Pisboğazlık, icat edilen her türlü diyeti yener..

Haberin Devamı

Hem gırtlağını tutmayacaksın hem de otuz altı beden hayalleri kuracaksın.. İkisi bir arada olmuyor.. Sana tam oluyormuş gibi gelirken bilim araya giriyor.. “Hanım.. Hanım.. Yaptığın kalori hesabı yanlışmış..” deyip asap bozuyor..

Takvim-i Ragıp’a göre “İkinci Cemre” dün suya düştü..

Kısmetse 6 Mart’ta toprağa düşmüşünü de göreceğiz.. Bunlar baharın taksitli habercileridir..

Mart’ın ortasına denk gelen Berdel Acuz soğuklarını da atlattık mı sıra 21 Mart’taki Nevruz’u kutlayıp, ateşin üzerinden hoplamaya gelir..

Nevruz’da gece ve gündüz uzunlukları bir olur.. İklime göre değil de eski takvime göre bahar resmen başlar..

Böylece “kadınların kışlık kilolarından kurtulma süreci” işler..

Modacılar, iştahsız kızlar için tasarladıkları kıyafetleri defilelere yetiştirmeye çalışırlar..

“Yer çekimi ile mücadelede..” kararlı estetik cerrahları neşterlerini bilerler..

***


Nisa taifesi için hepsinden önemlisi, yükte ağır pahada hafif “kışlık kilolar..”

Bir şekilde bunlardan kurtulmak zorundalar.. Özellikle de bekâr kızlar..

Kolay değil.. Bahar dediğin zaman dilimi kızlar için “sürek avı dönemi” manasına gelir ki dışarıda sersem sepet dolanan, hormonları azmış on binlerce oğlan çocuğu var..

Hepsi de bu mevsim aklını şapkanın üzerinde gezdiriyor..

Uzun süren kuraklıktan sonra yağan yağmurların yemyeşil yaptığı Savana’ya yeniden yayılan Antilop sürüleri gibidir oğlanlar..

Onlar gamsızca otlar, geviş getirir..

Kedigiller de hangisini mideye indireceğine karar vermek için onların “çayır keyfini” sakin sakin seyreder..

FART-I SEMANE

Dünyanın en hızlı koşan memelisi olarak bilinen Çıta bile avının peşinden ancak iki dakika seyirtir..

Sonra nefes nefese kalır..

Hele açsa, zayıflayıp takatten düşmüşse..

Aynı sürek avı kuralları, konuşan memelilerden kızlar için de geçerlidir.. Fazla kilon varsa, Savana güzelliğindeki bekârlar çayırındaki avını kovalayamazsın..

Ya başkası kapar, ya av elden fırtıp kaçar.. Çaresi kışın aşırı tıkınmaktan aldığın kilolardan kurtulacak, yeniden avlanabilecek kadar “feet” olacaksın..

Kendi başına beceremiyorsan Profesör Dr. Osman Müftüoğlu’nun kapısını çalacaksın..

Ne diyor hocam?

Kilo vermek için bir yerlerini yırtacak hale geldiğinde bir beden daha küçülememişsen sende kesinlikle hormonal bir bozukluk vardır..

Aha! Tam da kadınların duymak istediği laf.. Suçu hormonlara yık gitsin..

“Fart-ı semane..” dediğimiz aşırı şişmanlama icraatının bir numaraya gelen sebebi başıbozuk hormonlar..

Burada belli olmayan şey aşağıdaki sorunun cevabıdır:

“Kişi hormonları bozulduğu için mi durmadan tıkınır, yoksa durmadan tıkındığı için mi hormonları bozulur?”

Sondan ikinci padişahımız Sultan Reşad’ın şehzadelerinden Necmeddin Efendi, aşırı şişmanlık illetinden toprağa verildiği günden beri “milli tıp” buna kafa yorar..

Yine de içinden çıkamaz..

***


Bir de “geleneksek soframızda” milli huzuru bozmak için durmadan fikir üreten yabancı bilim adamları var..

Bunlardan Kraliçe’nin bir iki doktoru çıktı.. Bütün ezberimizi bozdu..

“Kalori yakmak kilo verdirmez..”

Haydaa! Ok yayda..

Pınar Altuğ, Yasemin Bradley, Emine Beder, Oktay Usta.. Tülin ?ahin..

Kalori hesabı üzerine kitap üretmiş ne kadar önemli Türk düşünürü varsa hepsi ofsaytta kaldı..

“Türk düşünürü..” deyimine takmayın..

Eski manken ve dizi oyuncusu Pınar Altuğ’un yemek tarifleri veren kitabı, yıllardan beri “çok satanlar” listesinin ilk onundan neden düşmüyor sorusuna takılın..

TEPE NOKTASI..

Pembe nüfus kâğıdı sahiplerinin mutfak marifetlerine güvenerek “ev bayanlığı” ile övündüğü bir toplumda yaşıyoruz..

Hal böyleyken, yemek tarifi veren bir kitap yıllardır ilk ondan düşmüyorsa ben de onu “düşünce hayatımızın” önemli bir kriteri kabul ederim..

Pınar Altuğ hanım benim canımın ürettiği bir yemek tarifini de Martin Heidegger’in ürettiği felsefi kuramlarla bir tutarım..

Kendi gazımızı böylece aldıktan sonra gelelim İngiliz icadı “kalori ve kilo verme” denklemine..

Kraliçe’nin doktorları oturup araştırmışlar, hesap kitap yapmışlar.. Kendilerince ortaya çıkardıkları sonucu da kadın milletinin asabını bozmak için ilan etmişler..

Demeye getirdikleri şey şu..

Sen zayıflamaya çalışırken bilinen kalori hesabını yapıyorsun ya? Eeee!!

O hesaba göre aldığın kaloriden yaktığın kaloriyi çıkarıyorsun.. Yaktığın sayısal olarak fazla görülüyorsa teorik olarak kilo vermen gerekiyor..

Devam et..

Halbuki çarşıda işler böyle değil..

Nasıl yani?

Vücut denilen nesne aldığı kalorileri bakkal hesabıyla yakıp, biriktirmiyor.. Onun kendine göre bir matematiği var.. Kendi doyumuna göre yakıyor..

Misal, bir saat yüzme veya tenis oynama.. Altı yüz kalori yakıyor, diyenlerin hesabı yanlış..

Vücut belki başlangıçta bu kadar yakıyor ama sonra kendi kendine “Piyasa kesat, içeri giren kalori azalıyor.. Ben yakmayı durdurayım..” diyor..

***


Tersini düşünün.. Aldığınız kaloriyi azaltarak zayıflamayı tasarlıyorsunuz..

Günde beş yüz kalorilik et yerken bunu iki yüze düşürdüğünüzde zayıflama eylemi durgunlaşıyor.. Et miktarını günde dört yüze indirdiğinizde devam ediyor..

Örnekler çoğaldığında görülüyor ki bu “ev bayanlarımızın” veya “cemiyet bayanlarımızın” içinden çıkabileceği gibi bir hesap değil..

Kafaya göre diyet yapıp sonunda “Ne yesem yarıyor..” noktasına gelme ile diyet yapmama arasında fark kalmıyor..

Ama hâlâ umut ve geçerli bir kural var..

Kör gırtlağını tutup, her fırsatta tıkınmayacaksın.. Bir de mübarek poponu kaldırıp daha çok hareket edeceksin..

Bu iki işlemin kalori hesabı belli olmasa da bünyede işe yaradığı çok kesin..

Kıssadan Hisse: Yersen kabakçık, yemezsen kapı açık..

DİĞER YENİ YAZILAR