Haberin Devamı
Televizyonda Bilgi Yarışması” formatlarını bulup bulup burnumuza dayayan zevattan Allah razı olsun..
Gerçi işin bakırı çabuk çıktı..
En baba formatlarla düzenlenen bilgi yarışmaları birer ikişer battı.. Neden mi?
Çünkü bizim ahali bilgiye dayalı bir şeyi kolay sindiremez.. Canı sıkılır.. Midesi ekşir.. Asabileşir.. Oturduğu yerde eşelenir..
Bu sonuç, seksen küsur yıldır uyguladığımız “çağdaş eğitim politikaları”nın getirdiği güzelliklerden biridir..
Eğitime katkısı bulunan hükümet adamlarını toplayacaksın..
Bu Ampul Partisi’nden.. Bu Altı Kazık Partisi’nden.. Bu Beygir Partisi’nden.. Bu Arı Vız Vız Vız Partisi’nden.. Bu Ben Sizin Bacınızım Partisi’nden..
Geriye doğru toplayıp, gideceksin..
Parti neyim ayırmadan hepsini Avanos testisi gibi dizeceksin..
Onlara sabah akşam televizyonlardaki bilgi yarışmalarını izleteceksin ki öbür alemde çekecekleri azap için peşin fikir sahibi olsunlar..
YIKTIN KANALI..
En iyisi hepsini bir stüdyoda toplamak..
Yarışma için çıkardıkların sahnede saçmaladıkça “Bu insan modeli hanginizin eseri..” deyip kafalarına çomakla vurasın..
O da yetmez..
“Kızıldeniz’i Akdeniz’e bağlayan kanal hangisidir..” sorusuna gerine gerine “Panama Kanalı..” cevabını veren üniversite mezunu hanımı bu eğitim adamlarına alkışlatacaksın..
Elleri kızarana kadar alkışlamalılar.. (Yüzlerinden umut yok..)
Kadın üniversite mezunu..
Ondan önce ilkokul temel eğitimi görmüş.. Yetmemiş ortaokula gitmiş.. Solucanların sindirim sistemini ezberlemiş..
Liseye gidip ezberini pekiştirmiş..
Sonra birkaç milyon adet kendisine benzer öğrenciyle Üniversiteye Giriş Sınavı’nda yarışmış..
Bir fakülteyi hak edip bitirmiş.. Hayata atılmış..
Arkadaşları “Sen çok kültürlüsün.. Şu bilgi yarışmalarına katılmak için başvursana..” demişler..
O da gelmiş..
Süveyş Kanalı ile Panama Kanalı’nın coğrafyadaki yerini değiştirmiş.. Üstelik sunucu “O kanal Mısır’ın milli servetidir..” türünden tüyolar verirken..
23 Nisan Çocuk Bayramı ya!
Kanal sahipleri akıl edip yarışmaya seçkin kolejlerden öğrenciler getirmişler.. Tam yüz çocuk..
Yarışmacılar ona karşı yarışıyor..
Sunucu Tamer Karadağlı yarışmacıya “Aşağıdakilerden hangisi ara renktir?” diye soruyor.. Seçenekler Mavi, Sarı ve Yeşil..
Yarışmacıdan cevap yok.. Sanki renk körü.. Öyle bakıyor ekrana..
Joker hakkını kullanıyor.. Zıt fikirden iki katılımcı tezlerini savunacaklar.. O da hangisine inanırsa onun reyini kullanacak..
ÖYLE HİSSETTİM
Anlı şanlı kolejlerden birinin yetiştirmesi, hormonlu bir bebe “Bence Sarı..” diyor.. Niyesini de “İçimden öyle geldi..” diye açıklıyor..
Sen bekliyorsun ki “Sarı ile mavi karışınca yeşil olur.. Demek ki ara renk yeşil..” desin..
Hayır öyle hissetmiş..
Tersini savunan kolejli bebe “Yeşil..” deyip doğru cevabı açıklıyor..
