Sıraya durmuş diziler Gariban seyirci iniler

Haberin Devamı

Bizim yerli dizileri tarif için laf aranacak olsam “Kulpu kendinden büyük testi..” deyişi birinciye gelir.. Bülbül çanağı kadar yapımı seyircinin önüne koyup, ona küp havası vermek bizimkilerin işidir.. Nedense ahaliden de itiraz gelmez..

Televizyonlar sezonu birbirlerinden iddialı açtı ama ortada bir şey yok..
Cihangir’de ikame eden küçük burjuva çocuklarının (ki çoğu bir gün bile nezarette yatmamıştır) yarattığı “çakma mafyatik tipler..” yine ekranları doldurdu..

Yaşanmamış aşkların “iyi ki yaşanmamış” dedirten hikâyeleri onların ekürisi..

Eskilerden kalma edebi eserlerden dizi çıkarma icraatının sonucunu biliyoruz.. Halit Ziya’sından başla Necati Cumalı’ya git.. Orhan Kemal’in kitaplarından gir, Reşat Nuri Güntekin’in kitaplarından çık..

O yazarların başına “reyting” uğruna neler geldiğine tanık olduk.. Her sayfası bir bölüm olup geliyor karşımıza.. O romanlardan alabileceğin bir satırlık tat yok..

***


Cihangir bebeleri, kulaktan dolma eskinin kabadayılık raconlarını getirip günün mafyatik dizilerine monte ediyorlar..

O dünyanın içinde olmayan ne varsa, sanki varmış gibi bir algı yaratıyorlar..

Bir tanesini zor bela izledim.. Neydi o öyle?

Eskiden hasım iki kabadayı.. Biri lokanta açmış, diğeri mafya dükkânı.. Birinin oğlu diğerinin oğlunu öldürmüş.. Birinin karısı diğerine, diğerinin kardeşi öbürüne âşık..

Oğlu ölenin kızı, öldürenin diğer oğluyla çok özel bir ilişki götürüyor..

Hikâyeyi beklenmedik sürprizlerle donatacağız, diye olmadık zorlamalar.. O dizinin bir yerinde Noel Baba bacasından girdiği bir evin kızını kaçırıp “Ya benim olacaksın ya kara toprağın..” diye bağırırsa şaşmam..

YALAN DÜNYA

Yeni yayın sezonunu tanıma uğruna gösterdiğim bir haftalık inanılmaz performans nihayetinde gördüm ki “Yalan Dünya’yı geçecek..” bir tek dizi bile yok..

Gülse Birsel bu dizide harikalar yaratıyor..

Kolay değildir.. Yapımcı doksan dakikalık komedi dizisi için diretecek, sen becereceksin..

Konuları sündürmeden, yarattığın tipleri karikatürleştirmeden, aynı esprileri yüzlerce kere tekrarlamadan..

Avrupa Yakası dizisinin başına gelmişti bunlar..

Gülse Birsel çıraklık dönemini orada geçirmiş, hatta kalfalığı da ikmal edip bir mizah ustası olarak “Yalan Dünya”yı önümüze koymuş..

Hem konsepti yarat hem yaz hem de oyna.. Bravo ki bravo.. İnşallah mali yönden de tatmin oluyordur.. (Paranın üçte birini cebine koysa hakkıdır..)

Dizilerin içinde kanserojen madde gibi gezinen reklamlar keyif kaçırmıyor değil..

Zırt pırt reklamla kesilen dizilere yeniden dönmek, odaklanmak zor..

Ben Digitürk’ün talihsiz bir abonesi olduğumdan yayınları bu platform üzerinden izliyorum.. Bunların bize dağıttığı yayın kutusunun (Artı +) tipleri var..

Türkçe’de “artı” sözcüğünü kullanmak asaletlerini berelediğinden “Plus” diyorlar.. “Plas” diye okuyorlar.. “Artı” olduğunu anlıyorlar..

Bu kutu sayesinde bir yayını önceden işaretleyip, hafızaya almak mümkün.. Ben de öyle yapıyorum..

***


Diyelim ki “Yalan Dünya” yayında..

Kaydet düğmesine basıp, başka şeylerle meşgul oluyorum.. Dizi bittiğinde canımın istediği bir saatte arşivden seçip, izliyorum..

Dizi “reklam kuşağı” ile kesildi mi? Azerilerin “Mesafeden İdare” diye adlandırdıkları uzaktan kumanda hazır..

Bas tuşa, atla reklamları, yayını kaldığı yerden izlemeye devam et..

Çevremdekilerle konuştuğumda anlıyorum ki herkes öyle yapıyor.. Çoğu sevdiği dizileri, maçları kayda alıyor.. Sonra seyrediyor ve reklam kuşaklarını by pass ediyor..

İzlenme oranları, gün birincilikleri, yıl birincilikleri.. Bu kayıt aleti sayesinde hepsi hikâye.. Boşa gidiyor reklam verenin parası..

ŞAŞKIN REKLAM

Geçenlerde, kayıt yapmadan Star’ı seyrederken başıma geldi.. Seyrettiğim dizi kesildi.. O sırada benim seyrettiğim dizinin tanıtım filmi yayına girdi..

Bre kardeşler! Zaten budala gibi keklenip, dizinize kilitlenmişim.. Seyrettiğim şeyin propagandasını bana bir daha niye yapıyorsunuz?

Normal bir IQ açıklayamaz.. Tek mantığa uyan cevabı da “Zulüm için” olabilir..

Sürümden kazanmak için ucuza bol reklam alan, o bol reklamı itelerken seyircisini bezdiren, Digitürk, D Smart gibi platform seçeneği olmayanların çilesine aldırmayan kanalları bu kayıt cihazları vuruyor işte..

Digitürk ile D Smart da yayıncılıkta “işkenceci” kategorisine girer ama dedim ya! Onları kendi aletleriyle vurmak mümkün..

Digitürk’ün uzun zamandır iyi yaptığı tek şey maç yayınları üzerine..

Aynı anda iki hatta üç maç birden yayınlandığı oluyor.. Birini canlı izleyen bile diğerini banta alıyor..

Spikerleri diğer statlarda oynanan maçların sonuçlarını söylemiyor..

Kendi başlarına kalsalar, lafları kıt olduğundan, dakika başı skor söylerler.. Diğer maçları banda alanların keyfini p** ederler..

Belli ki Şansal büyüğümüz bunların kulağını sıkıca bükmüş.. Bir de şu “En sağlam defans oyuncusunu sen seç..” saçmalığını bıraksalar..

Elli kuruş için sinyalcilik yapmak, üç beş tane budala seyirciyi çarpmak, koca Digitürk’e yakışmıyor..

***


Kanal D’nin “Yalan Dünyasını..” bir de Lig TV’nin maçlarını ayırın.. Ben kişisel portföyüme CNBS ve NTV’den de bir iki program ekliyorum..

Geriye kalan yeni yayın döneminin tamamı hayal kırıklığı.

Digitürk sabah akşam tanıtma kuşağı döndürüyor ama yeni diye tanıttıkları dizilerin çoğunun replikleri ezberimde..

The Big Bang Teory gibi, Two And a Half Man gibi, The Middle gibi yeni sezonlarını beklediğimiz dizilerden haber yok..

İki üç sezonluk satın alıp, defalarca seyrettiriyorlar.. Devamları gelmiyor..

Çaresizlikten saçma sapan dizilere dadanırsak kimse bizi ayıplamasın..

Kıssadan hisse: El delisiz, yol çalısız, televizyon dizisiz olmaz..

DİĞER YENİ YAZILAR