“Müfteri” sözünü duyup da hizaya gelmeyen müfteridir

Haberin Devamı

Neden derseniz, bu “Müfteri” sözcüğü son yüzyılın en tesirli lafıdır da ondan.. Duyanın dizlerinin bağı çözülür.. Nükleer araştırma merkezlerinde çalışan atom âlimlerinin hesabına göre Papaz Büyüsü’nden bile yetmiş yedi kere fazla tesirlidir..

“Müfteri” lafı parça tesirli olup, Osmanlıcada “iftira eden..” mealindedir..

Bu lafı siyaset dilimize kim soktu tam olarak hatırlamıyorum.. Günahını almayayım ama aklımda kaldığı kadarıyla “Baba”nın işi gibi geliyor bana..

Hakkındaki vıdı vıdılardan bunaldığında “Bunları söyleyenleri müfteri ilân ederim..” demişti de biz de o sayede üşenmeyip lügâtlara bakmıştık..

O zamanlar bu laf bize çok ağır gelmişti.. O yüzden günlük hayatımızda “Ebenin..” sözcüğü ile başlayan seksüel saydırmacaların yerine koymuştuk..

“Adam gibi at şu kemiği.. Zar tutma.. Yoksa gözüne oturturum..”

“Ben de seni müfteri ilân ederim..”

“Aman sakın haaa! Tamam, bildiğin gibi at zarını..”

***


Siyaset denilen hayırsız işin henüz masumiyetini kaybetmediği zamanlardı..

“Kodu mu oturtan” ağır abileri bilmiyorduk.. Biri kaşını çatıp da ağırca bir cümle kurduğunda dünya başımıza yıkılacak sanıyorduk..

En çok da “müfteri” olmaktan korkuyorduk.. Tabii ki okumuş yazmış takımı olarak..

Ahali ise elinde gazete kuponu ile dağıtılan lügâtlardan olmadığı için “müfteri” lafının ne mânâya geldiğini tam olarak bilmiyordu..

Bir yerlerde “müfteri” lafı geçti mi korkuyla birbirinin yüzüne bakıyordu..

O yıllarda ticari araçların tamponlarına “Müfterisin dediler, kız vermediler..” özlü sözü yazılmamışsa, lafın ucunun nereye gittiğinin bilinmemesindendir..

O ŞİMDİ MÜFTERİ

Hayat öğretir.. Kart tekeyle arkadaşlık edenin dötünde boynuz yarası olur..

Ahalimiz de zaman içinde “müfteri” lafının korkulacak bir tarafı olmadığını öğrendi.. Nereden mi? Siyasetçilerin ahvaline bakarak..

Baktılar ki kuyruğu kapıya sıkışan karşısındakine “Seni müfteri ilân ederim..” diye bağırıyor..

“Müfteri” ilân edilmekle tehdit edilen de hiç sallamayıp “Müfteri senin babandır..” diye cevap veriyor..

Anlaşıldı ki ortada korkulacak bir şey yoktur.. Koyunlara da zararı olmuyor.. O zaman bırak seni “müfteri” ilân ediversinler.. Ne gam?

Bu ahali ki “Sayın muhbir vatandaşlar..” diye başlayan üniformalı dönemlerin resmi tebligatlarını gocunmadan dinlemiştir..

Hatta “Sayın muhbir vatandaş..” olarak tarif edilmekten büyük onur duymuştur..

“Müfteri” lafından mı yılacak?

“Müfterilik..” söz konusu oldu mu bizdeki potansiyel hesaba kitaba gelmez.. Bireyler için de geçerlidir bu söylediğim, kamuyu güdenler için de..

Bir 27 Mayıs deneyi yaşadık.. Potansiyelimizin nasıl uçsuz bucaksız olduğunu o zaman gördük ama ayılmadık..

Biri “Celâl Bayar’ın kasasından üç yüz milyon lira çıkmış..” dedi.. Gazeteler manşet yaptı..

