“Yılan”dan burç olmaz bari “Canavar” olsun!

Haberin Devamı

Zamane büyücülerinin başımıza çıkardığı “Yılan Burcu”ndan söz ediyorum.. İmaj bozucu, insanı yıldırıcı bir şey.. Üstelik karşı cinsle ilişkileri daha başlarken bozabilecek soğuklukta.. Bir çare bulmak lazımdı, onu da biz hallettik..

Hükümet adamlarının en önemlilerinden biri mikrofon önünde konuşuyor..

“Durması gereken makamlar durar..”

Durur, demek istiyor..

“Sorması gereken hesap sorur..”

Sorar, demek istiyor..

Ben de ekran başında “iki tane sıradan fiile uygun ek takmak bu kadar mı zor?” sorusuna kafa patlatıyorum..

Bu Türkçe, hükümet adamlarının başına yardımcı olmaya yetiyor demek ki..

Belki de hükümet adamlarının başı onun güzel Türkçesini sevdi..

“Kabineme yakışırsa böylesi yakışır..” deyip hilat verdi, samur kürk giydirip, beline marassa kılıç bağladı.. Memleketin üç tuğlu veziri yaptı..

Bu işin masal tarafı.. Görünen o ki orta yerde ciddi bir arıza var..

***


Dikkat buyurun! Güneş sisteminin karışması yüzünden memleketin sadece saat ayarı değil, bütün ince ayarları bozuldu..

Hükümet adamlarının diline vuran, sıradan ahalinin zihnine vurdu..

Herkes bu burç kayması olayını konuşuyor.. Ankara Büro’dan sıcak haberler geliyor.. Kızların kafası karışık.. Ne yazıya ne habere konsantre olabiliyorlar..

Temsil Dilek Hanım.. Kadın gördüklerinde salaklaşan erkeklerin hallerinden sorumlu köşe yazarımız.. Bu yaşına kadar Boğa burcuymuş, Balık olmuş..

Masa komşusu Şule Hanım da Balık burcuyken, Kova’ya dönmüş.. Bunu kendilerine dert ettikleri için ikisi de yazıdan kesilmiş..

O yüzen “inkâr” dönemini yaşıyorlar..

DURUM TESBİTİ

Anladığım kadarı ile on iki burca on üçüncüsünü ilân etme işine kimse razı değil.. Kimsenin eski burcundan vazgeçeceği yok..

1600’lü yıllarda mı neymiş.. Güneş Sistemi o zaman da arıza çıkarmış.. Astronomi alimleri (Astroloji ile karıştırmayın) dünyanın güneş etrafındaki dönüşünü yeniden hesaplamışlar..

Bilmem ne kadar dakika farkı çıkmış.. Bunun üzerine oturmuşlar takvimi yeniden düzenlemişler..

Bakmışlar ki o dakika farklarını topladığında takvim dokuz gün oynuyor.. Yani 7 Haziran doğumluysan doğru hesaplanmış takvimde bu 16 Haziran oluyor..

Ayıp değil ya! Pek çok önemli olayın tarihi bu gün sapmasına göre güncellenmiş.. Bu arada bizim de güncellemememiz gereken şeyler olmuş..

İstanbul’un fetih tarihi mesela.. Bizde kaydı 29 Nisan 1453’tür.. Doğru hesaba göre 7 Haziran oluyor..

Tarihçiler kolları sıvamış.. Meşhuuur tarihçimiz, hocaların hocası Halil İnalcıklı başta olduğu halde “İstanbul 7 Haziran’da fethedildi.. Gelin şu günü doğru zamanda kutlayalım..” deyip çalmadık kapı bırakmamışlar..

Sonuç mu? Hükümet adamları başta olmak üzere bütün resmî makâmlar “Laf anlamaz ormancı..” hallerindeler..

İstanbul’un fethini yanlış tarihte kutlamaya devam..

***


“Burç sapması” meselesinde de durumumuz aynı.. Belli ki Zodyak Sistemi’ndeki hesap hatasını kimse sallamayacak.. Herkes kendi burcunda ısrar edecek.. Burcu davar sınıfından olan davar, sığır sınıfından olan sığır kalacak..

