Ahirette işler kolay, asıl zor olan dünya halleri..

Haberin Devamı

Gözüm toprağa mı bakıyor ne? Şu sıralarda ahirete dair işleri fazla kurcalamaya başladım.. Dünyanın derdi yordu beni zahir.. Bir de DSmart macerası yaşadım ki.. Karakterim ispiyonculuğa müsait olsa bunu rapor olarak büyüklerime elden verirdim..

Ben de oturmuş saf saf “kurbanlık koç fiyatları başını almış gidiyor” yazısı yazıyorum..

Duyduğum dört yüz elli, beş yüz liralık fiyat meğer “kuzu fiyatı” imiş..

İstanbul’da koç tanesi bin üç yüz liradan gitmiş.. Taşrada bin liradan.. Taşra derken taaa Doğu Beyazıt’a kadar uzatıyorum çizgiyi..

Nerden haberin olacak Doğu Beyazıt’ın hayvan pazarından, demeyin..

Kültür ve sanat danışmanım Halis Bey oralara kadar gidip geldi, sözlü istihbarat raporundaki rakamlar hâlâ aklımda..

“Koyunun en cılızına dokuz yüz veren oldu abey!”

Verecek tabii.. Züğürt Ağa’nın babası Bahri Emmi’nin filmde dediği gibi “Öte dünyayı da düşünmek lazım..”

***


Vatandaş kurnaz..

Akaide göre “gücü varsa kurban kesmekle mükellef olan” gücü yoksa evde oturup kurban eti beklemesi icap eden ahalimiz kendince yollar arıyor..

Koç’un tanesi kaç para? Bin üç yüz lira..

Bir dana kaç para? Dört, beş bin liradan başlıyor..

Beş bin olsun.. Hemen on ortaklı bir “kurbana girme” teşkilatı kurarsın.. Danadan payına düşen sana da yeter günahını temizlemeye de..

Böylece kelle başına beş, altı yüz liraya kendini “Sırat Köprüsü’nden geçirecek” bir canlı tedarik etmiş oluyorsun..

ARABA FİYATI

Boğayı getirip pazara çıkarmışlar..

Yirmi iki bin lira satış fiyatı.. Pazarlık, kol sallama, bacağa tek dalma derken boğa “kurbanlık” olma şerefini yirmi bin liraya kazanmış..

Yirmi bin liraya orta sınıf araba veriyorlar.. Boğanın çift boynuzuna karşı çift farlı.. Sırat hariç, bütün köprülerden geçebiliyor..

Biraz sürat yaptığın zaman öte dünyaya bile götürüyor seni..

O boğayı kesenin içi kimbilir şimdi ne rahattır.. Kurbanlığın Mercedes’i..

Diğer müminler on sekiz, yirmi kiloluk enez kurbanlıklarla uğraşıp dururken, sen altı yüz kiloluk hayvanın sırtındasın..

Say ki altında Hammer Jeep var.. Kim tutar seni?

Vatandaş işini biliyor, bir bilmeyen benim.. Gittik ahiretimize yatırım yapacak yerde DSmart’a yatırım yaptık..

Bayram bayram kendimize iş çıkardık..

Arefe günü bir baktım ki DSmart kesik.. Bu zımbırtının otomatik ödemeye bağlı olması lazım..

Bir şeyi otomatik ödemeye bağladın mı korkma gayri.. Sen ölsen bile hesabın tıkır çalışır.. Ölüye ne ki?

Burada işler böyle değilmiş..

Paket yıllık olduğundan, her yıl bitiminde DSmart’ın son gününü aklında tutacaksın, teşkilata haber verip işlemlerini yeniden yaptıracaksın..

DSmart’ın hasmı Digi Türk’te böyle akla ziyan işler yok.. Yıllık süre doldu mu yenisi otomatik olarak başlıyor..

Abone olarak servis kesintisi yaşamıyorsun..