O zamanın üç yüz milyonu bugünün parasına vurulsa, iki tane TIR kasasına zor sığar..

Bir Allah kulu da çıkıp “Kasa nasıl bir şeymiş?” diye sormadı..

***


Bir başka “müfteri” çıktı..

Devrik Menderes hükümeti için “Yüzlerce genci öldürüp, naaşlarını gizlemek için kıyma yapmışlar..” dedi..

Kafadan sallamacasına..

İhtilâlin lideri koşturarak gazetecilerin önüne çıktı.. “Gençlerimizi kıyma makinesinde çekmişler..” açıklamasını yaptı..

O zaman medyaya “matbuat” derlerdi.. “Basın” lafı bile fazla asri olup, ancak üç beş entelin dilindeydi..

Matbuat da bu zırvaları manşet yapmaktan gocunmadı..

DAMAR GÜÇLÜ

Bizdeki “müfterilik damarı” akıl denilen şey biraz kıtça olduğundan gür akar..

Öldürüldüğü söylenen genç sayısı yüzlerce.. O zaman Et Balık Kurumu gibi kamu kuruluşları da yok..

Bir Allah’ın kulu çıkıp da “Ulan arkadaş, bunların elinde nasıl bir kıyma makinesi var da bu işi becerdiler?” diye sormadı..

Devletin yeniden nasıl yapılanması gerektiğine dair akıl hocalığını kimselere bırakmayan “matbuatımız” da bu kolektif dangalaklığa dahildir..

Bunları bildiğimden “müfteri” lafından korkmam ama ahalinin “müfterilik potansiyelinden” korkarım..

İddia ediyorum..

Tanınmış er kişiler arasından en alâkasız birini seçin.. Bir sofra muhabbetinde onun “aykırılığını..” iddia edin..

Delil göstermenize, kaynak sunmanıza gerek yok.. sadece kararlı bir dille anlatın..

Sizden çıkan bu laf bir hafta içinde “Biliyor musun, filanca da içinde bir kadın saklıyormuş..” şeklinde size geri döner.. Üstelik daha iddialı ve kararlı olarak..

Hakkında “Zeki Müren’in silah arkadaşı” hükmü verilmiş olan istediği kadar “Kesin bu dedikoduyu yoksa sizi müfteri ilân ederim..” diye bağırsın..

Maruf bir iş adamı için otuz yıldır aynı şeyi dinlerim..

“Paris’e gittiğinde kadın kıyafetinde geziyormuş..”

Her söyleyene sorarım:

“Gözünle gördün mü?”

Bugüne kadar tek görgü tanığına, hatta görgü tanığı olduğunu söyleyen birini tanıyana dahi denk gelmedim.. Ama aynı geyik şaşmaz bir ısrarla döner durur..

***


Bu toplum masumiyetini kaybedeli yıllar oldu..

Sokakta birine yan bakıyorsun.. Adam çekip silahını ateş açıyor.. Trafikte biriyle takışıyorsun.. Adam seni yakalayıp denize atmak için kovalıyor..

Normal cinayet yöntemleri bile; bıçaklasın, tabanca ile vursun yetmiyor insanlara.. İlla ki kafanı kesip, kelleni bir yere koyacak..

Canavarlık doğal meşrebimiz oldu..

Çalmak milli sporumuz..

Dairede kullandığı Devlet Malzeme Ofisi damgalı bir kurşun kalemi bile evlerine getirmekten hicap eden memur babaların sulbünden “milyarlık rüşvetlerle bile doymayan” kuşaklar yarattık..

“Seyrek bıyıklı gergin şahsiyet” boşuna “Sizi müfteri ilân ederim..” diye bağırıyor..

Bunun kurt sürüsüne “Sizi koyunlara şikâyet ederim..” demekten farkı yok..

Yazarın notu: Bu söylediklerimden fakir fukara takımı muaftır.. Ne demişler.. “Ay arsızın, gün arsızın.. Gönlü hoştur donsuzun..”

DİĞER YENİ YAZILAR