Anayasa önermeleri ve LSD tipi “etik” yasası

Haberin Devamı

Aha ben de elimi taşın altına koyup, siyaset için “etik yasası” hazırlayan değerli komisyon üyelerine arka çıkıyorum.. Bu icraatımın yeni Anayasa çalışmalarına da faydası var.. Bunları bana bedava yaptırmanız ise hiç “etik” değil..

Üç partinin “tek adamları” tarafından oluşturulan parlamentomuz, yalnızca bizim ahalinin sebeplendiği “ileri demokrasinin” nimetlerinden biridir..

Yapay uyuşturucu LSD gibi, içine girenlere mutluluk veren bir tarafı vardır..

Aslında biri akıl etse de bu LSD kısaltmasını Anayasa’ya koysa, hepimiz rahat edeceğiz..

İyi de bu LSD’nin açılımını nasıl yazacağız, diyenlere akıl fikir benden..

Not alsınlar.. LSD..

“Lidere Sadakat Demokrasisi..”

Bu modelin iyi tarafı da Batı’nın parlamenter diye tanımladığı “Meclis Adamlarını..” birbirleriyle uğraştırarak rehabilite etmesidir..

***


Tek adamların hem partilerini hem de ahaliyi siyasal anlamda eğittiği demokrasilerde Meclis Adamları’na yapacak pek iş kalmaz..

Herkes kendi başına bir Hakan Şükür olmadığından, televizyona çıkıp, futbol yorumculuğu da yapamaz..

Meclis Adamı bu yüzden bunalır, işsizlikten sıkılır..

Enerjisini boşaltmak için köpek taşlamaya başlar.. Sonunda birbirleriyle uğraşma noktasına gelirler..

Siyasetin bu değerli enerjisinin boşa harcanmaması için durmadan çare düşünülür..

Nitekim Meclis Adamları’nın başı olan şahıs, elinin altındaki beş yüz elli deli fişeği nasıl zaptedeceğini kara kara düşünürken aklına “etik” meselesi gelmiştir..

Meclis çatısı altında faaliyet gösteren “Siyasi Etik Komisyonu..” bu ihtiyaçtan kurulmuştur..

SİYASİ ETİK NE?

Türkçe’nin yetmediği yerlerde İngilizce ve Fransızca sözcüklere sarılıp, bunları babalarının malı gibi kullanan milliyetçi muhafazakâr siyaset adamları bu “etik” lafını çok sevdiler..

What fayda ki bir türlü tam karşılığını bulamadılar.. Kendileri bulamadıkları gibi ağızlarına bakan ahalimize de anlatamadılar..

Ahali bu baptaki tartışmalara “Tüfeğimiz çift tetik, bunların derdi etik..” deyip yabancı kaldı..

“Etik” sözcüğünün mealini tam olarak söktüremesek de bu sözcüğün Ceza Yasaları’na karşı koruyucu özelliğinden sebeplenmek mümkün..

Temsil.. Siyaseten dalaştığın birine “Sen şerefsiz bir dümbüksün..” dediğinde, ettiğin laflar yasalara göre hakaret sayılıyor..

Karşılığı ise para cezasından, hapse kadar gidiyor..

Kavga ettiği siyasetçinin “dümbük” olduğunu düşünen polemikçi bunu direkt olarak söylemezse..

“Sayın muhatabımın para karşılığı kadın satması etik değildir..” şeklinde bir cümle kurarak fikrini ifade ederse hakaret fiili işlememiş sayılıyor..

Bir nevi “sözlü dokunulmazlık..” hali..

Pekiii! Ulaşımda toplu taşıma araçlarını kullanan “Akbil” sahibi düz vites vatandaşa bu “etik” sözcüğünü nasıl anlatacaksın?

Bence buna gerek yok..

Çünkü sen doğru anlatsan da vatandaşın “anlayacak yerleri mutlaka ağrıyacağından..” çaba boşa gidecektir..

En iyisi basit tarifler vermek.. Aha da veriyorum..

***


Eskinin Yeşilçam Sineması’nda beylik konudur.. En az üç yüz versiyonu çekilmiştir..

Zengin fabrikatörün yakışıklı oğlu, kenar mahallenin gözleri görmeyen kızına âşık olur..

Kızını illa ki sosyetik Ajda Pekkan ile evlendirmeye kararlı aile bu aşka karşı çıkar..

Fabrikatör baba gidip görmeyen kızın evini bulur.. Kıza bir deste para uzatıp “Al bunları, oğlumun peşini bırak..” der..

İşte bu “etik” değildir..

Yasal açıdan para teklif etmenin bir sakıncası yoktur ama böyle bir girişim, bilet parası ödemiş kamu vicdanına ters gelir..

ÖRNEKLERİ ÇOK

Tarifimizi günlük olaylardan giderek zenginleştirelim..

Niyeti bozuk adam, tek başına yaşayan bir kadının evine gizlice girer..

Kadının rızası olmadığı halde zor kullanarak cima yapar.. İşini bitirdikten sonra da affedersiniz, edep yerini perde ile siler.. İşte bu da “etik” değildir..

Gazetelere haber olarak geçmiş bir örnek daha vereyim..

Adam okumuş yazmış biridir.. Mühendislik diploması vardır.. Üstelik gül gibi bir kadınla evlidir..

Tatil için gittiği Abant’ta turist gezdiren bir beygiri görüp kara sevdaya düşer.. Hayvanı gezme bahanesiyle kiralayıp tenhalara götürür..

Çok affedersiniz, hayvanla cima yapar.. Üstelik yakalanır..

Bir mühendisin beygirle halvet halinde yakalanması yasalara göre suç olmasa da vicdanen kabul edilemez..

Bundan dolayı “etik” değildir..

O zaman “etik” sözcüğünü, yasaların suç saymadığı ancak kamunun midesinin kaldırmadığı eylemlerin karşılığı olarak tarif edip, başlığımıza döneceğiz..

Meclis Adamları’nın başı tarafından Meclis’te çiçek gibi bir komisyon kuruldu.. Adına da “Siyasi Etik Komisyonu..” dendi..

Komisyonun görevi “Siyasi Etik Kanunu’nu..” hazırlamaktı.. Hazırladı da..

İki gündür gazetelerde tartışılan kanuna göre bir Meclis Adamı’nın alabileceği hediyenin üst sınırı on iki bin lira kabul edildi..

Yani sen işini gören milletvekiline on iki bin liralık hediye verirsen bu “etik” sayılıyor..

Gittin bir plaza televizyon alıp, hediye ettin diyelim.. Televizyonun fiyatı da on iki bin lira yetmiş beş kuruş olsun..

O yetmiş beş kuruşluk fark yüzünden verdiğin hediye rüşvete dönüşüyor..

***


Burada Meclis Adamları’nın mali gelişimini engelleyen bir durum var gibi görünse de hazırlanan taslak, gayet esnek.. Tabii yoruma bağlı olarak..

Diyelim ki sen bir şirketin işinde aracı oldun.. Adamlara mali çıkar sağladın.. Onlar da yönetim kurulu olarak sana teşekküre geldiler..

Her yönetim kurulu üyesi on iki bin liralık bir hediye verdi.. Şirketin sekiz yönetim kurulu üyesi varsa, senin de “sekiz çarpı on iki bin liralık” hediye alma kapasiten var demektir..

Tamamen etiktir..

Taslağı gördüm.. Şahsen benim içime sindi.. İnşallah biri çıkıntılık edip, yasayı sulandırarak, mali gelişmenin yolunu kesmez..

DİĞER YENİ YAZILAR