O bavul bulunmazsa Afrika Açılımı biter..

Haberin Devamı

Resmi seyahate katılan bir köşe yazarının bavulunun kaybolması “düşünce özgürlüğüne..” darbedir.. Türkiye-Gana ilişkileri daha başlarken yara almıştır.. O kayıp bavul getirilip benim arkadaşıma teslim edilmedikçe bu ilişkiden hayır yoktur..

Yazıya başlamadan önce oturduğum yerden Gana hükümetini uyarıyorum..

Yakın silah arkadaşım gazeteci yazar Okay Gönensin’in bavulunu derhal bulup, teslim edin..

Acı haberi Kemal’den aldım.. Sarsıldım..
Okay Gönensin havaalanına gittiğinde bavulu yanındaymış..

Oradan Çankaya adamının uçağına binerken de yanındaymış.. Uçağa teslim etmiş..

Gana’nın payitahtı Accra’da inmiş.. Çıkışta bakmış bavul yok.. Accra Havaalanı’nın yetkilileri “Biz bavul filan görmedik..” diyor..

Türk Hava Yolları ise “Bizim bavuldan haberimiz yok.. Çankaya adamına sorsun..” diyor..

Yani durum şu ki.. Karşıya gidiyor “Çarşıda..” diyorlar, çarşıya gidiyor “Karşıda..” diyorlar..

***

Biz işin bavulunda değiliz..

Varsın bavul kaybolsun.. Bir sonraki seyahatte eşyamızı koyacak bir şey buluruz.. Hiçbir şey bulamazsak Migros torbalarına tıkar yine gideriz..

Önemli olan memleketimizin “Afrika açılımına” katkıda bulunmak üzere yollara düşen bir gazeteci yazarın mağduriyetidir..

Şunun altını da önemle çizeyim.. Bavulun derdinde değiliz ama bavula itinayla yerleştirilen “altı karton” Rothmans sigaranın hesabını da sorarız..

Neresinden bakarsan bak yüz elli Euro’luk bir hasar..

Okay’ım için Tsunami’den bile ağır..

AFRİKA AÇILIMI

Gana yönetimine içerlememin sebebi şudur..

“Bavulunuz bizde değil.. Gidin uçağa kim koyduysa ona sorun..” demelerine alındım..

Bir kere Afrika Açılımı için yola çıkan uçak THY’nın tarifeli uçağı değil.. Koskoca Çankaya Adamı’nın resmi makam uçağı..

“Uçağa kim koyduysa ona sorun..” demek “Git bavulunu Çankaya Adamı’ndan iste..” demek ki uluslararası nezakete yakışmıyor..

Sigara dediğin nesne yazar kısmının emziğidir..

Bir yazar, bilgisayarının başına geçtiğinde ağzına sigarasını tıkmazsa olmaz, tıkanır.. Beyni seyirir..

Fikirleri oradan buraya zıplar..

Eli ikide bir pakete gider..

Paketi yerinde bulamayınca hırs yapar.. Sinirlenir..

Beyninden “futbol sahalarında görmek istemediğimiz türden” fikirler çıkar..

Temsil bir siyasetçi için “Son zamanlardaki çıkışı demokrasiyle bağdaşmıyor..” türünden bir cümle yazacağına, sigarasızlığın tersiyle sertleşir..

Kaleminden “Bunun da son zamanlarda dötü kalktı..” cümlesi çıkar.. Ondan sonra gelsin tazminat davası..

Şahsen kendim aşırı bir “Dumansız hava sahasından” yanayım.. Sigaradan nefret ederim.. Onun için günde bir paketi bile zor bitiririm..

Özellikle de çocukların yanında sigara içenlere çok kızarım.. O masumların yanlarında sigara içmek hem bedensel hem zihinsel gelişmelerine zarar verir..

