Güvenme inekliye Yoğurdu sinekliye..

Biri çıkıp da “Bir gün gelecek inekler sanat eseri sayılacak” deseydi normale dönsün diye kafasına taş etleştirirdik.. O gün geldi işte.. Hem de yüz doksan parçalı plastik inek heykeliyle birlikte..

Haberin Devamı

Müjdeyi gazete haberlerinden aldık..

Fiberglastan yapılma yüz doksan inek heykelinden oluşan ünlü CowParade Sergisi İstanbul’a gelmiş..

İşin öncüsü de Şişli Belediyesi..

İçinden geçeni dışa vurmayı adet edinen sanatçı marifetiyle rengarenk boyanıp, ineklikten başka bir boyuta geçen bu hayvanlar açık alanlarda sergilenecek..

Okullu genç kızlar görür görmez “Ay ne şekeeer !” sayhası ile yerlerinde zıplayıp el çırpacak.. Peşlerindeki kafası jöleli oğlanlar “Möööö!!” sesi çıkarıp, ilgilerini çekmeye çalışacak..

Kimileri ineklerin yanına dikilip fotoğraf çektirecek..

Kimileri, yanı başlarında yırtınan arsız bebelerini susturmak için ineğin sırtına bindirmeye çalışacak..

Ruhumuz şenlenecek..

***
Elbette ki köşe yazarı esnafı, özellikle de hafta sonu eklerinde yazıp çizen kadın kalemşörler eninde sonunda olaya maydanoz olacak..

Medya ikiye bölünecek..

Birinci yarısı bu boyanmış ineklerin birer sanat eseri olduğunu iddia edecek.. Öbür yarısı ise bunların birer “kitch” olduğunu söyleyip, beğenenleri aşağılayacak..

İnekleri saf saf sanat eseri ilan ettikten sonra, diğerleri tarafından aşağılanan köşe yazarları bozulacak..

Karşılık vermek için “Zaten sizler bu kafada olduğunuzdan Altı Kazık Partisi yerlerde sürünüyor..” deyip işi siyasete çekecekler.. Çarşı karışacak..

“Bunların bünyeye bir yararı var mı?” derseniz, tartışmalıdır..

SANAT ESERİ Mİ?
Şahsi fikrimi söyleyeyim, emin değilim..

İnek heykellerinden bazılarının fotoğraflarına baktım.. Bazılarını da arada yurt dışına çıktığımda çıplak gözle gördüm..

Bana sanatmış gibi gelmedi..

Temsil, o ineklerden birinin başında hiç tüy yok.. Ağda yapılmış gibi.. Gözlerinin üzerine bakışına mânâ veren kaş çizilmiş ama o kaş sanki cımbızla alınmış gibi..

Boyasını üstlenen sanatçı, içini dışına vururken hızını alamayıp hayvana bir de dallı güllü gömlek giydirmiş..

Yetmemiş, boynuzlarını da yaldızlı boyayla boyamış.. Şahsen, bu işte Versace tasarımcılarının parmağı var gibi geliyor bana..

Hayvan o haliyle benden şıktı..

Nitekim şıklıkta yarattığı fark yüzünden bizim milli modacımız Cemil İpekçi de gidip o hayvanın heykelini bulmuş, onunla fotoğraf çektirmiş..

***

Cemil İpekçi orada ne arıyormuş, diyenlere açıklama..

Şişli Belediyesi, insanımızı ineklere alıştırmak için ünlüleri toplayıp sergisini tanıtmış.. Herkes bir inek seçip başında fotoğraf çektirmiş..

Bir nevi tanıtım çalışması yani.. Cemil İpekçi’nin de kendi ruh ikizi ineği arayıp bulması bu sebepten..

İnce ruhlu bir şahıs.. Tabii ki kaşı alınmış inekle fotoğraf çektirecek.. Gidip camız gibi kapkara bir inekle eşleşecek değil ya!

