Acele satılık Ferrari.. İhtiyaç sahibi bilgeden..

Haberin Devamı



O okuyup da anlamadığımız kitap çıktığından beri, bizim galericilerden biri ne diye böyle bir ilân vermedi diye kös kös düşünür dururum.. Son satış rakamlarından sonra anladım ki bu tür “entel cilalı” araba satış reklamlarının da sırası gelecek..

Hey yavrum heeey!

Bir kez daha iman ettim ki “Global Kriz” bize teğet geçmeyip, kazık kılığına bürünse ve münasebetsiz yerimize girse dahi bize vız gelir, tırıs gider..

Yemişim dünyayı sallayan krizi.. Bırak düşünsün memleketin kerizi..

Ben keyfime bakarım..

Son cümlede geçen “Ben” sözcüğü zatımı doğrudan temsil etmez, benim zenginlerimizle bütünleşmeye hazır ruh halimi gösterir..

Global krize onların dilinden posta atmam ise vilayetlerimizin düşman işgâlinden kurtuluş şenlikleri gibi temsilidir..

Geçelim bunları..

Ruh halimi coşturan, lüks oto satışındaki yeni rakamlara gelelim..

***


Memuru, emeklisi oturduğu yerden “Geçinemiyoruz işte..” diye debelenirken “Seyrek bıyıklı asabi şahsiyet” onlara “Merak etmeyin.. Size yüzde bir buçuk zam yapacağız.. Kaynak arıyoruz..” müjdesi vermişti..

Global krizimiz yeni tutmuştu..

Memur emeklisi ağlar da iş dünyası geri mi kalır.. Onlar da derneklerinde, konfederasyon binalarında toplandılar..

Topluca “gülbank çeker” gibi ağlaşmaya başladılar..

Onlar da geçinemiyordu..

“Seyrek bıyıklı asabi şahsiyet” bu kez de onlara döndü.. Bir güzel ayar çekti:

“Lüks otoya binmeyiver..”

Meali şöyleydi bu ince ayarın.. Tasarruf et, deli gibi harcama.. Akıllı ol!

GURUR DUYDUK

Şahsen bu ince ayardan kendime de pay çıkardım.. Gerçi lüks otoya bindiğimiz yok.. Şimdilik “Sayısal bir çıksa..” deyip hayalini kuruyoruz..

Yine de tasarruf tasarruftur, madem büyüğümüz öyle istiyor deyip kendimize çekidüzen verdik..

İlk işim gidip bir İstanbul Kartı almak oldu.. Nasihat sonrası “lüks oto” kategorisine soktuğumuz altı yaşındaki aracı kapı önüne bağlayıp, ulaşımda metroya yüklendik..

Şimdilik benzinden tasarrufumuz ayda yüz yirmi lira.. Memleket ekonomisine feda olsun..

Biz böyle fedâkarlık(!) yaparken ne görelim, memleketin zengin takımı iyice azıtmış..

Sanki “Seyrek bıyıklı asabi şahsiyet” onlara “Sen de lüks otoya binmeyiver..” dememiş de “Şu altındaki araba şanına yakışıyor mu?” diye surat yapmış..

Lüks araba kategorisine giren araç satışlarında patlama bunun sonrasında.. Artış yüzde yirmi dört küsur..

Yirmi üç Ferrari, on Bentley, altı Lamborghini, yirmi dört Maserati ve yüz altmış sekiz Jaguar trafiğe girivermiş..

Lakin en azgınları Porsche tayfası..

Bir yıl önce üç yüz doksan Porsche satılmıştı.. 2011’de sayıları dört yüz otuz iki olmuş..

Bağdat Caddesi, Abdi İpekçi Caddesi, Bebek Meydanı bir şenlenmiş ki..

Zengin bebelerinin Bebek’teki Lucca’nın önünde yarattığı lüks araç görkemi sayesinde Monaco’daki Cafe Paris’in önü Eminönü otoparkı gibi kalır..

Bunlar akıl uçuran otoların satışları.. Bir de gözümüzün alıştıkları var.. Mesela lüks Mercedes.. Yıllık satış yirmi bir bin küsur.. Bir yıl öncesinden dört bin daha fazla..

On iki bin lüks Audi ile on beş bin lüks BMW satışı, yüzde yirmi beşlik artışla galericileri şenlendirmiş..

***


Bu “beyaz araba” modası patladığında durumdan kıllanmıştım..

Büyüklerimiz, ağlaşan iş dünyasını teskine çalışırken, galerilerde haldır huldur beyaz oto satılıyordu.. Caddelerimize, sokaklarımıza ambulans zarafetindeki otoların görüntüsü egemen olmuştu..

Satıcılar, meraklısına beyaz araba yetiştiremediklerinden talepleri sıraya koymuşlardı..

Daha o zaman anlamalıydım ki bu ahalinin refleksi başka.. Global kriz kapıya dayandı mı bizimkiler kaçışmak için lüks arabalara doluşur..

Galerici milletinin keyfi de kriz zamanlarında gelir..

HİÇ KIZMAM..

Söylediklerime bakıp da “lüks tüketime” karşı olduğumu sanmayın..

Tam tersine.. Özellikle lüks araç satışlarını “maliye politikası” açısından de desteklerim..

Çünkü büyüklerimizin tedbiri sayesinde, bu araçlara sahip olmak isteyenlerden o aracın fiyatının üç katı vergi kesilir ki bu da büyük bir kalemdir..

Bizim maaşlılar, özellikle lüks arabaya verilen paranın milli israf olduğunu düşünür bol keseden eleştirirler..

“Asacaksın üç beş tanesini.. bak bir daha azıyorlar mı?”

Oysa adamın bir Jeep alırken ödediği vergi, orta halli bir emekli memurun yirmi beş yıllık çalışma hayatındaki vergi kesintisinden fazladır..

Kafa karıştırıcı değil mi?

Hele “özel tüketim” adı altında lüks araç alanlardan katmerli vergiler kesiyorsan..

Ne demekse özel tüketim..

Sanki orta sınıf araç alanlar (onlarınki genel tüketim sayılıyor) ona kendileri binmiyor da muhtarlığın hizmetine veriyorlar..

Diyeceğim o ki adam, o işkence gibi vergiyi veriyorsa arslan gibi Porsche’sine de binecek, Maserati’sine de.. Başka türlü kendini nasıl ifade edecek ki?

Para var, boy yok.. Görkem var, DNA’sı köyden.. Şan var, şöhret var.. Herhangi bir konuda tek yaprak A4 kâğıdını dolduracak bilgisi yok..

İlla ki lüksün lüksü otosunu gözümüze sokacak ki namı yürüsün..

Vergisine katlandıkları sürece haklı görürüm..

***


Benimkisi sosyal bir tespit..

Hem aranızda geyik yapmanız için ağzınıza laf veriyorum.. Hem de zengin takımının kriz karşısındaki refleksini anlamaya çalışıyorum..

Benim için asıl “müsrif” benzinin dünya rekoruyla satıldığı bir ülkede doksan model Şahin’inden vazgeçmeyip, kendini trafiğe salanlar..

Çeyrek depo benzinle, altındaki arabaya güvenip zengin kızı tavlamaya çalışanlar..

Eğer bu yazıyı dalga geçmek için yazsaydım külüstür arabalı, cebi delik “Maydanoz var dişinde, süslü avrat peşinde” takımı için yazardım..

Yoksa paraya saygımız her zaman büyüktür!

DİĞER YENİ YAZILAR