İftariyelik diyet şart!

Bize acilen "Oruç tut zayıfla.. Gecede iki sahur yap, kilo ver.." diyecek bir doktor lazım.. Böyle birini bulamazsak imanımızdan bir şey eksilmez ama nisa taifesinin önemli bir kısmı Ramazan'ı gündüz uykusunda idrak eder..

Haberin Devamı

Yakın silah arkadaşım, Tababetin yüz akı, Lokman Hekim merhumun yaşayan tek varisi;

İstanköy nüfusuna kayıtlı olduğundan yarı Bodrumlu sayılan Hipokrat'ın başı üzerine yemin ettiği..

(Yıldızlardan geleceği okuyan müneccimlerin tavassutu ile iki binli yıllarda dünyaya teşrif edeceğini öğrendikten sonra ki buna "Hipokrat Yemini" diyoruz.. Mahkemelerde geçmez..)

Kamil insan; yakışıklı, girişken, hafif süvari Dr. Osman Müftüoğlu bu kez gafil avlandı..

***

Gafil avlandı dediysem haşa "gaflet uykusunda kaldı" demek istemiyorum..

Barlarda, diskolarda göbeğini, kalçasını "yayık teknesi" gibi sallaya sallaya vakit geçiren;

Belden kesik pantolon giyip göbek deliğini sanki kapalı kalsa hava alamazmış gibi açıkta bırakan;

Yazın sıcağında orasını burasını açıp kendini tülden ince bir pareoya emanet eden;

Güzel Allahım'ın meleklerden üstün tutup yarattığı, ol sebepten yüzüne ilahi nurundan bir katre kattığı insanoğlunun naturasına botox katan nisa taifesinin ihtiyacını önceden göremedi..

İhtiyaç büyük
Ve dahi kendilerine "Metroseksüel erkekler" denilen; ince ayarlı, yiğit kısmı ile nisa taifesi arasında bîkarar erkeklerin de ne isteyeceğini bilemedi..

Bilseydi eğer;

Hürriyet'in paşası Ertuğrul Özkök nam CEO'nun odasına gider, kapıyı kulağı incitmeyecek kıvamda tıktıkladıktan sonra içeri girer, ceketin önünü ilikleyip ellerini pantolonun yan çizgisi üzerine şehadet parmağını ortalayacak şekilde getirir, sivillere çok yakışan yarım baş selamını verdikten sonra:

"Memleketin Ramazan ayı diyetine ihtiyaç var.. Tensip buyurursanız bir yazı dizisi hazırlayayım.. Ramazan'dan Ramazan'a hidayete eren okurların yüreği şenlensin.." der, durumu arzederdi..

Bu hazırlığı önceden yapmış olsaydı Bay Ertuğrul da tapu-devir işlemleri hâlâ sürmekte olan köşesinden "Uyuyarak oruç tutmak caiz değildir.." yazısı yazan Mehmet Yakup Yılmaz'ın hafta içi vaazlarına muhtaç kalmazdı..

***

Bizim gazete de gafil avlandı.. Ancak mazereti var.. Bir kere Vatan Gazetesi'nin veya başka gazetelerin elinde "lafı dinlenir, sözünden çıkılmaz" doktor yok..

Vaktiyle bir tane bulmuştuk..

Seçimde hata yaptık.. Ben o sırada Bodrum'daydım ve denize yakın evimin kıta sahanlığı olup olmadığı, varsa kıyıdan mı başlıyor yoksa dört yüz metre ilerideki Apostol Adası'nın batısından mı bunu hesaplıyordum..

Hatalı mesaj
Bay Zafer ve Bay Tayfun o sırada kafa kafaya vermişler.. Genç bir doktor bulup Osman Müftüoğlu'nun karşısına dikmişler..

Lakin buldukları doktor Osman Bey gibi etine buduna dolgun değil, zayıf bir şey.. Başlarında durmayınca böyle oluyor işte..

