Yepyeni bir “Yiyerek Zayıflama” mucizesi..

Şimdi hanımlar bu başlığı okuyunca “dalga geçtiğimi” sanacak ama ciddiyim.. Hatta iddialıyım.. Önereceğim formül gerçek.. Yüz günde tam on kilo veriyorsunuz.. Üstelik her gün; şimdi yediğinizin iki katını, belki de üç katını yiyerek..

Haberin Devamı

Şimdi hanımlar bu başlığı okuyunca “dalga geçtiğimi” sanacak ama ciddiyim.. Hatta iddialıyım.. Önereceğim formül gerçek.. Yüz günde tam on kilo veriyorsunuz.. Üstelik her gün; şimdi yediğinizin iki katını, belki de üç katını yiyerek..

Mustafa Nevzat çalışanlarının Antalya’daki sekiz günlük “ara dönem askerliği” dün bitti.. Bitişini de düzenledikleri “gala gecesi” ile kutladılar..

Dört yüz kadar davetli ile birlikte yedik, içtik, zıpladık, eğlendik.. Yüzden fazla hanım vardı.. Ve özümü yakından tanıyanların tamamı benden “dans rekoru kırma” denemesi bekliyordu..

Geçen yaz bir davette “yirmialtı danslık” rekorumu kırküçe çıkarmıştım ama kendimi de az daha telef ediyordum.. O yüzden burada gözüm korktu..

En fazla on hanımla dans etmişimdir.. Bu da benim için artı pointtir..

***

Konuklar arasında çok ilginç biri vardı.. Gündüz konferans salonunda yaptığı konuşmayı dinlemiştik..

Kırk yaşında, gayet sağlıklı görünen bir adam.. Tanıştırdılar.. “Erden Eruç bey..”

Elini uzattı, tokalaştık.. Daha ilk temasta benim sağ el iptal noktasına kadar geldi..

“Aman hocam..” deyip öbür elle koluna yapıştım.. Ben diyeyim kol, siz deyin Boğaz Köprüsü’nü taşıyan halatlardaki çelik telden yapılmış adale bağı..

BU NASIL VÜCUT
İlk tahminim vücut çalıştığıydı.. Artık utanmayı arlanmayı bıraktım, adamın sağını solunu kurcalıyorum.. Elimi sırtına götürdüm, parmaklarımla aşağıya indim.. Parmaklar demir bir jaluzide seker gibi iniyor.. Benden cesaret alan birkaç kişi daha Erden Bey’i kurcalamaya başladı..

Herkes şaşkınlık içinde..

Yok kardeşim.. Böyle bir vücut, halterle barfiksle kazanılacak gibi değil.. Nitekim işin sırrı biraz sonra deşifre oldu..

Bu beyefendi okyanustan karaya çıkalı daha birkaç ay olmuş..

Atlas Okyanusu’nu yedi metrelik bir teknenin içinde, tek başına geçmiş.. Üstelik sadece kürek çekerek..

Günde iki, hatta üç kişilik yemek yediği halde on kilo zayıflamış..

Buyurun size yeni bir yiyerek zayıflama rejimi.. N’apıyoruz? Kürekle okyanus geçip iki beden küçülüyoruz..

***

Konuşmasını ağzımız yarı açık dinledik, video görüntülerini de izledik..

Dünya’da Doğu’dan Batı’ya doğru kürek çekerek okyanus geçmeyi başaran sadece iki kişi varmış.. Üçüncüsü de bizim vatandaşımız Erden Uçar olmuş..

Üçer beşer metre boyundaki dev dalgalara karşı kürek çekerek ilerleyen Erden Bey’in görüntülerini izlerken aklıma benim Öztitanik geldi..

Benim sandal üzerinde tek başına kürekle yol alma rekorum şimdilik beşyüz metre.. Ancak Erden Bey’in azmi, başarısı beni de iştahlandırdı..

Bu yaz Gündoğan’dan Türkbükü’ne kürek çekerek gitmeyi deneyeceğim..

DAĞCILIK DA VAR
Ben olaya “Okyanus geçme” diyorum ama işin başka boyutları da var..

Bir dünya haritasını yayın önünüze.. Amerika kıtasının Alaskası’ndan yola çıkılıyor bisikletle.. Evet iki kişilik bisikletle..

