Manastır, Üsküp’ten daha turistik çünkü kumarı var

Haberin Devamı

Bir vakitler Osmanlı’nın batıya dönük yüzü olan Manastır şimdi yüzünü rulet masasına döndürmüş.. Top dönüyor, heyecanlı gözler hangi numaraya düşecek diye merakla bakıyor.. Şu haliyle bile eski imparatorluk topraklarının en Osmanlı şehri durumunda..

Manastır da Üsküp gibi dağların eteğinde.. O yüzden şehirlerarası yollar ikide bir sisleniyor..

Türk Hava Yolları da günde bir kez yaptığı gidişli gelişli uçuşlarında sise yakalanıyor..

Bir saat on dakikayı aşmayan uçuş bazen “Kusura kalmayın, İstanbul’a dönüyoruz..” sürpriziyle bitiyor..

Havaalanından şehir merkezi taksiyle yirmi beş euro..

Şehir içindeki bir euro’luk taksi fiyatının birden tavan yapması “turistlerde para çoktur..” mantığından.. Varsın alsınlar.. Fukara kardeşlerimize çoktan helâl ettim..

İner inmez Epinal Hotel’e yerleştik.. O da şehrin ortasında, eski adıyla Hamidiye Caddesi’nin başında..

***


Odalar tepeleme doluymuş.. Elli beş euro’dan oda ayırtmıştık.. Boş oda kalmadığından süit açtılar.. Eksik olmasınlar ama açtıkları süit, Üsküp’deki otelin normal bir odasının yarısı kadar..

Daha iyisi yok işte..

Üsküp’te topu topu üç müşteriydik.. Biri İtalyan, diğeri Amerikalı.. Üçüncünün futbolla ilgisi yoktu..

Uydu antenini otelde teknisyeni kim önce bulursa, kanalları kendine göre ayarlatıyordu.. Temsil ben Lig TV’ye ayar çekiyordum..

Ertesi gün İtalyan müşteri ayarımı bozup çanağı RAI Uno’ya döndürüyordu..

Oysa burada otel dolu.. “Allah Allah! Sebebi ne ola?” diye düşünüyordum ki..

SEBEBİ KUMAR

Otelin lobisindeki ışıklı kapı zihnimi açtı.. Yasal bir kumarhane, hem de otelin içinde..

Lobide dikiliyorsun.. Kumarhaneden kol makinelerinin şıngırdaklı sesleri geliyor.. Gel de fikrini bozma..

Türkiye’den gelenler başta olmak üzere herkesin buraya üşüşme sebebi bu..

Oteldan çıkar çıkmaz bir meydan karşılıyor sizi.. O meydanın çevresinde Osmanlı’dan kalma üç cami var.. Camilerden birinin önünde de duvarı taş örme yuvarlak bir havuz..

Çapını karışla, beş metreyi geçmez..

İşte “Manastır’ın ortasında var bir havuuuz..” türküsünde adı geçen meşhur havuz bu.. Japon turistlik yapıp havuzun önünde bir de fotoğraf çektirdim, neyime lazımsa?

Oradan yaya bölgesi yapılan Hamidiye Caddesi’ne çıkıyorsun.. Yine Sultan Abdülhamid’in her Osmanlı şehrine diktirdiği saatlerden biri, Bizans’tan kalma bir kuleden size bakıp vakti gösteriyor..

Manastır’ı bu caddeden başlayarak gezince neden Osmanlı’nın gözbebeklerinden biri olduğunu anlıyorsun..

Yaya yolunun iki yanı eski Osmanlı mimarisinden harika örneklerle dolu.. Çoğu restore edilmiş, ilk günkü gibi tertemiz, ışıl ışıl..

Altlarındaki dükkânları şimdiden marka sahipleri kapmış.. Milano’daki Dom’un çevresindeki yolların benzerini ama daha mütevazisini ve ucuzunu yaratmışlar..

Çok sayıda kafe ve müzikli barlar var.. Buralara gelen turist için vakit geçirilecek, sosyalleşilecek yer çok anlayacağınız..

***


Tamamı yaya bölgesi yapılan Hamidiye Caddesi’nden yürüyüp yolun sonuna kadar gittiğinizde sağ tarafta eski bir Osmanlı yapısı görüyorsunuz..

Burası Manastır Askeri İdadisi..

Yani askeri lise.. Önce Rüştiye düzeyinde, yani ortaokul olarak başlamış eğitim.. İdadi sonradan eklenmiş..

Meşrutiyet ile birlikte ordunun şöhreti olan genç subayların çoğu buranın öğrencisi..

Ben eski öğrencilerini sayarken Mustafa Kemal, Enver, Resneli Niyazi diyeyim, siz anlayın.. Burayı bitiren İstanbul’da Harp Okulu’nu bitirip orduya katılmış..

OKULU ZİYARET

İki katlı binanın ön cephesinde sıva çalışması vardı.. Bina kare olarak geriye uzanıyor, öğrencilerin teneffüslerde kullandıkları avlu içeride kalıyor..

Binanın içinde Atatürk adına bir müze yapmışlar.. Gerisi sanat galerisi olarak kullanılıyor..

Yüz dinar (üç buçuk lira) verip müzeyi gezdim.. Başıma da Najda adında bir hanım rehber verdiler..

Müze Demirel’in cumhurbaşkanlığı zamanında açılmış.. Makedonya Devlet Başkanı ile birlikte yapmışlar açılışını.. Lakin müze demeye bin şahit ister..

Mustafa Kemal’in en bilinen fotoğraflarından kırk elli tanesini büyütüp, renklendirip duvarlara dizmişler..

Najda Hanım benim canım fotoğrafların içinden sadece Mustafa Kemal’i teşhis edebiliyor.. Rehberliği bu kadar.. Zaten uzmanlığı arkeolojiymiş..

Hal böyle olunca fotoğrafların konusunu ona ben anlattım, rehberliğini yaptım.. Tur bitince de beni dikkatle dinlediği için iki yüz dinar bahşiş verdim..

Haaa! Müzenin ortasında iki camekân var.. Onlar da eski öğrencilerin günlük üniformaları.. Ama ikisi de orijinal değil.. Fotoğraflarına bakılarak sonradan dikmişler..

Bir zamanlar Mustafa Kemal’in, Enver’in merdivenlerinden inip çıktığı, havasını teneffüs ettikleri binayı dolaşmak insanı garip duygular içinde bırakıyor..

Manastır’ın biri Kızıl Kışla diğeri Beyaz Kışla diye bilinen iki de tarihi askeri binası var.. Sultan Reşad buraları ziyaret ettiğinde bu kışlaların önünde törenleri izlemiş..

Şemsi Paşa’nın kapısında vurulduğu postane dahil, bütün eski binalar yerlerinde duruyor..

***


Manaki Kardeşler’in işlettiği tarihi sinema ise bir yangında telef olmuş.. Şimdi yerine tıpkı benzeri yeniden inşa edilecekmiş..

Şehirde Türkçe bolca konuşuluyor.. O yüzden Türkiye’den gelenler yabancılık çekmiyor.. Gece otele dönünce gündüz saatlerinden beri faaliyette olan Şeytan başarıya ulaştı.. Kumarhaneye girdim..

Giriş bedava değil.. Adam başı elli euro’luk fiş alacaksın..

Yüz euro’luk fişle girdim.. On dakika sonra ruletten aldıklarımla birlikte üç yüz euro ile çıktım..

Manastır’da otel, yemek ve araba kirası bana kumarhanenin ikramı oldu.. Şeytan da şaştı..

Sırada Makedonya’nın gözdesi Ohri şehri var..

DİĞER YENİ YAZILAR