ŞÜPHELERİM VAR
Bana “bu işin içinde biraz sanatçılık varmış” gibi gelmesinin bir sebebi de Ali Nur Velidedeoğlu’nun orada bulunması..

Bay Ali Nur sanatçıdır.. Bu memlekete “anlaşılmaz sanatları” getirmekte öncülük etmiş biridir..

Anlaşılmaz sanatların, anlaşılmazlığını korumasının bir sebebi de budur..

Bir tarihte gitti.. İki yüz mü yoksa dört yüz mü ne, sayısını unuttum.. Bir yığın kadın ayakkabısı teki buldu.. Onları birer birer bir tahtaya çivileyip pano yaptı..

Sonra sergiledi..

İstanbul’da ne kadar ayakkabısının tekini kaybetmiş veya eskitmiş kadın varsa sergiye doluştu.. Sanatıyla ahaliyi o kadar etkiledi yani..

Sergisi kalktıktan sonra bile Keşan’dan, Malkara’dan, Dedehayır’dan kadınlar gelip “Belediye pabuç dağıtıyormuş..” diye diye sergisini arandılar..

***

Bay Ali Nur, sanat için yüzlerce çift Jimmy Choo pabucunu gözünü kırpmadan telef etmiş kreatif bir adamdır..

Gelip de CowParade ineklerinin başına dikiliyor, onlarla fotoğraf çektiriyorsa bu serginin “Anlaşılmaz Sanatlar” kapsamında olma ihtimali yüksektir..

Buna rağmen bu inek işindeki hayra dair kuşkularım var..

TERS ANLARLAR
Birincisi.. Bizim ahali ineği sever.. Çabuk alışır.. Belediyecilerin bu inek sergisinden ters mesaj çıkarır..

Gidip kendine “Belediye besliyorsa biz de besleriz..” deyip inek tedarik eder..

“Olur mu kardeşim bu devirde..” diye söylenmeyin.. Otobanların kenarlarındaki çimenin vatandaşı nasıl tahrik ettiğini, içindeki çobanlık güdüsünü nasıl kışkırttığını ben biliyorum..

Bana inanmayan gidip Zeytinburnu Belediyesi’nde çalışan eskilerden birine sorsun..

Onlar da size, Zeytinburnu’ndaki bir apartmanın sekizinci katındaki bir dairede beslenen ineğin hikâyesini anlatsın..

Hayvanı merdivenlerden indiremedikleri için, dev inşaat vinciyle balkondan naklettiler..

Bakın on sene geçti.. İneklerinden ayrılan o aile fertlerinin yürek tırmalayıcı feryatları hâlâ kulağımdan silinmedi..

Allah kimseyi misafir odasında beslediği ineğinden ayırmasın..

***

Aslında bu ineklerin sanat eseri olup olmadıklarını anlamanın yolu var..

Ancak biraz zaman istiyor..

Eğer dedikleri gibi bu inek heykelleri asılları kadar başarılı ise ahaliden bazı aykırılar beklenen tepkiyi gecikmeden verecektir..

Her türlü mahlûkatla hissi ilişki kurmaya yatkın kimileri, bu ineklerdeki sanattan etkilenip heykellere daha çok arkadan bakacaklardır..

Sonunda birinin fikri bozulacak, ortalığı tenha bulduğunda esere arkadan yanaşacaktır..

Tıpkı Küçükçekmece’deki “Eşeğine binmiş Nasreddin Hoca” heykeline yaptıkları gibi..

İşte o haber, medyanın tezgâhına düştüğü zaman ben buna sanat derim..

Mustafa Sarıgül’e küçük bir uyarı:

İneklerden birinin başına iş gelirse lütfen “Bunu yapan Şişlili olamaz” türünden demeç verme.. Küçükçekmece başkanı böyle konuştu.. Interpol’ü şaşırttı.. Dedektifleri, tacizciyi Japon turistlerin arasında arıyor..

DİĞER YENİ YAZILAR