Ben diyeyim yengeç! Sen de kuzu!

Portekiz'in kadınları için çok attık tuttuk ama adamı de pek matah değil.. Genelde ufak tefek.. Hatta çoğu el kadar.. İkisini yan yana koyarsan bir "normal koca" çıkar. Buranın toprağı bütün kuvvetini adama değil, deniz mahlûkatına vermiş.. Istakozları, yengeçleri davar kıvamına gelmiş..

Haberin Devamı

Bu Mudo iyi adam hoş adam da birlikte gezmeye çıktın mı işin zor.. İlla ki her şeyi kontrol edecek, bizzat denetleyecek.. Finalden önce bir öğle yemeğine götürmeye kalkıştı..

Lokanta bulacağım diye bütün Lizbon'u gezdirdi..

Bir tek ben olsam neyse.. Heyetimiz göçebe Alikan Aşireti refleksine sahip olduğundan nereye gidilecekse yedi sekiz taksi ile yola çıkıyoruz.. Bir tek taksilerin üzerine barhana bağlamadığımız kalmış..

Mudo bütün araçları peşine taktı.. Şoförü de kendisine akraba yazdırmış.. Adamın adı Pedro.. Tam yedi defa evlenmiş..

***

Portekiz'de yedi evlilik dile kolay.. Demek ki adam Portekiz kadınlarından umudu kesmemiş.. Israrla arıyor iyi birşey bulacağım diye..

Lizbon'da bütün taksiler Mercedes'in 190 tipi.. Lakin bunun arabası eskimiş.. Karılara başlık parası vermekten arabanın bakımını ihmal etmiş.. Her yokuşta bir iki kez stop ediyor..

Zaten lokantayı bulamamışız.. Mudo'nun kendisi bile sinirlendi.. "Ulan Hıyar! Yedi karı alacağına yeni bir araba alsaydın.." dedi.. Tabii "Ulan Hıyar!" kısmını Türkçe söylediğinden adam alınmadı.. Alınmadığı şuradan belli ki sırıtıyordu..

Acayip mahlûk
Portekiz'de ne yenir derseniz "illa ki yengeç.." aklını veririm..

Ben hayatımda bu kadar büyük yengeci sadece burada gördüm.. Temsil Brezilya'da kuzu büyüklüğünde ıstakoz yemiştim..

Lizbon'daki yengeçler de öyle.. Git çarşıdan bir yengeç seç.. Louise Vuitton'un en büyük boy kadın çantasına sığdıramazsın..

Şimdi okur kendi kendine "Kerata.. Evliya Çelebi gibi sallıyor.." diye düşünecek ama doğrusu böyle.. Fazladan Evliya Çelebi merhum esrarkeşti.. Halisünasyon görürdü..

Bizim öyle hallerimiz olmadığından gördüğümüzü yazıyoruz..

***

O yengeçlerin eni otuz santim civarında.. Ağızdan anüse kadar olan uzaklık da yirmi santimin üzerinde.. Mübarek derya kuzusu.. Al bir tane.. 1 Temmuz'a kadar çamaşır leğeninde besle.. Kabotaj Bayramı'nda denizcilerin ruhuna kurban diye kes..

Yemesi de bir bela..

Önüme getirip bir tane koydular.. Yanında bir sürü alet.. Kimi delme aleti.. Kimi oyma aleti.. Dişçilerin kullandığı türden pense bile var..

Hayatımızda yengeç yememişiz.. Bir de onun gerginliğini çekiyoruz.. Neden derseniz gazeteci milleti ile birlikte oturup kalktın mı karakteri dik tutacaksın.. Çünkü her gazeteci otomatik olarak dünyanın merkezidir..

En iyisini o bilir.. En güzelini o görmüştür.. En iyi şeyleri o yemiştir..

Ne yengeç ama?
Durumumuz böyle.. Her yemekten önce bir müzakere açılıyor.. Herkes çevresindekine brifing veriyor.. Heyetimizde fazladan bir de Ertuğrul Özkök var ki Tekel'den sorumlu Devlet Bakanı dahi yanında ağız açamaz..

