Ben partili değil miyim? Dürrüüük!

Bu Kurultay'ın cevap vermesi gereken soruların biri de yukarıdaki cümlede saklı.. Bunu tesbit ettik.. Diğer birtesbitim de CHP'nin yeniliklere açık olduğunu görmem.. Bunca Kurultay, kongre izledim.. İlk kez bir Divan Başkanı yumruklandı.. Evet.. Bu Kurultay'da bir ilke imza atıldı.. Ne diyeyim? Yumruğun da hayırlısı..

Haberin Devamı

Balgat'taki Kurultay Salonu çok dardı.. Deniz Bey müdebbir adam.. Bunu önceden görmüş.. Kendisini desteklemeye gelenleri "Salona erken gidin.. Sonra ayakta kalırsınız.." diye uyarmış.. Kendini bilen partililer de erkenden gelmişler..

Erken dedimse "kuşluk vakti" değil.. Geceyarısından sonra saat 02.00'de gelen gelmiş, salonu doldurmuş.. Sarıgül'ün takımı ise sabah saatlerinde geldiğinden gafil avlanmışlar.. Bakmışlar ki salonda boş yer yok.. Dışarda kalmışlar tabii.. Sanıyorum niza buradan çıkmış..

Ben salonun kapısına geldiğimde araştırmacı gazeteci olarak sağıma soluma baktım.. En az bir salon dolduracak kadar partiliyi dışarda gördüm.. Polis sayısı iki adayın "taraftar sayısından" daha fazlaydı.. Sordum, polislerin oy kullanma hakkı yokmuş...

***

Bürodan ayrıldığımda televizyondaki manzara şuydu.. Mustafa Sarıgül kürsüye sarılmış, inmiyordu.. Divan Başkanı da söz vermiyordu.. Delege sıfatı taşıyan ahali de vara yoğa bağırıyordu..

Salona girdiğimde kürsüyü boş gördüm.. Divan Başkanı, Sarıgül'ü indiremeyince oturumu tatil etmiş.. Herkese sigara molası vermiş..

O yüzden "oturacak yer sahibi" olanların yarısı dışarıdaydı.. Cıgara tüttürmeye gitmişler..

Salonda sigara içmek davetlilere ve delegelere yasak.. Başkan adayları da içemiyor.. Sadece basını istisna tutmuşlar.. Sağolsun bizim arkadaşlar da bu ayrıcalığın hakkını vermişler..

Salondaki "sis bulutunun" faili bizimkiler yani..

Çare bellidir..
Şimdi ihbarcılık yapıp medyanın sigara içebilme hakkını da tartışılır hale getirmek istemiyorum.. Medyadan sadece Adil Özkol'a yasak koysunlar.. Salonun havası idare eder.. Adil Ağabeyim tek başına üç bacasından birden duman salan Ertuğrul Zırhlısı gibi..

Onu zaptettin mi bütün pasif içicileri koruma altına almış olursun..

Medya leşkerlerini salonun tam ortasına, Divan Başkanı'nın karşısında kalan yere koymuşlar.. Etrafını da "polis duvarı" ile çevirmişler.. Çevirmek zorundalar çünkü canı sigara çeken ne kadar dinleyici ve delege varsa oraya sızmak, birer cıgara da onlar tüttürmek istiyor..

Zor bela kendime yer buldum.. Profesör Dr. Onur Kumbaracıbaşı hocam oradaydı.. Adil Ağabey de yanlarında.. Bana bir kıçlık yer ikram ettiler, aralarında bir yere iliştim.. Tam oh diyecektim ki çarşı karıştı..

Kameramanlar fırladılar.. Foto muhabirleri peşlerinden seyirtti.. Ben de mecburen ayağa dikildim..

***

Seyrine durduğumuz manzara şöyle bir şeydi.. Divan Başkanı'nın önünde bağırıp çağıran bir beyi zaptetmeye çalışıyorlar.. Zaptedilecek gibi olmadığından arada bir Kırkpınar pehlivanı gibi ani yan dönüşü yapıyor.. Gövdesine dolananlan savuruyor..