Bizim Reha Muhtar’ın Amerika’da mukim astroloji evliyası Susan Miller’ın sitesi tıklanmaya devam edecek..

Benim “Keçi Burcu’ndan olan inatçı kızım” tavrını çoktan koydu..

“Ben burcumdan çıkmıyorum baba?”

“Kızım nasıl çıkmazsın, mesul oluruz..”

“Bana ne!!”

YILAN BURCU MU?

Yeni icat edilen burcun adı bu.. Gördüğüm kadarı ile kimse içine sindiremiyor..

Haklılar tabii.. Burcunuz ne acep, diye sorulduğunda “Ben yılanım..” demek kolay değil..

“Yılan gibiyimdir, adamı boş yakaladım mı kaba etinden dişlerim.. Sürüngenim, soğuğum, tiksindiriciyim..”

Kim kendini böyle bir tarifle anlatmak ister? Haydi diyelim ki işe hava katmak için yeni burcunun İngilizcesini söyledin.. “Snake..” dedin..

Telaffuzun doğru bile olsa karşındaki “Sinek” anlar, bu da tiksinç..

İşin doğrusu yeni burcu, aklını yıldızlara katık yapanların hizmetine sokmadan önce doğru bir isim seçmekti.. Öyle bir isim seçecektin ki o insanlar yeni burçlarını iftiharla taşısın..

“Yılan” deme de “Dragon” de.. Türkçesi “Ejderha Burcu” olsun.. Burç sahibinin egosu sönmesin..

“Ejderha” insanda “canavar” çağrışımı yapıyor.. Gerçi köylü milleti “canavar” sözcüğünü sürülerine musallat olan “kurt” için kullanır ama şehir yerinde sözcüğün imajı pozitiftir..

İş bitiren, becerikli kimselere “canavar gibi” derler.. Yırtan, parçalayan, dağıtan erk sahibi şahıs mânâsına..

Arkadaş ortamında birine “N’aber canavar?” dedin mi kimse bundan ters mânâ çıkarmaz.. Bizim trafik olayımızın iki yakasının bir araya gelmemesi bundandır..

“Trafik canavarı olmayın..” sloganı ile yapılan bütün caydırıcı afişler, aslında sürücülere teşvik gibi geliyor.. Direksiyonun başına geçen aksiyon arıyor..

Bizim Güngör Mengi ağabeyimizin bu “canavar” olayına dair güzel bir hikâyesi vardır ki dediğimi doğrular..

***


Mesleğin başında olduğu muhabirlik yılları.. Şefi kendisine Ege’nin bir köyünde oturan yaşlı bir adamı arayıp bulmasını istemiş..

Adam gençliğinde cinnet mi geçirmiş ne? Bütün ailesini tepelediği gibi çevreden yetişenleri de işin içine katmış.. Netice? Sekiz, dokuz ölü..

Yatmış, çıkmış, aradan yıllar geçmiş.. Yeni Asır’ın istihbarat şefinin aklına düşmüş..

Gazetelere vaktiyle konu olan “Bilmem ne canavarı” ile röportaj yaptıracak..

Güngör ağabey adamı bulmuş.. İki büklüm, düşkün bir ihtiyar. Ağzının önünde tek bir diş kalmış, konuştuğunda ne dediği bile anlaşılmıyor.. Adam cinayetlerini anlatıyor ama görüntü komik.. Güngör ağabey de dinlerken arada bir kıkırdıyor..

Bu kıkırdamalardan alay sonucu çıkaran eski katil sinirlenmiş..

Haddini bil mânâsına sertçe “Beri bak..” demiş, “Senin karşında canavar var..”

Diyeceğim o ki “canavar” iyidir..

Üniversitelere, akademilere, Türk Dil Kurumu’na ve İşkembeciler, Başçılar, Kokoreççiler Umum Dernekleri’ne yeni burcun ismini “Canavar” olarak öneriyorum..

DİĞER YENİ YAZILAR