Eğer müşteri uyarır da “Bıktım sizin her yıl yeniden dönen dizilerinizden, reklam dolu maçlarınızdan” deyip kesilmesini isterse eyvallah!

***


Biz bunları sonunda öğrendik ama sinir sistemimizde en az bir buçuk milyon nöron kaybetme pahasına..

Önce 0212 478 03 03’ten teşkilatı aradık..

Bizi önce yumuşak bir kız çocuğunun sesi karşıladı.. Hoş geldiniz, teşrifatı uyguladı..

Ardından yapış yapış bir erkek sesi, fondan gelen müzik eşliğinde DSmart’ın internet işlerinin ne kadar harika olduğunu anlattı..

O müziğin sebebini sonra çözdüm..

Sen bir an önce sisteme ulaşma derdindeyken, ahizeden gelen “istem dışı” promosyon bantları ile oyalandığında sinirleneceksin ya!

O sinirle kalkıp şıkır şıkır göbek atman için.. Bir nevi terapötik acil yardım..

Arkadan yine kızın sesi yetişiyor..

Kampanyaya üye olmak için size zaman verip sıfıra basmanızı bekliyorlar..

DAYAN ASABIM

Bundan sonra üç seçenek sayıyorlar ki sizin ihtiyacınız olan “Başım belada” seçeneği aralarında yok.. Lanet gelsin, deyip birine basıyorsunuz sonunda..

O kız yine karşıda..

“DSmart HD Vestel Kampanyası ile ilgili daha detaylı bilgi için biri tuşlayın..”

Diğer işlemler için ikiye basacağız.. Biz müşteri olarak diğer işlemler kaleminin değersiz bir azasıyız.. Basalım bakalım..

Yine o sakinliği ile sizi çıldırtan kız sesi saymaya başlıyor..

DSmart paketleri için biri.. Aydan aya abonelik borç bilgileri ve kredi kartı ile borç ödemek için iki, ürün ve servisler için üçü..

Müşterilere özel kampanyalar için dördü.. Gece kuşağı ve pin kodunu öğrenmek için beşi.. Teknik destek için altıyı tuşlayın..

Bu arada.. Beşinci tuş, çoluğu çocuğu yatırdıktan sonra porno seyredecek kadar uyanık olup dört rakamlı şifreyi akılda tutamayan gerzeklere hizmet veren servisin kodu..

Bunu da aklında tutamayana yardım edecek başka servis yok..

“Yayınla ilgili sorunlar” diye bir başlık yok.. Bu turu dört beş kez yapıp, kendimizden iyice emin olduktan sonra birine rastgele bastım..

Taaa ki müşteri hizmetleri servisine bağlanana kadar..

Sonunda kavga dövüş yayını açtırmayı başardık.. Aynı başarıyı bayramdan önce de yakalamıştık ama o girişim sonunda nedense yayın açılmamıştı.. Bu kez ikna ettim sanırım..

***


Şimdi DSmart’ın paşasına müşterisi olarak yekten soruyorum..

Masanızın üzerindeki diktafonun tuşuna bastınız.. Sekreterinizden bir şey isteyeceksiniz..

Aletten önce bir türkü sesi yükseldi..

“Şu yaylanın çimenine kuzu yayılır kuzu..”

Ardından DSmart’ın ne kadar iyi bir iş yeri olduğuna dair kısa bir konuşma..

Sonra taleplere dair açıklama..

“Filanca beyin ofisine hoş geldiniz.. Çay isteyecekseniz biri, kahve isteyecekseniz ikiyi, beni arayan var mı diye soracaksanız üçe basın..”

Siniriniz dayanır mı?

Hele sorular bitmek bilmiyorsa..

“Doğan grubuna CEO olmak istiyorsanız biri.. Bir başka guruba transfer olmak istiyorsanız ikiyi..”

İğne çuvaldız meselesi..

Müşteriyi kurbanda ortaklaşa girilen inek yerine koymayacaksın DSmart Paşası ağabeycim..

DİĞER YENİ YAZILAR