Üniversiteye göre memuriyet semirtir

Haberin Devamı

Bir daireye memur olarak girdin mi vücudun geri dönüşü olmayan bir yola girer.. Başlarsın kilo almaya.. Birinci derecenin dördüncü kademesine geldiğinde taşıdığın vücuttan iki adet şef ile bir müdür yardımcısı çıkar..

Memurun dirisi para, ölüsü para..” ama hayrını pek görmüyor..

Neden derseniz, memuriyet erkeğe yaramıyor.. Kadın için iyi..

Çünkü adam imamın kayığına erkenden binip, öbür dünyada karısına yer açmaya gidiyor..

Maliye geride bıraktığı dula ha babam maaş ödüyor..

Rahmetli Özal hesabını yapmış.. Medya leşkerlerine özel sohbetlerde “Bekâra karı boşamak kolaydır..” brifingleri verirken “Ben birini memuriyete aldım mı altmış altı sene maaş ödüyorum..” diye yakınmıştı..

***

Peki erkek memur, Maliye’nin bu nimetlerinden yararlanacak şansı yakaladığı halde tadını niye çıkaramıyor?

Memuriyet sınavına girip de torpili olmadığı için açıkta kalanların ahını aldığından mı?

Cevabını bilim veriyor.. Allah’a şükür, kimseye lazım olmayacak bilgiler konusunda sıkı araştırma yapan akademisyenlerimiz var..

Onlar sayesinde “kimseye lazım olmayan bilgiler” uçağa bindiğinizde elinize aldığınız hava yolları dergilerinde sıkışıp kalmıyor..

Kamuya mâl oluyor..

Mesela Elazığ Fırat Üniversitesi’nin akademisyenleri “Memuriyet hallerine” dair bir araştırma yapmış..

Dört bin küsur memuru incelemişler, sorgulamışlar..

SONUÇ VAHİM

Elde edilen verilere göre erkek memurların yüzde 42,7’si, kadın memurların da yüzde 30’u obezmiş..

“Obezlik” bizim ahalinin diline yatkın bir sözcük değil.. Hemen alt yazı geçelim.. Aşırı şişmanlarmış..

Eee! Memuriyet bizde böyledir.. Sabah bir masaya oturturlar insanı..

Can sıkıntısından yer içer durursun.. Hiçbir şey bulamazsan ayçiçeğiydi, kabaktı çekirdek çitlersin..

Benim dayı oğlu mühendis Raşit yirmi beş sene kamuda memur olarak çalıştı..

Yirmi beş sene içinde yaptığı tek iş bozulan bir araç için İstanbul’a gelip parça aramaktı.. Bulduğu parçayı çok beğendiler ki hâlâ emekli maaşı alıyor..

Allah gecinden versin bizim Raşit’e bir hâl olsa, hükümet adamları hemen gayrete gelecek..

“Raşit Bey bize yedek parça bulan mühendis değil miydi?” diye dövünecekler..

Gerçi Raşit’in yirmi beş yıllık üstün hizmetinde “obezlik” gibi bünyeye zarar bir sorunu olmadı.. Ama çekirdek çitlemekten öndeki kesici dişler aşındı..

Artık kaç ton çekirdek çitlediyse?

Gülümsediği zaman ön dişleri iskambil destesinin “karo” serisi gibi boşluk bırakırdı..

Kötü bir şey değil.. Çok güzel ıslık çalıp “Portofino” şarkısını hem de notasız olarak bir gitaristten daha iyi icra edebiliyorsun..

***

Şişman memurlara dair yukarıda verdiğim yüzde 42,7’lik oran sadece obeziteye dair..

Kilolu sayılan erkekler ile “ton balığı eti” kategorisine giren kadınların oranı çok daha yüksek..

Memurlukta şişmanlık, er kişilerde yüzde yetmişi aşıyor.. Kadın memurlarda ise yüzde altmış..

Özetle her on erkek memurdan ancak üçü, kadınlardan da dördü normal bir bedene sahip kalabiliyor..

BİRİN DÖRDÜ

Memuriyet skalasındaki en üst makam (maaş cetveline göre) birinci derecenin dördüncü kademesi..

Üniversite mezunu 1.75 boyunda, yetmiş kilo ağırlığında bir erkek memur dokuzuncu derecenin birinci kademesinden işe alınıyor..

Geriye doğru sayarak ilerliyor.. Yedinci derecede makûl sayılan bira göbeğine sahip oluyor.. Dördüncü dereceye geldiğinde belirtiler değişiyor.. O memur “Aman aman şişmanım, şişman sevdim pişmanım..” türküsüne alınganlık göstermeye başlıyor..

Birinci dereceden itaberen de hafta sonları giyebilmek için üzerinde “obezim ama mutluyum” yazan bir tişört aramaya başlıyor..

Kadın memurlarda “inkâr dönemi” maaş cetvelinin son aşaması olan birinci derecenin dördüncü kademesinde bile sürüyor..

Hiçbiri şişmanlığı kabul etmiyor ki obezliği tartışsın..

Onun yerine gazetelerde yayınlanan “diyet programlarını” okuyorlar.. O rejim tariflerinde ne öneriliyorsa normal yemeğin üzerine fazladan uyguluyorlar..

Kendini iyi hissetmenin zekice bir yolu..

Özel sektörde çok şükür böyle bir problem yok, diyenler varsa bana gelsin.. Kafalarına çamaşır tokacı ile vurayım..

Yönetim Kurulu Başkanı olduğumdan gazete binasının her katını gezer, alete edevata dikatlice bakarım..

***

Geçenlerde asansörlerin tutunmaya yarayan korkuluklarının söküldüğünü gördüm..

Kendi kendime “Muhabirlerden biri aç kaldı da korkulukları götürüp hurdacıya mı sattı?” diye söyleniyordum..

İşin aslı başkaymış..

Spor Servisi’nden Gökmen Özdemir, basketbol yazarımız Kaan Kural ve misafir arkadaşları Yiğiter Uluğ birlikte asansöre binmişler..

Gökmen bir doksana yakın boyda ve yüz elliye üç beş gramı kalmış bir arkadaş..

Kaan Kural ise yüz elliyi “teenage” dediğimiz yaş döneminde geçmiş.. Eh Yiğiter’in de maşallahı vardır.. Darasıyla birlikte yüz yirmi kilo çeker..

Bunlar tıkış pıkış bindikleri asansörden bir daha çıkamamışlar.. Sıkışmışlar..

“İçeri girdiklerinde ellerinde bir kese kâğıdı dolusu mandalina vardı.. Yediler genleştiler” diyeni de var..

Bunları çıkarabilmek için teknik servisten çocuklar gelmiş, bel hizasında duran korkulukları sökmüşler..

Tahliyeleri ancak o zaman mümkün olmuş..

Dört kişilik o asansöre beş kişi bindiğimiz oluyor.. Böyle bir darlık yaşamadık.. Onlar üç kişi mahsur kaldılar..

Kaan Kural’ın canı biraz yanmış ki.. Kurtarıldığında “Yaşasın özgürlük!” diye bağırmış.. Kurtuluşlarını kutlamak için Sultanahmet Köftecisi’ne gitmişler..

Bunları bilelim, akademik araştırmalardan ona göre sebeplenelim..

DİĞER YENİ YAZILAR