Tamer Karadağlı “Neden?” dediğinde cevabını kendince veriyor:
“İçime doğdu..”
Ortalık alkıştan yıkılıyor.. Alkışlanan eğitim sisteminin enayiliği mi? Yoksa eğitilmiş cahil yetiştirmenin başarısı mı belli değil..
İngiltere’de, Fransa’da sıradan bir ev kadınının rahatlıkla cevap verebileceği sorular var..
Sağlıkla, anatomiyle, ev ekonomisiyle veya turizmle ilgili sorular bunlar..
Bizim üniversite mezunlarından doğru cevap çıkmıyor..
Sunucunun “Çok şansızdınız..” yorumuna sırıtarak sığınıp “Evet.. Biraz da heyecan..” sözcükleriyle katılıyorlar..
KIRMIZI KART..
Bu yarışmalarda basit sorulara cevap veremeyip, utanana hiç rastlamadım..
Cehaleti kayda geçen kim varsa, topum içinde kazara yellenmiş gibi sırıtıyor..
Bazı agresif sunucular arada bir yarışmacıyı cehaletlerinden dolayı küçümseme yoluna gidiyorlar ama kime ne?
Bir sunucu doktor.. Bit yavrusuna ne dendiğini soruyor.. Doğru cevap “yavşak” ama yarışmacı onu küfür zannediyor..
Sunucu yarışmacıyı bir eyyam aşağıladıktan sonra doğru cevabı açıklıyor.. Ardından engin bilgisiyle cevaba katkıda bulunuyor..
“Gerçi bit yavrusuna sirke de derler ama..”
Demezler ağam.. Sirke bit yumurtasıdır.. Çıkarayım mı sana şimdi geçmişte bol bol salladığın o kırmızı kartı?
Kendi adıma konuşuyorum.. En sevdiğim yarışma bizim Acun’un sunduğu “Var mısın? Yok musun?”
Aslında o formatı daha önce ATV denedi ama tutmamıştı..
Acun’un süper sevimli kimliği sayesinde bir numaraya oturdu..
Yarışmanın iyi tarafı “bilgi tartan” soru sorulmaması..
Kutuları açtırıyorsun.. İçinde büyük paraların yazılı olduğu kutuları açtırmayıp sonlara bırakırsan para kazanabiliyorsun..
IQ TAKOMETRESİ
Yarışmanın benim için iyi tarafı ise ahalimizin IQ kapasitesi hakkında fikir vermesi..
Ortada yirmi dört kutu var.. Hepsinin içinde bir para miktarı yazılı ve mühürlü..
Kutular kur’a ile dağıtılıyor.. Yarışmacı da rast gele açtırıyor..
Maksat küçük para yazılı kutuyu bulmak ya!
Yarışmacı tutturuyor.. “Acun Bey kutuyu siz açın..”
Diğerleri de ondan geriye sayarak uğur yapıyorlar, sinerji yaratmaya çalışıyorlar..
On.. Dokuuuz .. Sekizz..
Sanki bu büyü tutarsa kutunun içinde yazılı rakam değişecek..
Kutunun üzerine evden getirdiği uğurlu kaplumbağasını koyan mı ararsın? İncik boncuk dizen mi? Bileziklerini sıralayan mı?
Kutusunu açıp da içinden 500 bin lira çıkaran yıkılıyor.. Sanki kendisi sebep olmuş.. Küçük rakam çıkaran şişiniyor..
Okumuş yazmış insanların mühürlü kutuda saklı matbu rakamı büyüyle, sinerjiyle değiştirme gayretini bana kimse anlatamaz..
Bir zekâ aczidir ki benzeri görülmemiş..
“Bu kadar cehalet ancak eğitimle mümkün olur..” diyen Osmanlı’nın şairi bu günleri görmeliydi..
“Çetin Altan mı? Hiç duymadım..” diyen üniversite mezunu yarışmacı tipi için de söyleyecek özlü bir söz bulurdu..
