Kilosu yüz liradan pastörize eşek sütü

Hazır ol vaktine kalkınan Türkiye’nin kadını.. Yakında “eşek sütü” ile tanışacak, gençleşmek için kullanacaksın.. Erkekleri uyarıyorum.. Bu sütü sakın içmeyin, bağırsakları bozduğundan, gece gündüz zurna solosu yaparsınız..

Haberin Devamı

Hayırlı olsun mu diyeyim, eşekten gelecek hayır ne olur ki deyip itiraz mı edeyim, bilemedim..

Bildiğim şu.. Türkiye’nin ilk “eşek çiftliği” yakında hizmete girecek.. Ahaliye şenlik çıkacak..

Projeyi yapmışlar.. Çiftlik için yeri de seçmişler.. Kırklareli vilayetinde bir arazi.. Cepten iki buçuk milyon lira harcayıp, yatırımı başlatmışlar..

Denilesi o ki işin sonuna gelinmiş..

İki vakte kadar “eşek çiftliği” açılacak.. Belki eşeklik işlerinden sorumlu Hükümet Adamları’ndan biri açılışta kurdele kesip, nutuk atacak..

“Biz burada eşekleri büyüteceğiz, o eşekler de ekonomiyi büyütecek..” kıvamında bir nutuk için hazır olalım..

Ekonominin yükünü hep iş adamları çekecek değil ya! Biraz da eşekler sorumluluk alsın..

***


Eşek çerçeveli hikâyenin evveliyatı şöyle.. Bu gibi akıllar bize genelde dışarıdan gelir.. O aklın ucuna para takılmışsa biz de keklik gibi seke seke takip ederiz..

Elin batılısı “Eşek sütünün” sağlığa iyi geldiğini keşfetmiş.. Sağlık derken beden sağlığını kastediyorum..

Tam sağlık işi de değil bu.. Kadın kısmını “Güzelleştiriyor..” deyip, baklayı ağzımdan çıkarayım..

Nisa taifesinin birinciye gelen derdi, gençliklerindeki gibi görünmektir.. Hatta mümkünse gençliklerindeki hâllerinden daha güzel olmaktır..

Eskilerin “Güzellik müstahzarları..” dediği kremler, losyonlar, yağlar neyim hep bunun için..

O da yetmemiş “estetikçiler” işe karışmış.. Tıp âlemi bütün gücüyle desteğini vermiş.. Sonuç mu? Pek değişmiyor.. Bilim ve teknoloji kuş konduramıyor..

PES ETMEK YOK

Nisa taifesi güzellik ve gençlik konusunda yenilgi kabul etmiyor..

Tıp ilmi ne kadar zamandır var? Ben diyeyim beş bin sene, siz deyin yedi bin sene..

Bu devasa zaman dilimi içinde, ne kadar tababet ehli akil adam varsa kadınlığı ikna etmeye çalışıyor..

“Zamanın götürdüğünü kremler, losyonlar geri getiremez..” diyorlar..

Kadınlık cevap veriyor:

“Çirkin kadın yoktur, güzel görünmeyi bilmeyen kadın vardır..”

Sanki doğa bunların cümlesini noksansız yaratmış, bir yerlerine güzellikler sıkıştırmış..

Kadın kendisinin ek yerini bulacak, noksanını keşfedecek ve tıp da yardım edince makus talihini yenecek..

Erkeğin işi kolay..

“Çirkin kadın yoktur, az içki vardır..” deyip çıkmış işin içinden.. Kendini rahatlatmış.. Kadın ise mücadelesini kesintisiz sürdürüyor..

Gelmişiz on dokuzuncu yüzyıla.. Modern tıp bakmış ki kadınları ikna etmenin yolu yok.. Bari bunların azmini paraya çevirelim, demişler..

“Güzellik müstahzarları” denen karışımlar; krem kılığında, losyon kılığında böyle karşımıza çıkmış..

