Kart öküze boynuzu katiyen ağır gelmez..

Haberin Devamı

Profesör Dr. Osman Müftüoğlu ağabeyimin “Cinsel gücü artıracak yiyecek var mı?” sorusundan devam ediyoruz.. Yaş haddi sebebiyle “tohuma kaçan” erkek cinsine, işine yarayacak yeme içme bilgileri veriyoruz.. Hem de organik..

Erkek kısmının Allah’tan umudu hiç kesilmez..

Doğaları böyle..

Hani mahalle karıları birbirlerine kocalarını çekiştirirken “Horoz ölür, gözü çöplükte kalır..” derler ya! Kesinlikle doğrudur..

O yüzden de erkek cinsi “çark yavaşladığında..” baharatçı dükkânlarına, manava, halk pazarına, tatlıcılara daha fazla gitmeye başlar..

Kadın kısmına bu söylediğim müjde gibi, hayırlı haber gibi gelebilir ama sakın ola ki kocalarının bu gayretini kendi üzerlerine almasınlar..

Bu çabaların tamamı “şanslı bir ihtimal” üzerinedir..

Genç kızların “beyaz atlı prensi” beklemesi gibidir.. Tohuma kaçma arifesindeki erkekler de çevrelerinde kendilerini bekleyen bir “donsuz prensesin..” bulunduğuna inanırlar..

Allah ıslah etsin!

***


Adam hayat çubuğunu doksanlı yaşlarına çevirmiş, huzur evinde gün sayıyor..

Hayat takometresi son çizgilere gelmiş ama gözü huzurevindeki dullarda.. Elinden bir şey gelmese de gözü ile hiçbirini rahat bırakmıyor..

O gün de doğum günü değil mi? Dışarıdan bir pasta getirmiş.. Kadınları başına toplayıp, ilişki çiçeği koparmayı planlıyor..

Pasta kesiliyor, limonatalar içiliyor..

Kadınlar kaç yaşında olduğunu soruyorlar.. Adam katiyen söylemiyor..

İnce hesabı belli.. Kendisini olduğundan genç gösterme gayreti içinde..

NASIL BİLDİ?

Kadınlardan biri “Ben senin yaşını bilebilirim..” diyor.. Adam bunu nasıl yapacağını sorunca “Kolay!” diyor.. “Bilemezsem bu gece odana misafir gelirim..”

Ardından adama pantolonunu indirmesini söylüyor..

Adam umutla dolmuş, itiraz aklından bile geçmemekte.. Pantolonunu indiriyor..

Kadın “Yetmez..” diyor.. “Donunu da indir..”

diye buyuruyor.. Geceyi düşünen adam yüzündeki ar perdesini çoktan kaldırmış..

Diğer kadınların “Aaa! Ooo!” sayhaları arasında donunu da indiriyor.. İddiacı kadın adamınkine şöyle bir baktıktan sonra yaşını tahmin ediyor:

“Seksen yedi..”

Umutları yok olan kart zampara hayretle “Nasıl bildin?” diye sorunca, kadın cevabı oturtuyor:

“Dün söylemiştin!”

Kıssadan hisse çıkarmak, yazıdan sebeplenmek lazım.. Benim vereceğim bilgiler de erkek kısmının ileride bu “huzurevi zamparasının” durumuna düşmemesi içindir..

Erkeklerin doğadan medet umması, yaşadıkları coğrafyaya göre değişir..

Temsil tropik iklimlerde yaşayanlar avokadonun cinselliği takviye ettiğine inanırlar.. Akdeniz iklimini soluyanlar da inciri tek geçerler..

Modern tıp, her iki görüşü de saygıyla dinleyip bunları yalanlamaz ama “doğrudur” da demez..

Bunlara dadananların en azından peklik sorununun ortadan kalkacağını bildiklerinden durumu suskunlukla geçirirler..

***


Bizim memleketin yiğitleri de cevizden, fıstıktan medet umar..

Özellikle bu iki yağlı tohumu içeren tatlı sucukları kalıp kalıp götürürler..

Bunları yedikleri için kocalarının hayrını gören kadına pek rastlanmamıştır..

Fındıklı, fıstıklı, cevizli lokum sucuklarının aşırı tüketilmesi yine de kadının yararınadır..

Karaciğer yağlanmasının tetikleyeceği bir hastalık erkeği, zamanından erken yolcu edeceğinden kadın kalan ömründe kafasını dinler..

Bal, muz, havuç, siyah çikolata, kırmızı biber, tarçın, karanfil, çilek, kuru üzüm.. Artı; karides, ıstakoz, yengeç..

Rivayet odur ki bunları taam edenlere gece uykusu yoktur..

BU DA TEDBİR..

Yemeklerini baharatsız yapan Avrupa mutfağının Uzak Doğu’nun baharat türlerine merak salması, Rönesans öncesi bunların ticaretinin azdırılması da hep o sebepten..

Tarihi “Baharat yolu..” denilen seyr-ül sefer hattı, aslında Çin’den başlayıp, Avrupa’nın yataklarına kadar uzanan bir çizgi..

Baharattan beklenen Avrupa’nın yaşlılıktan buruşmuş erkeklerini yatakta “Barbar Conan” gibi yapması.. Lakin bağırsaklarını bozmaktan öte işe yaramamış..

Yarasaydı Osmanlı’nın has evladı Dürrizade İsmail Efendi, o baharat bolluğundan sebeplenirdi..

Murat Bardakçı kardeşimiz “Dallakname-i Dil Kûşa” adlı eski metin çevirisinde doksanlık bir Osmanlı paşasının baharattan hayır görmeyip, başka yollar denediğini rivayet eder..

Rivayet odur ki doksanlık Paşa, hareminden taze mi taze, kanı canı yerinde mi yerinde iki cariye getirtip yatak odasına sokmuş..

Kızları anadan üryan soymuş, kendi de soyunmuş..

Kethüdası; adamın kadidi çıkmış bedenini kızların arasına sokup, üçünü birden dışarıdan sıkıca bağlamış..

Koca Paşa olmuş mu size “insan sandviçinin” ortasında devletli bir sosis?

Hesap belli.. Paşa geceyi iki kızın teninden taşan sıcaklığı eme eme geçirecek, kemiklerine kadar ısınacak..

Onlardan fışkıran enerjiyi bünyesine alacak.. Bir nevi “şark işi” gençlik nakli..

Denemeye kalkışırsınız diye sonucu da söyleyeyim bari..

Paşa o gecenin sabahında sizlere ömür..

***


Profesör Dr. Osman Abim, evliliğinin yirmi beşinci yıl dönümünü daha sekiz on sene önce kutladığından size en geçerli çareyi söylemiyor..

Erkeğin geçici olarak şahlanmasının tek bir yolu vardır.. O da değişiklik..

Özellikle de evlilikleri otuz yılı aşanlar için çare budur.. Çünkü insanın karısı on, on beş sene sonra teyzesi gibi olur.. Hiçbir afrodizyak fayda etmez..

Çoklu evliliğin faydası burada işte.. Yeni bir can, yeni bir başlangıç organizmayı canlandırır.. Ancak o da birkaç ay için.. Sonra düzen eski haline döner..

Erkek cinsellikten almadığı zevki pisuarın başında almaya başlar..

Kendinizi test edin.. İşerken aldığınız keyif, yataktakinden fazlaysa size hiçbir yiyecek fayda etmez demektir..

DİĞER YENİ YAZILAR