Tekniğini tuttum.. Rahmetli pehlivanlarımızdan Arnavutoğlu Ali de böyle yaparmış.. Hasmı çapraz takıp kendini sürmeye başladığında aniden döner, rakibi savururmuş.. Divan Başkanı'na çok kızan zat da öyle yaptı.. Dönerken yüzünü gördüm.. Bıyıklıydı, mor bir gömlek giymişti.. tekrarlıyorum, lila filan değil fiilen mor.. Orduspor formasının moru gibi.. Bir siyasetçi niye mor giyer, burası ayrıca tartışılır.. Üstelik kendisi de bir parlamentermiş..

Acaba "Ben moraracağım kadar morarmışım.. Daha evvvel pembeydim, şimdi tam oldum.." mesajı mı veriyor? Bilmem.. Bildiğim Divan Başkanı'nın suratına doğru savurduğu ilk yumruğun zayıf kaldığıdır..

Puan alamadı..
Boksta "Açık yumruk" veya "Eldiven içi" tabir ederler.. Rakibi yakalarsın ama yumruk faullü olduğundan hakemler puan vermez.. Lakin ikinci yumruk tam yerini buldu.. Divan Başkanı'nın gardı düşükken sallandığından suratına ekleşti ve puan verildi..

Yumruk işe yaradı ki herkes sakinleşti... Eskilerle konuştuk.. Benim zamanımın gençlik başkanlarını gördüm.. Temsil Hasan Belovacıklı ile yanyanaydık, tövbe diyeyim tanımadım.. Gerçi kendisi hâlâ genç ve enerjik ruhlu fakat vücudunun bundan haberi yok..

Halil Toroman da tığ gibi bir delikanlıydı.. O daha çabuk yaşlanmış.. Halil Toroman delegelerin arasına girdiğinde elli yaş civarı ayağa kalkıp, saygı gösteriyor.. Zeki Alçın da aynı durumda.. Üstelik de bu adını saydığım kişiler bir zamanların gençlik örgütü liderleri..

Yaşlarına başlarına gösterilen saygı noksan değil ama milletvekili neyim adayı olmak istediklerinden "Dur bakalım, sen gençsin, geç şöyle arkalarda bir yere.." diye paylanıyorlar..

***

Deniz Baykal yanlıları sfenks gibi sakindi.. Hareketisizdi, kapalı tribün seyircisi gibiydi.. Mustafa Sarıgül'ün içeriye girebilen taraftarları ile deplasmana çıkmış takım seyircisi gibi "iki evleklik bir yere" toplanmıştı.. Sayıca çok azlardı ama tezahürat konusunda kale arkası seyircisi gibiydiler..

Salona girişleri de görkemli olmuş.. Girebilenler resmen bir "huruç barikatı" yapmışlar.. Yani "yarma" harekatı.. Baykal yanlılarını tekme yumruk yararak tribüne ulaşmışlar..

Peki Sarıgül'ün dışarıda kalan taraftarları ne yaptı? Kurultay Salonu'nun çevresini pankartla donatmışlar.. Bir tanesi "Baykal dediysek ebediyen kal demedik.." pankartıydı, espri hoşuma gitti..

Boyunlarına birer sarı kaşkol dolamışlar.. Kaşkolü sarı birini gördün mü bileceksin ki Sarıgül'ün yandaşı.. Ne mi yapıyorlardı? Bir aşağı bir yukarı dolaşıyorlardı..

İçeri girmekten umudu kesenlerin bir kısmı gidip kafayı çekmiş.. Birini gördüm.. İçmiş içmiş güzelleşmiş, burun kıpkırmızı, kaşkol sarı.. İçeri girmeyi yeniden deniyor.. Kendisini ite kaka dışarı çıkaranlara bağırıyor:

"Ben partili değil miyim? Niye Kurultay'a giremiyoruuuum?"

Kalabalığın öteki yakasından cevap alamayınca soruyu takviye edip tekrarlıyor:

"Niye ha niye? Dürmrüüükkk!

***

Madem Ankara'ya kadar gelip siyaset yazdık.. Bari yazının kuyruğuna "ağır abilerimizden" biri gibi, Hasan Cemal gibi düğüm atayım?

"Demokrasimizin önündeki görev bu dürrük meselesinin çözülmesidir? Dürrük nedir? Kime dürrük denir? Bunun cevabı verilmelidir? Dürrükleşmiyelim lütfen.."

Yarın: Kavganın da eski tadı kalmamış..

DİĞER YENİ YAZILAR