Hayat hepimizi korkutuyor...

Beni gülümseten bir mail aldım, gerçekten çok hoşuma gitti.

Duygularını o kadar sahici yazmış ki ...

Diyor ki “yazılarınızı çok severek okuyorum, okumasam bir eksiklik hissediyorum ama size kızıyorum bugünlerde. Hakkım yok biliyorum ama insan nedense siz gibilerin duyguları olmaması gerektiğine inanıyor, sizler iyi şeyler yazmalısınız ama bu ara hep umutsuz şeyler yazıyorsunuz Yine de sizi çok beğeniyorum sakın kızmayın bana.”

Bu dostça eleştiri düşündürdü beni.

Bugünlerde çok mu karamsar şeyler yazdım acaba diye geçti aklımdan... Ülke gerçeği korktuğum kadar üzerime sinmiş demek ki dedim...

Sonra, geçen sene bugünlerde ne yazmışım diye merak ettim.

***

Yine ülke perişanmış ama ben Eylül yazıları yazmışım dilediğimce... Bu sene de Eylül biterken yazacağım hatta sırf mail aldığım okuyucu dostum için yapacağım bunu, ülkede ne olduğuna aldırmadan...

“Bana sorarsanız sonbahar mevsimlerin en kişiliklisi.

Kafası karışık ama kendinden en ödün vermeyeni...

‘Ben böyleyim’ diyor... ‘Canınız isterse.’

Haberin Devamı

Sonbaharı sırf bu yüzden daha çok seviyorum ben...” diye yazmışım geçen sene...

Evet ben, aldırmazlığı kendi gücünden kaynaklanan herşeye, başka güzelliklere oranla çok daha kolay vurulurum...

***

Aldırmazlığı severim...

Aldırmaz ama kibar, aldırmaz ama güzel gülümseyen, aldırmaz ama sevecen, aldırmaz ama kudretli olabilen insanlara hayranlık duyarım...

Hele hangi yaşta olursa olsun gençliğin hergele umursamazlığı taşıyan insanlara bayılırım...Ve ben sıradışı olan tüm kadınlara, tüm adamlara,sonbahara, o gençlik umursamazlığını çok yakıştırırım...

Sanki her kadında bu umursamazlıktan, o cesaretten, o dikbaşlılıktan olmalı...

***

Tuhaf bir çelişkiyle çağ ilerledikçe kadınlarda o sevdiğim umursamazlık kalmadı galiba diye düşünüyorum...

Hayat hayal edilemeyecek kadar ilerledi ama kadınlar geriledi sanki...

Güçlendiler ama umursamazlıklarını kaybettiler...

Gerçi erkekler de öyle bana sorarsanız...

Kabalasmadan umursamaz olan erkek sayısı giderek azalıyor...

Hayat, kadınları ve erkekleri korkutuyor.

Haberin Devamı

Ama sonbahar korkmuyor bize sunulan şu garip hayattan...

***

Bir sonbahar daha başladı işte, sarının, kızılın,kahverenginin mevsimi...

Doğada neler oluyor farkediyorsunuz değil mi?

Ama tuhaf bir hali var bu sonbaharın, insana nedense hep aynı şeyi düşündürüyor sunduğu güzelliklerle beraber;hüzün...

Sonbahar, tüm pişmanlıkların “ben de burdayım, ben de burdayım” diye

insanın ruhuna üşüştüğü bir mevsim...

Bir çölün ortasında duran koca bir gemi gibi hiçbir yere gitmeden anlamsızca eskidiğimizi hatırlatıyor bize...

Nedenini bilmiyorum...

***

Ama gerçekten sonbaharı bir deniz kenarında geçirseniz bile, kokusundan mıdır, renginden midir bilmem, çocukluğunuzdan kalma eski bir şarkıya yakalandığınızda olduğu gibi mesela, aniden bütün duyguların en altından hüzün çıkıyor...

Hayatla, yaşadıklarınla ilgili sorular üşüşüyor birden.

Kendinle gözgöze geliyorsun.

Ama bu hüznün beni acıtmasını tam sevmesem de beni değiştirmesini seviyorum...

Ve sonbahar buna hiç aldırmıyor!

Bilmiyorum, mail yazan dost okuyucunun istediği gibi bir yazı oldu mu bu?

Haberin Devamı

Sırf o okuyucu için şu gerçeği söyleyerek bitirmek istiyorum:

Ne olursa olsun umudumuzu kaybetmeyeceğiz.

Sonbaharda biraz hüzün karışacak sadece umudumuza.

DİĞER YENİ YAZILAR