Hem peynirin iyisiydi Hem tulumun kıllısıydı

Haberin Devamı

Kuzey Kore’den ithal “demokrasi bilincini ücretsiz dağıtmaya” devam ediyoruz.. Bir nevi demokratlık kursu gibi.. Diploması yok ama bu yazıları kesip saklar, icap ettiğinde yetkililere gösterebilirsiniz.. Bunun bedellisi çıkmayacak..

Daha dünkü yazımızda müjdesini vermiştik..

Çalışmaktan bitap düşüp hücceten terk-i dünya eyleyen kuzey Kore lideri Kim Yong-İl’in üç oğlundan hangisinin ahalinin gönlündeki tahta çıkacağı belli..

Oğullarının en küçüğü, yirmi yedi yaşındaki Orgeneral Kim Yong-Un..

İlk gelen bilgilere göre o da babası gibi sinema tutkunu.. Hatta kendi kamerası ile çektiği filmler de varmış..

Ölen babası Kim Yong-İl de film çekerdi..

Lakin nedendir bilmez o filmleri kimseye göstermezdi..

Bu bakımdan şahsen Kim Yong-İl sinemasının Nuri Bilge Ceylan sinemasına çok benzediğini tahmin ediyorum.. İkisinin de filmlerini kimse seyretmiyor.. İkisinin de gişe kaygısı yok.. İkisi de bağımsız..

***


Yaratıcılık ailelerinde var zaten..

Dede nasıl ki “monarşik komünizmi” yaratıp dünyada bir ilk olduysa çocukları da onun izinden gidip “monarşik komünizme endeksli ileri demokratik rejimi” yarattılar..

O sebeptendir ki sinemada harikalar yaratmış olma ihtimalleri bana uzak gelmiyor..

Zaten merhum liderin şahsı için kullandığı mütevazı sıfatların da bu yaratıcı, bağımsız ruh haliyle yakından ilgisi var..

“Cennetten çıkma lider” ona minnet duyan Kuzey Kore basınının ölen lider için kullandığı sıfatlardan biri mesela..

Burada, lider-melek metaforu yok..

Kim Yong-İl’in Cennet’te devremülkü olduğunun altı çiziliyor.. Ailenin diğer fertleri gibi dönemleri geldikçe Cennet’e girip çıktıkları anlatılıyor..

PİŞTİ Mİ OLDUK?

Bir başka unvanı da “Umudun Deniz Feneri..” şeklinde..

Başlarda bu “Deniz Feneri” benzetmesinden biraz kıllandım ama sonra düşününce bunun bir hayrı olduğunu fark ettim..

Ayrıca Kuzey Kore’deki ileri demokrasinin bizdeki ileri demokrasi umutlarıyla örtüşmesi benzerliklerinden biriydi..

Neydi bizdeki Deniz Feneri meselesi?

İyi niyetli koçancılar, falana filana yardım topluyoruz, deyip makbuz kesiyorlardı.. Sonra o yardımları başka hayırlı işlerde kullanıyorlardı..

Kullanma amaçları mevzuata uymadığından başları belaya giriyordu..

Kuzey Kore’nin ölen liderinin de “Umudun Deniz Feneri” olarak anılması bundan..

O da “Size mutlu bir gelecek inşa ediyorum..” deyip vergi kesiyor, kafasına göre harcıyordu..

Tabii bizde oradaki kadar ileri demokrasi henüz olmadığından aradaki fark “problem” olarak karşımıza çıkıyor..

İnşallah ileri demokrasiye geçtiğimizde toplum böyle sudan şeylerle vakit kaybetmeyecek..

Nitekim ben babasının yerine manevi tahta oturan yeni lider Kim Yong-Un’un gözlerinde o ışığı gördüm..

İsviçre’de okurken derslerinin kötü olduğunu iddia eden Batı gazeteleri var ki bunun maksatlı olduğu besbelli..