Adamlar yarım paket Sana yağı hacmindeki bir kremi tüpe sokuyorlar.. (Nasıl soktuklarını çözemedim..) Öğrenci bursundan daha pahalıya satıyorlar..

Kadınlar da yemiyor, içmiyor onlara para yatırıyor..

***


“Gözlerinizin altındaki torbacıklardan kurtulun..” çağrısının telef ettiği kadın sayısı, dünyanın yarı nüfusuna yakındır..

Göz torbalarını yok ettiği iddia edilen o kremlerin en ucuzu, en kalenderi yetmiş, seksen liradan başlar.. Üç beş yüz liraya kadar gider..

Son olarak eczanede meraklandım.. Ünlü bir markanın el kadar ürününü sordum.. İçinde elli gram krem yoktu.. Fiyatı üç yüz yetmiş liraymış..

Kadındaki bu azim varken sektördeki yaratıcılığın da sonu gelmiyor..

Bir kremi, losyonu kadınlığın üzerine salıyorlar.. “En az altı ay düzenli kullanmak lazım..” diye tembihliyorlar..

MUCİZE BİTMEZ

Her ay kooperatif evinin borcunu öder gibi paraları yatırıyorsun..

Kadının o üründen fayda olmadığını anlaması böylece iki yılı geçiyor.. Haydi sen on sekiz ay de..

Tam ümidi kesiyorken bakıyorsun başka bir “mucize krem” çıkmış piyasaya..

Sistem aynı.. Pazarlama aynı.. Söylem aynı..

Taaa 1946 yılında çıkmış bir ilândan söz edeyim.. İlânın tepesinde “Katiyen ihtiyarlamayan kadının sırrı..” başlığı var..

Altındaki metin ise ilânda görülen güzel kadından şöyle söz ediyor..

“Kırk beş yaşında olduğu halde yüzünde hiçbir çizgi, buruşukluğu yoktur.. Açık, yumuşak, bir genç kızınki gibi kusursuz bir cilt.. Adeta bir harika denebilir fakat bunun da fenni bir izahı vardır.. Viyana Üniversitesi Profesörü Dr. Stejskal’ın şayanı hayret keşfi olan (B......) kremi sayesindedir..”

Şayanı hayret olan aynı (B......) marka cilt kreminin hâlâ ayakta olması..

Aylık kadın dergilerinin lüks baskılı, kuşe kâğıtlı şık sayfaları için hazırlanmış görkemli ilânlarla varlığını sürdürüyor.. Altmış altı yıldır kadınlar ona inanıyor..

İşte Kırklareli’ndeki “eşek çiftliği” için iki buçuk milyon lira gibi ciddi parayı yatıranların birinciye gelen güvencesi de budur..

Kadın milletinin yeniden gençleşebileceğine dair bu sarsılmaz imanıdır..

***


Kleopatra denen tarihi fallik her daim taze görünmek için her gün süt banyosu yaparmış..

Yıkandığı havuzu her gün taze eşek sütüyle doldururlarmış..

Eşek sütü deyip geçilmez, çünkü bizim memlekette bile litresi yüz liraya kadar alıcı buluyor.. Temin etmesi zor olduğundan parfüm muamelesi görüyor..

Ayrıca düşük lipit ve yüksek laktoz sayesinde insanınkine en yakın süt buymuş..

Hesap böyle olunca, nisa taifesindeki bu genç kalma azmi de yerinde durdukça Kırklareli’ndeki “eşek çiftliği” denen yatırımın para kırması normal..

İneklerin biraz psikolojisi bozulacak ama ne yapalım..

Bu iş bu kadarla kalmaz.. Bunlar süt vermek için durmadan üreyecek.. O zaman da başka yatırımcıların gözü açılır.. Artan eşek nüfusundan başka türlü sebeplenirler..

Her hâlukârda eşekler kazandırır..

DİĞER YENİ YAZILAR