İnsanlık çölü...

Bu aralar hayat sanki her gün bizdeki o mutluluk eksiğini tamamlamak ister gibi doğuyor...

Kendi ışığıyla büyüyen sabah, kendi yapraklarıyla oynaşan ağaçlar, diri ve serin rüzgarlar.

Hep aynı şeyi söylüyorlar sanki

‘katıl bize’...

Ama biz o mutluluğu bir yabancı gibi seyrediyor, onun bir parçası haline gelemiyoruz bir türlü öyle değil mi?

Çok basit bir nedeni var bunun; bu kadar çok insan ölürken mutlu olmak mümkün mü?

Tuhaf bir dirençle karşı çıkıyoruz tüm insanlığın aslında aynı ip üzerinde durduğuna...

Nedense sen ben ayrı zannediyoruz ısrarla...

Nereye baksam ölüm haberleri.

Ve biz her ölümle, bir yandan ölenlerin insan olduğunu, bir yandan kendi insanlığımızı unuttukça mutluluk da biziden kaçıyor...

***

Uyandığınızda, gözünüzü açtığınızda, doğada uyanan sabah sevinci bize ulaşamıyor artık.

Hayatın acıları abanıyor üstümüze.

Biz o acıları görmezden geliyor, mutluluğa da erişemiyoruz.

Duygusuz ve duyarsız bir kalabalığa dönüşüyoruz.

***

Mutlu olabilmek için önce acıları göreceksin.

Onları hissedeceksin.

Haberin Devamı

İçin acıyacak.

O acıların üstesinden nasıl geleceğini düşüneceksin.

Bir çaba göstereceksin.

Belki ondan sonra bir mutluluk kıpırdanacak içinde.

***

Uyur uyanık bir halde dolaşıyoruz.

Uyuşmuş gibiyiz.

Neredeyse bütün duygularla ilişkimizi kesmişiz.

Bedenen yaşasak da ruhen ölüyüz galiba diye düşünüyorum bazen.

Başka insanların ölümlerine aldırmadıkça ruhumuz ölüyor.

***

Sabahın o sevinçli ışıkları içimize sızamıyor artık...

Ruhumuza zehirli bir ahtapot gibi dolanan sıkıntıdan kurtulamıyoruz...

Ne acı uyandırabiliyor bizi, ne sevinç.

Eti, kanı, bedeni, ruhu, vicdanı olmayan yetmiş beş milyon silik gölgenin dolaştığı bir insanlık çölü burası sanki.

***

Mutluluğu değil önce acıyı hissetmemiz gerekiyor herhalde yeniden hayata dönebilmemiz için.

Bizi çevreleyen acıları hissetmemek için içimize kapandıkça hayattan da kopuyoruz.

Yaşayan ölülere dönüşüyoruz.

Kendi insanlarımızın bedenlerini ölüme bu kadar aldırmazca teslim etmenin bedelini, ruhumuzun ölmesiyle ödüyoruz.

Sabah sevinçleri bize her gün giderek biraz daha yabancı ve uzak kalıyor.

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR