Erkek milletinin ruhu 14 Şubat’ta paklanır!

Haberin Devamı

“Sevgililer Günü” yiğit kısmı için arınma, ruhunu yıkama günüdür.. Bu özel günde erkek, her anlamda büyük bir imtihandan geçer.. Başaran sürü (toplum kastediliyor) içindeki statükosunu korur.. Başaramayan kaybeder..

Yarın Sevgililer Günü.. Büyük yarışın, yani görgüsüzlüğün, yüzeyselliğin, sığlığın “aşk adına” kapışmasında final günü..

Yarın akşam, beklentileri iyi kötü karşılanan on binlerce evli veya bekâr kadın, başını yastığa rahat koyacak..

“Sevgililer Günü” ritüeline ayak uyduramayan erkekleri yüzünden on binlerce kadın acı çekecek..

Erkek kısmı ise “o kutsama anı” gelene kadar derin bir gerginlik yaşayacak..

Hediyesi, jesti, vücut dili beğenilmişse o da rahat edecek..

Kendilerini beğendiremeyenler ise “aşk, evlilik ve kadınlar..” konusunda, ortalama dört yüz kelimenin kullanılacağı zorlu bir tartışmaya girecekler..

Sinirlerine hâkim olan kazanacak..

***


Yarınki mânâlı günün birinciye gelen aksesuarı çiçektir..

Elinde bir demet çiçekle kadının karşısına çıkan erkek paçayı kurtarır..

Kadın ise uğradığı hayal kırıklığını çiçek demetini eline aldığı andan itibaren gizlemek zorunda kalır..

“Hatırlaman bile yeter..” sözcükleri ile formüle edilen bahane ortadan kalkar..

Sevgililer Günü ritüeline uygun “Duygu takası..” başarıyla gerçekleştirilmiş olur..

Memlekette malını pahalıya satıp bedava denecek fiyatla geri alan ne kadar “tek taşçı” kuyumcu esnafı varsa çiçeğe yenik düşmüştür..

Televizyon reklamlarında “Sevgililer Günü’nde ona ışığı armağan edin..” diye sızlanmak para etmez..

ÖLÇÜLÜ OLMAK..

Erkek “çiçek kozunu” kullanırken çok dikkatli olmak zorundadır..

Bazı şuursuz erkekler, çiçek yerine “bunun vitamini daha fazla” esprisine sığınıp, evlerine bir baş karnabaharla giderler ki tamamen yanlıştır..

Karnabahar, lahana, ebegümeci veya pırasaya çiçek muamelesi yapmak aslında evdeki kadına “süt ineği muamelesi” yapmakla eş değerdir..

“Bunu yersen daha çok süt verirsin..” mânâsında anlaşılabilir.. Kadın için kırıcıdır..

Çiçek ise her daim iyidir..

Çiçeğin “tek taşa” üstünlüğünün farkında olanlar, bu farkındalığın hakkını vermek için ellerinden geleni yapıyorlar..

Temsil, önceki gece Adana’da iki girişimci gencimiz Şenyılmaz Çiçekçilik’in mekânına girmişler..

Gül, açelya, cam güzeli,

limon, lale, sümbül, çuha çiçeği, bodur portakal saksıları..

Ne buldularsa kapının önüne çektikleri kamyonete yüklemişler..

Güvenlik için yerleştirilen kameraya da ayrıca el sallayıp, dükkândan çıkmışlar..

Ertesi gün Adana’nın yaman zaptiye teşkilatı olayı çözüp, hırsızlığı, aynı semtte çiçekçilik yapan başka bir dükkân sahibinin plânladığını ortaya çıkarmış..

Çalıntı çiçekler bulunmuş..

“Sevenler için indirimli satacaktım..” diyen dükkân sahibi ve şerikleri içeri tıkılmış..

Bunu hikâye etmemdeki maksat “Sevgililer Günü” denen gayri resmi bayramı, cümle ahalinin idrak ettiğini göstermektir..

En güzel çiçekler gönül bağındadır.. Parasız erkekler bunun farkındadır..

***


Siz yine de çiçeğe çok güvenmeyin..

Çünkü bu duygusal yatırımın ömrü, o çiçeğin vazodaki ömrü kadardır..

Vazodaki çiçek kendinden geçtikçe kadının aklına da başka başka fikirler düşer..

Asıl beklenti pahalı bir hediyedir.. Bunu almaktaki maksat da eşe dosta gösterip hava atmaktır..

Siz evinize güzel bir çiçek demeti ile gelmiş olabilirsiniz.. Aynı apartmanda oturan başka bir erkek de gözünü karartıp eşine “tek taşlı..” almış olabilir..

İşte o “tek taşlının..” teslim anını, ertesi gün apartmanın bütün kadınları yaşar..

O saatten itibaren, günü çiçekle geçiştiren kocaların getirdiği her şey pazar yerinden alınmış taze soğan demeti gibi görünür..

ASLA TARTIŞMA

Bu da “Sevgililer Günü’nde..” fazladan hassasiyet isteyen noktalardan biri..

Tartışacak konunuz varsa..

Ne bileyim, yeni anayasa metni üzerinde anlaşamıyorsunuz mesela..

Yahut hükümet adamlarının okullarda beleşe dağıttığı sütün “Seyrek Bıyıklı Asabi Şahsiyetin..” hatırı için içilip içilmeyeceğine karar veremiyorsanız..

Tartışma faslını erteleyin ki lafın sonu “Getire getire bir çiçek mi getirdin?” noktasına gelmesin..

Evlilik denen kutsal müessese erkek kısmının sinirlerini zayıflattığından, derin ruhsal tahribata yol açtığından patlamaya müsaittir..

Evli bir erkek sönmüş volkana benzer..

Derinlerden gelen bir şey, onu eninde sonunda harekete geçirir ve ne zaman patlayacağı bilinmez..

İnegöllü koca Nâzım Bey’in altmış yaşından sonra patlaması gibi.. Hem de “Sevgililer Günü” etkinliğine kırk sekiz saat kala..

Evde durduk yere çıkan tartışma Nâzım Bey’in küllenen ateşini başına zıplatmış.. Sobanın üzerinde duran su dolu güğümü kaptığı gibi eşi Zehra Hanımefendi’nin başına ekleştirmiş..

Tabii tartışma bitmiş..

Konuşulacak bir şey kalmadığını başından akan kan sayesinde fark eden Zehra Hanım komşulardan birinin evine kaçmış.. Eve gelen zaptiyeler Nâzım Bey’i derdest edip karakola götürmüş..

Nâzım Bey’in karakolda “Niye tartıştığımızı hatırlamıyorum..” demesi, her evli erkeğin içinde uyuyan bir volkan vardır, teorimizi haklı çıkarır..

***


Yarın dünya çapında bir etkinlik yaşanacak..

14 Şubat “Sevgililer Günü” münasebetiyle dünyanın yüz altmış ülkesinde bir milyar kadın, önceden belirlenmiş açık alanlarda dans edecek..

Türkiye için belirlenen “danslı protesto” noktalarının sayısı yüz kadar..

Amaç “Kadına yönelik anlamsız şiddeti..” protesto etmek.. Aşk gibi, sevgi gibi güzel duyguların altını çizmek..

Güzel bir etkinlik..

Aşk konusunda her kafadan farklı bir sesin çıktığı, yiğitlerimizin “Aşkın kanunu yazsam yeniden..” diye olayı kendilerince lastikledikleri bu toplumda karşılığını mutlaka bulacaktır..

Tecrübeyle biliyorum.. Bizim yiğitler aşk için yaşarlar.. Kadınlar da aşk için öldürülür..

Aşk olsun bize!

DİĞER YENİ YAZILAR