Seks And The City erkekleri kükrüyor..

Haberin Devamı

Ben Miranda olmuşum.. Reha Samantha..Haşmet de Charlotte.. İftiranın kaynağı Ankara’da mukim Dilek Önder Hanım’ınyazısı.. Dizinin baş falliği Carrie’nin ise içimizden kimin olduğu bellideğil.. Onu yazmaya belli ki yürek yetmemiş.. Ben tahmin ediyorum ama..

Gazetenin genel yayın yönetmeni bunu işedinecek..

Sabah oldu mu bizzat kendisi, köşe yazarı esnafını birer birer arayacak.. Yazacakları konuları elden tebliğ edecek..

“Dilek Önder kadınları mağdur eden başıtıraşlı erkekleri yazsın..”

“Reha Muhtar ona erkekler adına cevapversin..”

“Ruhat Mengi Ampul Partisi’ne bulaşsın..”

“Haşmet Bey, Ayvalık-Assos yolu üzerindeki kır çiçeklerine konan kelebekleri anlatsın..”

Zülfü.. Necati.. Mustafa Mutlu.. Ex Tuğçe Baran..

“Peki yedinci kattaki kendini patron zanneden ruh hastası?”

“Ona elleşmeyin..”

***

Yazı konularının tek elden dağıtılmasının faydası şu.. Yazar kısmı aynı konuyu bir ağızdan yazıp, pişti olmaz..

Pişti olmayınca da ikinci sayfadaki “cinsel hayat tutanakçısının..” diline düşmez..

Bir “Seks And The City” yazısı yazacakolduk.. Haşmet ve Reha kardeşlerimle birlikte aynı gün, aynı konuyu işlediğimizden “Senkronize Su Balesi” yapmış gibi olduk..

Dilek Önder taa Ankara’dan atmaca gibiüzerimize atladı..

Birimizi Samantha, diğerimizi Charlotteyaptı.. Özümde Miranda oldum çıktım..

MODELLER BU..

Yukarıda saydığım isimler “Seks And TheCity” nam televizyon dizisinin erkeğe doymayan kadınlarını temsil ediyor..

Kılıfını da aylık kadın dergilerinin ağzınauyacak dilden bulmuşlar..

Ekonomik özgürlükleri olan, bağımsız hayatadüşkün, yaşamayı ve eğlenmeyi seven renkli metropol kadınları..

İki gün önceki risalemde arz ettiğim gibiarayış içindeler..

Hayatlarının erkeğini arıyorlar.. Denekleritek tek yataklarına alıp, sonuçlar üzerinde tartışıyorlar..

On sekiz milyonluk New York metropolünüikiye böl.. Dokuz milyon erkek çıkar..

Çocukları, son kullanma tarihi geçmişerkekleri, bunamışları ayır.. Yaklaşık beş milyonu geriye kalır..

Bununda yarısı arkadan çekişli yiğitlerdenoluşuyor.. Onlardan kadına hayır yoktur..

Geriye kala kala iki buçuk milyon erkekkalır ki “Seks And The City” nin dört kadını bunların bir milyon yüz yetmiş ikibin beş yüz on üçünü bizzat denetlemiştir..

Kararsızlıkları erkek yokluğundan değil,seçiciliklerinden..

Bunların hallerini aynı gün yazdık diyebaşımıza gelenler ise kadersizliğimizden..

***

Ankara’dan Dilek Hanım’ın yazdığı yazı iseintikam amaçlıdır..

“Vaaay! Siz bizim idollerimize lafsokarsınız haa?” hassasiyetinden kaynaklanmış, bilinç altı şeyleri bilinç üstüşeylere denk geldiğinden elinden böyle bir yazı çıkmıştır.. Bir seksen beşlikboyu, yüz yirmi kiloluk cüssesi ve solaryumda karşılaşsalar Merzifonlu KaraMustafa Paşa’yı kıskandıracak yanık teniyle; “Seks And The City” nin sarışınSamanthası’na benzetilen Reha kardeşimin hassasiyeti bu yüzdendir..