Pedal basa basa Panama Kanalı’na kadar geliniyor.. Oradan sandalla bir iki bin mil kürek çekip Latin Amerika’nın Şilisi’ne kadar iniliyor..

Sonra yeniden bisiklet.. Sonra yeniden deniz.. Okyanus geçiliyor.. Bir başka kıtaya Avustralya’ya çıkılıyor.. Orada yine bisiklet olayımız var.. Sonra Asya.. Çin, Hindistan, Pakistan, Afganistan üzerinden geçilen ülkeler..

Ardından Anadolu, Ortadoğu, Mısır geçişleri.. Afrika’nın kuzeyinden başlayıp Mozambik Adası hizalarına kadar aşağıya inme..

Dinlerken başım döndü.. Benim tarif etmeye çalıştığım rotanın tam tersini de izlemiş olabilir.. Ama siz anladınız..

Eğer meraklandınızsa Erden Bey’in sitesine girin.. (www.kaslagit.com) şeyini tıklayın.. İzlediği rotayı da görürsünüz, yakında başlayacağı yeni güzergâhı da..

***

Tek başına kayıkta kürek çekerek, iki tekerlekli bisikletin üzerinde pedal basarak.. En ağır iklim koşullarında, coğrafyalarında yol yapmak Erden Bey’i kesmemiş..

Kendisine bir de dağcılık hedefi koymuş.. Plânında dünyanın en yüksek altı dağına tırmanmak var..

Bunlardan birini yapmış.. Alaska’daki dörtbin sekizyüz metrelik bir dağa kara bata çıka, buza basa tuta çıkmış..

Sırada Everest’in de içlerinde olduğu beş dağ daha var..

GERÇEK SPORCU
Görüntüleri izlerken sağdan soldan laflar atılıyor..

“Selahatin Bey, sizin Öztitanik bu yolu kaç günde yapar?”

Bir gün önce aynı salonda konuşurken kendimizi pentatlon sporcusu gibi tarif etmişiz.. Yok futboldu, yok yüzmeydi.. Tabii biraz da salladık..

Mustafa Nevzat’ın çocukları şimdi o lafların tadını çıkarıyor..

“Selahattin Bey, hiç dağa çıktınız mı?”

Hee çıktım, desem bu kez de hangisi diye soracaklar.. Üçyüz metre rakımlı Hıdırlık Tepesi cevap değil.. Üstelik oraya arabayla da çıkılıyor..

Haaa! Bir tırmanışım var.. Bangkok’ta..

Tarihi tapınakları geziyordum.. Orada insan yapımı iki üç kule var.. Babil Kuleleri’nin temsili resmini hatırlarsınız.. Onun daha incesi.. Olsa olsa kırk elli metre yükseklikte..

Kuleye dışarıdan daracık basamaklı bir merdivenle çıkılıyor.. Zirveye doğru merdivenin eni on santime kadar inceliyor..

Turistlerin peşine takılıp ben de çıktım.. Manzarayı aval aval seyrederken bir baktım ki turistler inmiş..

Ben bir başıma kulenin tepesindeyim.. İneyim dedim.. İnce basamaklar yüzünden gözüm yemedi.. Dört saat orada mahsur kaldım..

Bağırıyorum, çağırıyorum.. Aşağıdakiler damlara kulelere tırmanan maymunların çığlığına alıştığından tınmıyor..

Dört saat sonunda şişman bir Alman kızı oraya çıktı.. İnerken beni de indirdi..

***

Bizim sporculuğumuz bu kadar..

Şimdi Erden Bey konuşurken susmamız da bundandır.. Galiba Mayıs başında yeniden yola çıkacak.. Bu kez Büyük Okyanusu kürekle tek başına geçmeyi deneyecek..

Başaracağına yüz de yüz inanıyorum..

Aynı günlerde ben de Türkbükü’ne kürekle gitmeyi deneyeceğim.. Başarır mıyım? Biraz şüpheli..

Ama bir de geçersem var ya! Tantanam, okyanus geçen Erden Bey’in başarısından daha fazla ses çıkarır..

İyi olan kazansın..

DİĞER YENİ YAZILAR