Ayrıca "zayıf" tarifine kurban olayım.. Bizim gazete için bulup sayfalardan "yaşasın hayat" diye bağırtacakları doktorun görüntüsü kendisinden de zayıf çıktı..

Resmen marazlı gibi duruyordu..

"Şunu yiyin, şunu yemeyin.." diye akıl verdiği okuyucu köşesindeki ağlamaklı fotoğrafına bakıp;

"Ulen bunun verdiği akıllarla insan üç vakitte telef olur.." diyor, ani bir karar değişikliği ile buzdolabından çıkardığı tenceredeki soğuk pilava kaşık sallıyordu..

***

Bizim aradığımız okuru "yaşasın hayat" diye bağırtacak bir doktordu..

Bulduğumuz doktor ise köşesindeki fotoğrafından "Bu dünyadan gider oldum, kalanlara selam olsun.." mesajı veriyordu..

Bay Zafer ile Bay Tayfun'u odama çağırdım.. Baktım ikisinin de rengi kül gibi..

Tabii.. Eskiden sadece Vatan Gazetesi'nin Yönetim Kurulu Başkanı olarak bunlarla muhatap oluyordum.. İşin içine "tekne sahibi gazeteci" sıfatımız da eklenince iş değişti.. Zahir, heybetimiz ikiye katlandığından etkilendiler..

Doktor bulun..
"Efendiler" dedim.. Seçtiğimiz bu doktor gazeteye uymadı.. Bize Dr. Osman Müftüoğlu gibi biri lazım.. Köşesinden "sayısalı tutturmuş gibi" gülümseyen, yüzü ışık saçan biri..

Açık talimat verdim..

"Ya böyle birini bulun veya Osman Bey'i transfer edin.. Paradan kaçınmayın.. Beş milyon, on milyon dolar her neyse eline tutuşturun.."

Bay Zafer "Ertuğrul bırakmaz.." diyecek oldu, lafı ağzına tıkadım:

"O Zaman Bay Ertuğrul'u da transfer edin.. Bunu da ben mi söyleyeceğim.."

İtiraz ederken "Onu da Aydın Bey bırakmaz.." diyeceklerdi ki vereceğim cevabı tahmin edip sustular..

***

Aydın Bey iyi bir transfer teklifi alan adamını niye bırakmasın ki? Kendisini iyi tanırım.. Çok iyi konuşuruz.. Söylemesi ayıptır onu bu özelleştirme işlerine alıştıran da benim..

Önüne Bay Ertuğrul'un özelleştirilmesi fırsatı gelecek de Aydın Bey reddedecek.. Olacak şey değil..

PAZARLIK HALİ..
Her neyse.. Transfer görüşmelerimiz başladı.. Lakin Osman Bey'in bitmek bilmeyen istekleri yüzünden bu Ramazan ayına yetiştiremedik..

Her gün yeni bir talep çıkarıyor..

"Yok kendime Sümerbank işi çizgili pijama isterim.. Yok eşim Mihriban Hanım'a üç takım pazen elbise isterim.. Yok Haymana Kaplıcaları'nda devremülk isterim.."

Bir şekilde sonuçlandıracağız..

***

Bu arada olan bize oldu.. Kız arkadaşım oruç tutuyor.. Elinin altında "İftarlık pidenin susamını yemeyin.. Susamda şu kadar kalori var.." diyecek bir doktor olmadığından kafasına göre iftar yemekleri yapıyor..

Bugün manava gidip dört adet kabak aldı..

Kendine bir yemek yaptı.. Sonuca baktım.. Kabakların suyu çekmiş.. Tencerede iki kaşık dolduracak malzeme ya kalmış ya kalmamış.. Demek ki en geç iki saate kadar acıkacak..

Asıl kabak size bu hizmetleri veren yazarın başına patlayacak..

Bunların krizini kıracak lafı dinlenir bir doktoru üç vakte kadar bulamazsak, bu kadınlar bize Avrupa Birliği'ni de zehir eder..

DİĞER YENİ YAZILAR