Köşe yazarı esnafı için bereketli günler geldi..

Haberin Devamı

Sosyal hayatımızda ciddi değişime sebep olabilecek şokların etkileri iki cephede birden devam ediyor.. Birinci cephe, son lig maçından sonra Fenerliler tarafından Kadıköy yakasında açmıştı.. İkinci cepheyi açan şiddetli şok ise Altı Kazık Partisi bünyesinde yaşandı..

Köşe yazarı milletinin arayıp da bulamadığı günlerdeyiz.. Konulardan konu beğen, otur seçtiğin konu üzerine yaz yazabildiğin kadar.. Elini tutan yok, kolunu çeken yok..

Üstelik bütün aptalca soruları kendi kendine sorup, ondan daha aptalca cevaplar verebiliyorsun.. Ahali de bunları para verip okuyor..

Temsil.. Altı Kazık Partisi’nin başına internet üzerinden iş gelmiş.. Bir görüntü sürülmüş piyasaya..

Montaj olabilir.. Sahte olabilir.. Bu saatten sonra gerçeği bulmak Konya CSI’ın işi..

***


Gerçi biz medya leşkerleri olarak bir parti liderine böyle vurulmasını etik bulmadık..

Çok ayıpladık.. Hatta ben kendi başıma tepki gösterdim.. Siyasal gelişim ve oluşum koçum Kemal Yıldırım’a olayı kınayan bir demeç verdim.. Kafasına girdi mi bilmem, çünkü maça bakıyordu..

O iğrenç görüntüleri de defalarca izledim..

Altı Kazık Partisi’nden bir milletvekili hanımefendiye ait olduğu idda edilen görüntüler kesinlikle sahte..

Araştırmacı gazeteci olarak yüzlerce denek üzerinde yaptığım çalışmalardan sonra vardığım kanı bu..

Bir kere, o iğrenç görüntülerde arkadan görüken kızın bacakları hem çok uzun hem de çok güzel..

Hiçbir siyasi parti lideri bu kadar güzel bacaklı bir kadını milletvekili olarak harcayamaz.. Kızın konu mankeni olduğu buradan belli..

VUR ALLAH VUR..

Lakin bir kere ok yaydan çıkmış oldu.. Sayın lider “Ben böyle bir terbiyesizliği kaldıramam..” deyip istifasını verdi.. Altı Kazık Partisi için yeni bir dönem başlamış oldu..

Derken Gandi Kemal Bey formülü gündeme düştü ki köşe yazarı esnafı için neresinden bakarsan bak, altı aylık yazı konusu..

Çok düzgün adam, de otur yaz..

Dik durduğunda bacaklarını ayrık tutması iyiye alamet, de yaz..

Belgesiz konuşmaz abi, de yaz..

En sevdiği dizi Yaprak Dökümü’ymüş, de yaz..

Yaz Allah yaz.. Konu bitmez.. Sıkıldın dön Fenerbahçe cephesine.. Kulüp Başkanı hâlâ istifa etmemişse ona vur..

“Fener” diyemiyoır “Fenev” diyor, de oradan vur..

Daum’u da o getirdi de, kulübeden vur.. Hızını alamadın “Daum ile Gazi Sucukları arasındaki ilişki Meclis’te araştırılsın..” diye bir daha vur..

Oradan sıkıldınsa meslektaşlarına bulaş.. Hasta Fenerli köşecileri diline dola..

Bu sonuncusu benim tarzım değil..

Misal pazartesi günü gazeteye gelir gelmez, Zafer Bey’i makamında ziyaret edip, geçmiş olsun dileklerimi ilettim.. Boş baktığından tepki vermedi..

Odasında öyle oturmuş televizyon seyrediyordu..

Daha doğrusu televizyon açıktı ama o uzaktan kumanda aletiyle duvardaki tabloları zaplamaya çalışıyordu..

Teselli etmek için tavlaya oturttum, işe yaramadı..

Altı dört atıyor, doğal olarak içeriye “Zeki Müren kapısı” alması lazım.. O beş üç atmış gibi “Banu Alkan kapısı” alıyor..

Tavlayı bitirip odadan çıktığımda Zafer Bey’in kutlamalar sırasında kilitlenen şuuru daha açılmamıştı..

***


Dün gazeteye geldiğimde, kapıda Zafer Bey’in zarif eşi Nüket Hanım’la karşılaştım.. Bir elinde Zafer Bey için getirdiği belli olan damalı gömlek vardı.. Diğer elinde de küçük bir valiz..

İstanbul dışına gidiyorlarmış..

“Sebep?” diye sordum.. Turistikmiş.. Anladım ki geceden Profesör Dr. Osman Müftüoğlu ile konuştular..

O da Nüket Hanım’a “İstanbul dışına çıkarın, farklı bir atmosferde kendine gelmesi daha kolay olur..” aklını verdi..

Kendine gelmesi ne kadar sürecekse artık?

Bir gezi programı yapmışlar ki bu kadar olur..

MEDET YA AZİZ!

Programda Mardin’deki Dayr-ül Zaferan Manastırı’ndan tutun, Gaziantep’teki Aziz Bedros kilisesine; Diyarbakır’daki Ulu Cami’den başlayın Şanlıurfa’daki Balıklı Göl’e kadar hemen her dine ait birkaç ibadethane var..

Yetmemiş programa Antik Kilikya’nın önemli kentlerinden Mallos’un dini merkezi olan Magarsos Tapınaklarını bile eklemişler..

Sinagogu da Antakya’dan bulacaklar..

Profesör Osman Müftüoğlu işi ciddi görmüş ki programı zorlu yapmışlar..

Artık hangi şehrin hangi ibadethanesinde olursa olsun; nefesi kuvvetli kime denk gelirlerse Zafer Bey’i onlara okutacaklar..

İmam okuyacak, papaz okuyacak, haham okuyacak.. Balıklı Göl’de balıkların başına ekmek kıracaklar..

Açık havada gezdirecekler.. Nerede pikniğe müsait yer görürlerse orada konaklayacaklar..

Nüket Hanım’ın elinde gördüğüm damalı gömlek bunun için.. Gömleği yere serip üzerinde kahvaltı yaptıracaklar..

Bu konuda arkadaşıma destek vermek üzere geziye katılan “cemiyet hayatımızın seçkin isimlerine” de teşekkür ediyorum..

Zafer Bey için düzenlenen “Yeniden yapılanma ve şuurlanma” gezisine bir başka Fenerbahçeli olan Mudo’yu da dahil etmişler..

Duyumlarıma göre şampiyonluk kutlamaları sırasında kilitlenen çenesi hâlâ açılmamış, vücudunun çeşitli yerlerinde kasılmalar; kramplara yol açan sertleşmeler oluyormuş..

Tabii bu sertleşmeler ihtiyaç olmayan yerlerde meydana geldiği için acıya sebep oluyormuş..

Tez zamanda sağlıklarına kavuşup dönerler inşallah..

***


Hal böyleyken bazı köşe yazarı arkadaşlarımız işi dalgaya vuruyor, sağlıkları risk altındaki meslektaşları ile alay ediyor..

İsminin ilk harfini hıyarın “Ha” sından, soyadının ilk harfini de cılbırın “Ce” sinden alan bir yazar arkadaşımızı yeri gelmişken buradan kınayayım..

Beni cepten arayıp sürekli fiştikliyor, ancak ben bu oyuna gelmeyeceğim.. Sağlık her şeyin başı.. Hele akıl sağlığı..

DİĞER YENİ YAZILAR