(Kırsal kesimle haberleşmemiz kesikolduğundan Haşmet kardeşimin ruh halini bilemiyoruz..)

SARIŞIN REHA

Bu yüzdendir ki Reha Muhtar kardeşim birgün önce yazdığı “Seks And The City kadınlarından kimseye hayır gelmez..”konulu risalesinde Samantha’ya benzetilmekten dolayı buruk olduğunuhissettirmiştir..

Dilek Önder Hanım’ın ismini risalesindezikretmesinin sebebi bu burukluktur..

Tepkisinin sürdüğünü göstermek için deönceki gün İsviçre’nin payitahtına hareket ederken sapsarı bir ceket giymiş..

Ayağına da ceketin sarı rengine uygun sarıçediklerini geçirmiştir..

“Saçımız Samantha’nınki gibi sarıolmayabilir ama biz kıyafetimizle sarışınız..” demeye getirmiştir..

Anlayana sivrisinek konçerto..

Gerçi Dilek Önder o sabah havaalanındaolmadığı için Reha kardeşimin bu protesto kıyafetinden ders çıkarma imkânıolmadı..

Ama o gün Portekiz’le oynayacağımız maçıizlemek için İsviçre’ye hareket eden gazeteci heyeti içindeki pembe kafakâğıtlıların tamamı dersini aldı..

“O sabah havaalanında yürüyen sarı bir dağmıydı? Yoksa Kırım’dan ithal edilen tereyağı mıydı?” konulu Mutlu Tömbekiciyazısı o protesto tavrın yarattığı şoklamadan çıkmıştır..

(Kaynak: Adının Mutlu Tömbekici olduğunuitiraf eden Ex Tuğçe Baran’ın dünkü yazısı..)

***

Dilek Hanım benim canım, o yazdığı yazının hesabını enindesonunda bizlere verecek..

Eğer gerçek o ve şürekâsının sürekli yazıpdurduğu gibiyse..

Yani bu güzellikler alemi “erkek egemen birtoplumsa..” bu sataşma onun yanına kâr kalmaz..

Şu anda aldığı cevapların Reha’nın ikicümlelik dokundurması ve benim bu yazımla sınırlı kalmasına bakmayın..

Haşmet ağabeyim eninde sonunda kırsaldandönecek.. Asıl cevabı ondan bekliyorum..

BAHANEMİZ VAR

Ayrıca gazete içinde zalimce uygulanan“sigara yasağı” yüzünden erkek yazar dayanışması biraz tavsamış durumda..

Bu da meydanı biraz boş bırakıyor..

Okay Gönensin kardeşim, yasaklı günlerdeikinci kez gazeteye gelip yazı yazma girişiminde bulundu..

Nikotin krizine girdiğinden yazının üçüncü satırındagazeteyi terk edip, sigara içilebilen huzurlu yuvasına gitti..

Farkındaysanız son yazıları iyicesertleşti.. Hükümet adamlarına çakıp duruyor..

Oh olsun hükümet adamlarına! Köşe yazarıesnafını bir gıdım dumana muhtaç ederseniz olacağı budur..

Sigara yasağının yasal olarak başladığıtarihe bakın.. O tarihten itibaren siyasi krizin nasıl tırmandığına dikkatedin..

Ne demek istediğimi anlarsınız..

Nikotin krizine giren yazar makûlesihükümet adamlarına nefes aldırmıyor..

***

Kendisi de sıkı tiryaki olan Dilek Hanımyasak başladığından beri büronun kapısının önündeymiş..

Diğer personel sigara içmek için arada birdışarı çıkıyor, Dilek Önder ise temiz hava almak için arada bir içerigiriyormuş..

Bu da kafasında sürekli bir “gelip gitmehali var..” demektir..

Yazısında beni Miranda’ya benzetmesi belkibundandır..

Akıllı olursa bu durumunu hafifletici sebepolarak kullanabilirim..

DİĞER YENİ YAZILAR