Çocuk oralara ille de diploma sahibi olmak için gitmedi ki dersti, tezdi vakit kaybetsin..

İstese babası ona diplomasını kendi eliyle doldurur verir, fazladan onu okuduğu üniversiteye rektör yapardı..

Baba Kim Jong-İl küçük oğlunu Kapitalist Batı’nın ek yerlerini öğrenmesi için, bir de İsviçre Bankaları’nın ne kadar güvenilir olduğunu anlaması için oralara yolladı..

Küçük, tombul Kim Yong-Un orada sadece bu gizli görevleri yerine getirmedi..

Diplomasını da aldı.. Fazladan bilgisayar üzerinde savaş oyunları oynayarak askeri kariyerini geliştirdi..

Yine diplomatik kanallardan sızan bilgilere göre Kim Yong-Un bu döneminde “Uzaylı İstilası” adlı bilgisayar oyununda askerliğe yatkınlığını kanıtladı..

On binlerce uzaylı teröristi kendi başına yok ederek “orgenerallik” rütbesini hak etti..

İnternet bağlantısı zırt pırt kesilmese belki mareşal bile olacaktı..

NEDEN SEÇİLDİ?

Ölen lider Kim Jong-İl olağanüstü özelliklere sahipti..

Çocukluğunda bir haritayı çizip bozarken mürekkep hokkası devrilmiş, mürekkep Japonya’nın üzerine yayılmıştı..

O günlerde yaşanan büyük deprem ve tsunami felaketleri bu olaya bağlanır..

Ölen liderin doğaüstü güçlerini gösterir..

Nitekim Kuzey Kore’de yaygın olan inanca göre ülkenin havası da onun ruh haline göre açılıp kapanıyormuş.. Neş’eliyse hava güneşli.. Suratını dökmüşse hava kapalı.. Çok affedersiniz tuvaleti gelmişse sağanak yağışlı..

Böyle bir lider elbette kendisinden sonra tahta çıkacak olanı seçerken titiz davranacaktı..

Birinci oğlu nedense biraz budala çıktı..

Kapitalist dünyadan gönderilen radyasyon dalgaları ile “Kim” ailesinin orijinal genlerinde oynama meydana getirildiği ve büyük oğlanın bu nedenle “gel git akıllı” olduğu sonradan belirlendi..

Büyük oğlan ille de “Disneyland’ı göreceğim..” diye tuttursun.. Kendi başına sahte pasaport yapıp Çin’e girmeye kalkışsın.. Üstelik de pasaportunun isim hanesine “Şişman Koyun” mânâsına gelen sözcükler koysun..

Yakalandı ve lider olamayacağı bu sayede anlaşıldı..

***


Ortanca oğlanı sorarsanız o başka âlem..

Onun liderliğe yatkın olmadığı, babasının sarayındaki kadınların makyaj malzemelerine dadanmasından anlaşıldı..

Sabah akşam kendini boyayıp duruyor, muhafızlara göz kırpıyordu.. Demek ki batılı kapitalistler onun da genini bozmuşlardı..

Çok şükür küçük oğlanın genleri dört dörtlük çıktı da “ileri demokrasinin son durağı” olan Kuzey Kore bu acı kayıptan sonra sahipsiz kalmadı..

Siz Kuzey Kore’nin siyaset dünyasındaki yalnızlığına kulak asmayın..

“İleri demokrasi” hasreti çeken her liderin birinciye gelen özlemi ve hedefi budur..

Çok da insani bir şeydir..

Sorunların sabah akşam bağıra çağıra tartışılmadığı, her kafadan bir sesin çıkmadığı, huzur içindeki bir toplumu kim istemez ki?

İçimde bir his bu gidişatla onu da göreceğimizi söylüyor.. İnşallah!

(*) Önemli not: Amerikalı Kim Bassinger’in Kuzey Kore’yi yöneten “Kim” ailesiyle bir akrabalığı yoktur..

DİĞER YENİ YAZILAR