinci uzay saldırısı atlatıldı, bugünlere gelindi.. Bizim kuşaklar uzaylılardan çok çekti..

O yüzden bugünün rahatlığı sizi yanıltmasın.. "İt baharı gördü ama yediği taşın hesabını da Allah bilir.." deyip şükredelim..

Kendini kurtar
İkinci uzay saldırısına karşı kendini feda etmeye hazırlanan sinemacı kuşağına arka çıkan benim Şengün Ağabeyim..

Bilen bilir.. Şengün Kaptanoğlu, bir vakitler Türkiye basketbolünün efsane ismiydi..

Futbolda Metin Oktay, Can Bartu, Selahattin Duman, Sergen Yalçın neyse basketbolda da Şengün ve Batur isimleri öyleydi..

Basketi bıraktı, sinema işlerine girdi.. Şimdi ikinci kez çekilen "Dünyayı Kurtaran Adam" filminin yapımcısı o..

Üç gün önce seti izlemek için Kapadokya'ya gidiyordu.. Girmeden önce telefonla aradım, konuştuk.. Altı yedi saat sonra bir daha aradım.. Yine konuştuk..

Beş altı saat arayla gerçekleşen bu iki konuşmanın ortak özelliği Şengün Ağabey'in hâlâ yolda olmasıydı.. Türk Hava Yolları'na güvenmiş..

Biletini alıp yola çıkmış.. Lakin Atatürk Hava Limanı uzaylıların saldırısına uğradığından uçaklar kalkamamış..

"Uzaylı saldırısı" derken abartmıyorum..

Bir gün sonra ben de havaalanındaydım.. Oradaki insan denizini açıklamanın başka yolu yok.

***

Bilgisayar sistemi çökmüş.. İnsanlar yüz, yüz elli metrelik kuyruklar yapmış.. Kimi "Benim uçağın son çağrısı.." diye bağırıyor..

Öbürü "Üç saattir biletimi alamadım.."
deyip feryatlanıyor.. Diğeri kendine İtalyan turist süsü verip "La Scandale.." sloganı atıyor..

Ben diyeyim havaalanı.. Siz deyin mahşer sonrası Araf meydanı..

Sistem çöktü
Benim liste başı olduğum kuyruğun ucunda çalışan görevli kızcağız her üç dört saniyede bir önündeki klavyenin enter tuşuna basıyor, sonra gözünü ekrana dikip bakıyor..

Ekran, diğerleri gibi lâl olmuş..

Arada bir dellenip naralanan yolcuların tepkisine kızın verdiği cevap hep aynı.. "Ben ne yapayım? Sistem açılmıyor?"

Açılmaz tabii.. Modern dünyanın modern bir havaalanında böyle bir arıza yaşandığında çaresi bulunur..

Koskoca Türk Hava Yolları çare bulamıyorsa kabahat sistemde değil, personelde değil. Suç, uzaydan saldırgan sinyaller göndererek sistemi çökerten istilacılarda..

O sinyaller sayesinde 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı' nı kutlamak için plânlar yapan ahaliye oldu.. Tatil süresinin yarısı havaalanlarında geçti..

***

Şengün Ağabeyim'in sesi son olarak Kayseri dolaylarından geliyordu.. Öğle uçağına binmiş ya! Saat akşamın onu olmuş.. O karayolundan Ürgüp'e gitmeye çalışırken cep telefonundan bağırıyordu:

"Sela.. Böyle şey olur mu yav!"

Teselli ettik tabii.. Ama hoyratlık yapıp "Güzel abim sen dünyayı kurtaracağına kendini kurtarsana.." demedik..

Tehdit sürüyor
İşin ironik tarafına bakın ki dünyayı uzaylılardan kurtarmak için iki milyon altı yüz bin dolarlık film bütçesi yapan Şengün Ağabey, yine THY'yi hedef alan sinsi bir uzaylı saldırısı sonunda kendi film setine zamanında gidemiyordu..

Ben işin orasında değilim.. Beni dünyayı kurtarma işi ilgilendirir..

"Kendini bilmez uzaylılarla mücadele" işi bu kez sıkı tutuluyor.. İkinci filmin setinden edindiğim izlenim böyle..

Birinci saldırıda hayvan postu giymiş dev uzaylı mağara yaratıkları Cüneyt abimi kaya yağmuruna tutmuştu..

Kaya dedimse ele gelir gibi değil..

Her biri yüz tondan fazla, gecekondu ebatında dev kütleler.. Cüneyt abim üzerine gelen taşlara yatarak vole vuruyordu.. Tıpkı Metin Oktay'ın yandan gelen ortaya vurduğu gollük şutlar gibi..

O kayalar gerisin geri uzaylıların beyni bâlâsında patladı.. Canavarların hesabını gören Cüneyt abim de folyo kaplı uzay gemisine binip, görevini yapmanın huzuru içinde dünyaya döndü..

Döneceklerdir
Benim bildiğim hayvan postu giymiş uzaylılar eninde sonunda dünyamıza yeniden saldıracak.. Çünkü uzayda davar sürüsü olmadığından, örtünmek için yeterli post bulamıyorlar..

Dünyamız ise onların post kaynağı..

Yeni postlar edinmek için geleceklerdir.. İkinci "Dünyayı Kurtaran Adam" filmi ve bayrağı Cüneyt abim'den devralan Mehmet Ali Erbil'in mücadelesi bu yüzden anlam kazanıyor..

İnsanlığı bu sanal mücadele sayesinde psikolojik olarak böyle bir saldırıya karşı hazırlıyorlar..

Bu arada filmin son sahnelerinin çekildiği Uçhisar Beldesi ahalisinin bu bilince erdiğini söyleyebilirim..

Filmin figürasyonuna katkıda bulunan Uçhisar gençleri ellerinde mızrakları ile Mehmet Ali Erbil'in arkasında ölümüne durdular..

Aldığım duyumlara göre ekip döndü ama filmin etkisi yörede sürüyor..

Uçhisar köylüsü her beş on adımda bir durup, gözlerini semaya dikerek uzaylı gelip gelmediğine bakıyorsa bu bilinç sayesindedir..

***

Biz dünyalıyız.. Uzaylılar bizi dünyalı olduğumuzdan sevmez.. Her fırsatta zarar vermeye çalışır..

Onun için de dünyanın birlik ve beraberlik içinde olmadığı zamanlan kollar..

Bu tür filmler de bizim uzaylılara karşı tetikte durmamızı sağlar.. Ustamın adı Uzaylı Hıdır.. İşte Tuğçe Hanım'ın kavrayamadığı mesele budur..

DİĞER YENİ YAZILAR