Ben şarabı içine ekmek doğrayıp, kaşıkla içmesini severim.. Özkök'ün kınayan bir bakışına hedef olmamak için o zevkimden bile mahrum ettim kendimi..

Yengeç meselesinde de öyle oldu.. Herkes yengeç konusunda bir şey söylüyor, ben susuyorum..

Çünkü bir gün önceki akşam yemeğinde "Ben sevmiyordum ama bunların yengeçleri güzelmiş.." şeklinde bir fikir beyan edecek olmuştum.. Masadan en az dört kişi mevzuya atlayıp "O yediğin ıstakozdu.." dedi..

Lafı "Ben karakterinizi denemek istemiştim.." diye çevirmeye çalıştım ama alaylarından kurtulamadım..

O yemekte hepsi başıma aristokrat kesildi..

Madara olduğumuzdan bir kuşak öncesine kadar yer sofrasında yediklerini yüzlerine vurup "Oturduğunuz yer ağır sekisi, kavalla çaldığınız İstanbul türküsü.." diyemedim..

***

O yüzden bekleyip Prof. Dr. Serdar Mutlu ne yapacak diye baktım.. Sağolsun Serdar'ın yeryüzünde yemediği mahlukât yoktur.. İştahı da iyi.. Önüne bir bizon koy, çatalla bıçakla, elini değdirmeden dalağına, uykuluğuna kadar yer..

Ayrıca diş profesörü..

O pense gibi aleti kullansa kullansa o kullanır.. Nitekim önündeki yengece en başarılı otopsiyi o yaptı.. O pense ile kalın kemikleri teker teker kırdı.. Oyma aleti ile kemik yuvalarının ince zarlarını deşti..

İki ucu çatal metal parçası ile de içine saklanmış etleri son kıymığına kadar çekip yedi..

Bir tavsiye daha
Ben o kadar becerikli çıkmadım.. Zorlandığım yerde kemikleri elimle ayırdım.. Zaman zaman da azı dişimden destek aldım..

Aklınızda olsun kemikli et yerken köpek dişi ve çevresindekileri kullanmayın.. "Vahşi Doğa.." belgesellerinde gördüm.. Ağzınızın en arkadaki dişlerini kemik kırmak için kullanacaksınız..

Tabii bu durumda yüzünüz tabağa yattığından çeneniz biraz yağlanıyor ama olsun.. Çıkar yıkarsınız.. Maksat eti zayi etmemek.. Sonunda başardık.. Önümdeki yengecin kırılmadık, yalanmadık kemiğini bırakmadım..

Doyduk elhamdülillah! Hesaba kim zıpladı, bilmiyorum.. Bana alâkadar etmez.. Zıplamasaydı..

***

Burada yeme içme, bir de taksi çok ucuz.. Yeri gelmişken bizim Avrupa Birliği meraklılarına bir de ekonomik haber vereyim.. Portekiz ahalisi bu işten çok yılgın.. Euro'ya geçmişler.. Ortak para bunları iyice ezmiş..

Kılık kıyafet, ev kiraları, mobilya, elektronik çok pahalı.. Aslında birliğe alınırken çok da yardım görmüşler..

Diyenlerin yalancısıyım, elli milyar dolardan bahsediliyor..

Onu da bitirmişler.. Karıları da zaten çirkin.. Yollarda öylece dikilip, boş boş gelip geçene bakıyorlar.. İnsanlarını biraz gayretsiz buldum.. Sokak satıcısı göremedim mesela.. Dilenci hiç arama..

Sadaka vermek istesen paran elinde kalır.. Mecburen köpeklerin başına ekmek kırarsın..

Kapkaç işine girmeyi bile akıl edememişler.. Yazık..

Yarın: Bitiriyoruz inşallah! Final de son güne kaldı..

DİĞER YENİ YAZILAR