İhtilâller ve Darbeler Komisyonu İşbaşında..

Haberin Devamı

“Komisyon” sözcüğünden hayır beklemez ama bu komisyon, hilkatten hayırlıdır.. Başından üç ihtilâl bir o kadar da darbe teşebbüsü geçmiş bir memlekette demokrasi zaptiyeliği yapmak kolay iş değildir..

Adı “Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu..” ama sen onu demokrasinin CSI teşkilatı say..

Görevi bu ülkedeki ihtilâllerin ve darbelerin nasıl yapıldığını araştırmak.. Bu işlere kimlerin bulaştığını, kimlerin bulaşmadığını ortaya çıkarmak..

27 Mayıs.. 12 Mart.. 12 Eylül..

Komisyon bunların birer ihtilâl olduğunu ispatlarsa demokrasi adına büyük iş başarmış olacak..

İşine o ciddiyetle sarıldığı içindir ki her şeyi didik didik ediyor..

Menderes döneminde ihtilâlden birkaç ay önce kurulan bir Tahkikat Komisyonu vardı.. Islah olmaz muhaliflerin üzerine giderdi.. Bu komisyon da onun yaptığı gibi darbeci zihniyette olanların üzerine gidiyor..

***


Komisyon, memleketimizin “Travestiler Kraliçesi” ilân edilen “Sisi” lakaplı Seyhan Soylu’yu dinlemek üzere huzuruna çağırdığında bazıları şaşırdı..

“Bazıları..” dediğim demokrasiden nasipsiz olanlar..

Efendim “Sisi’den başka dinlenecek tanık yok muydu?” diye söylenmeye başladılar..

Komisyonun davetine başına Kapalıçarşı işi çakma taşlarla müzeyyen bir taçla gelen Sisi bu eylemi ile kamuoyuna “Ben sapına kadar monarşiden yanayım..” mesajı verdi..

Muhabirlere bol bol fotoğraf çektirdi, bilahare komisyon huzuruna girerken tacını çıkardı..

Gazetecilerin soruları üzerine “28 Şubat eyleminin bir numarasına giden yolun kendisinden geçtiğini..” söyleyen Sisi olaya sansasyonel bir giriş yaptı..

BİR NUMARA

28 Şubat Hareketi bir darbe midir değil midir, sorusu hâlâ muallakta.. Demokrasimizin içinden çıkamadığı işlerin başında bu mesele geliyor..

Bildiğimiz darbelerde asker gecenin bir vakti tankları sokaklara çıkarır.. Bir küçük birlik gider Ankara Radyoevi’ni zapteder.. Harekâtın bildirisi buradan okunur..

Birkaç jet uçağı alçak uçuş yapıp, çıkardıkları gürültü ile uyuyanları uyandırıp, radyo başına geçirir..

O gece toplanabilecek kim varsa toplanır.. Olay tamamlanır..

Ertesi günkü gazeteler ise “Kahraman Ordu Yönetime El Koydu..” başlığıyla ihtilâli alkışlar..

Biz böyle gördük..

Şimdi böyle bir ihtilâl yapmak mümkün değil.. Neden derseniz, radyolar özelleştirildi.. Aklına esen, cebine elli bin doları koyan bir radyo açıyor..

Bir hesaba göre üç binin üzerinde radyo var.. Hangisine bir gecede el koyacaksın? Haydi koyacak askerin var diyelim, adreslerini nasıl bulacaksın?

***


21 Mayıs 1963’teki ihtilâl teşebbüs hâlinde kaldıysa bu radyolar yüzündendir..

Rahmetli Talat Aydemir’in adamları gidip Ankara Radyosu’nu bastı.. Bildirisini okudu.. Sonra çekip gitti.. Radyo başıboş kaldı..

Bu kez hükümetin adamları geldi radyoya.. “İhtilâl yaptık diyorlar ama aslı yok..” bildirisi okudular..