Dumanaltı olan çocuklar analarından babalarından gen yoluyla miras aldığı 90 IQ’luk zekâlarını yeterince kullanamazlar.. Memlekete hayrı olmayan evlatlar olurlar..

Bu kadar katı bir nikotin düşmanı olduğum için beni Vatan Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı yaptılar..

Görevim önce her kata yerleştirilen çay, kahve makinelerini denetlemek bir de kapalı alanlarda gizlice sigara içenleri gördüğümde kaşlarımı çatmaktı..

Caydırıcı olaraktan..

Buradan da gazetede iki başkanlık görevini bir unvan altında yürüttüğüm anlaşılır.. Bilinmeyen unvanım “Vatan

Gazetesi Yeşilay Kolu Başkanı” şeklindedir..

***

Yine de gazetecilerin, özellikle de köşe yazarlarının sigara içmelerini teşvik eden bir hümanist yanım var..

Memleketteki huzur ve iç barış için temel şartlardan biri budur: Köşe yazarının nikotinini kesmeyeceksin, adamı durduk yerde dellendirip sertleştirmeyeceksin..

Bu “domino” teorisine uyan bir etki yaratır..

Gazeteci dellenir.. Onu okuyan siyasetçi dellenir.. En sonunda “Seyrek bıyıklı asabi şahsiyet..” gazaba gelir..

Ona da “Mülayim bakışlı gözlüklü şahsiyet..” laf yetiştirmeye çalışır..

Ondan sonra memleketin barışseverleri ayıklasın pirincin taşını..

SİNDİREMEDİM

Okay Gönensin kardeşimin makalesine baktım da alıştığı sigarası olmadığı halde yine de çok iyi yazmış..

En kanaatkârı üç yıldız taşıyan yedi generalin işini “28 Şubat’ta bunların niyeti bozuktu..” diye vermiş..

Genelkurmay adamının adını yazısında geçirip “O da darbe yanlılarının işini hükümet adamlarına verdi..” diye not düşmüş..

Sekiz, dokuz sene evvel askeriyenin tesislerinde gizliden ne konuşulmuşsa yazısında var, sadece Afrika’nın neresine açıldığımız yok..

İşte bu da sigarasızlıktan!

Bu “Afrika Açılımı” benim kafamı da kurcalıyor.. Niye açılıyoruz bu ülkelere? Bunların tamamı acından ölme sınırında..

Diyelim bunlarla ticaret yaptık, sattığımız malın parasını nereden bulup ödeyecekler?

Ben sık sık İstiklâl Caddesi’nde gezindiğimden Afrika’dan kaçak gelmiş yetmiş çeşit milletle temas halindeyim.. Akşam oldu mu her biri bir köşede tezgâh açıyorlar.. İncik boncuk satıyorlar..

Buradakiler biz beyazlara karşı çok saygılı..
Lakin aynı şeyi Gana yönetimi için söyleyemeyeceğim.. Okay kardeşimin kaybolan bavulu için ettikleri “Bavulu uçağa kim koyduysa ona sorun..” lafını hâlâ sindiremiyorum..

***

Rahmetli Tarzan’ın sağlığında Afrika’da işler böyle yürümezdi..

Bırakın siyah adamları: maymunundan filine, sincabından arslanına kadar her türlü mahlûkatın beyaz adama saygısı vardı..

Tarzan, ormandaki arazisini müteahhide verip şehre göçtükten sonra Afrika’nın çivisi çıktı..

Bu yazıyı internet üzerinden Okay Kardeşim’e göndereceğim ki durumu bilsin.. Korumalara anlatsın.. Onlar da Çankaya Adamı’na rapor etsinler ki “Afrika Açılımı” ona göre yapılsın..

Bakın daha ilk günden bir bavul kaybettik.. Dakika bir gol bir, durumu.. Yanlış işler yapıp Afrika’daki ağırlığımızı kaybetmeyelim..

Hümanist bir yazar olarak fikrim budur..

DİĞER YENİ YAZILAR