Derken Talat’ın adamları radyoyu bir daha bastı.. “Biz buradayız, hükümet nerede?” bildirisi okuyup, bir daha çıkmadı..

Milletvekilleri sağa sola kaçışmaya başlamıştı ki hükümet adamları da başıboş buldukları Mamak Radyo’suna gittiler.. Oradan yaptıkları yayınla Aydemir ihtilâlini darmadağın ettiler..

LİDER SİSİ Mİ?

O gün TRT’nin radyolarının dışında sadece Mamak, Polis ve bir de Kıbrıs’ın Bayrak radyoları vardı.. İşi sadece Mamak Radyosu çözdü..

Bugün biri darbe yapmaya kalkışsa Tatlıses Radyo işi tek başına bozar..

28 Şubat işinde bir radyo kargaşası göremediğimden şahsen “ihtilâldir” diyemiyorum.. Ancak “Bir Numaranın” kim olduğunu merak ediyorum..

Sisi o zatı tanıdığını söylüyor, ifadesine göre “Bir Numara”ya giden yol kendisinden geçermiş..

Bu durumda ihtimâlleri şöyle sıralamak mümkün:

Madde 1 - Bir numaralı zat, harekâtı gerçekleştirmeden önce gelip Sisi’ye akıl danıştı..

Madde 2 - Bir numaralı zat ile Sisi arasında hissi ilişki vardı.. Sisi olayın aslını böyle öğrendi..

Madde 3 - 28 Şubat’ın asıl yöneticisi Sisi’ydi.. Komisyon, burada paravan görevini yapan bir numaralı zatı boşuna arıyor..

Komisyona 28 Şubat’tan önce bir kez Amerika’ya turist vizesiyle gittiği bilgisini veren Sisi’nin “Pentagon’dan talimat filan getirmedim..” diyerek üyeleri uyarması da ilginç..

İftiharla altını çizeyim ki komisyon üyeleri de cin gibi.. Sisi’nin ek yerlerini bulup sıkıştırmışlar..

Misal bir röportajında “Jandarma İstihbarat Teşkilatı’nın yayınlarında genel koordinatörlük yaptım..” demiş, aslı var mı diye sormuşlar..

Aldıkları cevaptan o lafları ettiği gün Sisi’nin kafasının iyi olduğu anlaşılmış..

Erbakan’ın Adalet Bakanı Şevket Kazan bir vakitler Sisi’yi Tel Aviv’de gördüğünü iddia edip “Onu Jitem eğitiyor” demiş..

MİT’in eski daire başkanlarından Mehmet Eymür de “O aslında MİT ajanıdır..” diye konuşmuş.. Bir emekli paşa da onun James Bond’un amiri olduğunu iddia etmiş..

Kendisine bu iddialar sorulduğunda Sisi her seferinde “Doğrudur.. Öyleyim!” cevabını vermiş..

Bu açıklamalardan huylanan komisyon bunun üzerine kendisini “ironi yapma” yani demokrasimizle kafa bulma diye uyarmış..

***


Komisyon Başkanı Nimet Baş kendisine “Madem bu kadar açık yüreklisin, bir numara kim, söylemezsen ölümü öp!” diye ısrar edince Sisi bombayı patlatmış..

“Bir numara Allah’tır..”

Komisyon Başkanı’nın “Hayır, o olamaz..” diyecek hâli yok ya! O yüzden Sisi’yi dışarı salmışlar..

Şahsen darbe komisyonun çalışmalarından çok şey öğreniyorum..

Komisyon davetine, pavyon basar gibi gelen ve bildirisini okuduktan sonra Başkan’ın “Ama.. Ama.. Bir dakika ama..” diye başlayan sorularını sallamayıp çekip giden Deniz Bey’i çok yadırgadım.. Hiç değilse Sisi’yi tanıyıp tanımadığını söyleseydi..

Gözlerinde bir cırtım yaş, ardından bakakaldı Nimet Baş..

DİĞER YENİ YAZILAR