Az kaldı...

Bu ülkeye bakınca neredeyse en çok merak ettiğim şey şu, ortaklaşa söylenen yalanın nedeni... Siz de fark etmiyor musunuz, birbirinden hoşlanmayan insanlar, devlet dendiği zaman el ele hizaya geçiyor...

Hem de hemen... Düşünmeden, tereddüt bile etmeden...

Birbirlerinden hoşlanmıyorlar ama konu devlet olunca aynı yalanın parçası olmaya gık demiyorlar.

Devlet, aynen bugünkü keyfiliğini sürdürsün istiyorlar.

Kavga, o devleti herkesin kendisinin keyfince yönetmek istemesi etrafında şekilleniyor.

‘Devlet böyle hesap vermeden kalsın ama onu ben yöneteyim.”

***

Bize niye devletle ilgili gerçekleri anlatmıyorlar?

Bilmemizi istemedikleri şey nedir hiç düşünmüyor musunuz?

Bence, bilmemizi istemedikleri şey, vatandaşın hiç bir önemi olmadığı ve paranın devletin içinde bir yerlerde bölüşülmeye çalışıldığı...

Ve onların da bu paradan pay istedikleri... Yıllardır bozuklukları hükümetlerin uygulamalarında arıyoruz.

Haksız da değiliz...

Çok az hükümet bu ülkeyi daha iyi yerlere taşımak için uğraştı gerçekten.

Ama bizim ülkemizde çarpıklıkların çoğunluğunun şifresi devletin işleyiş biçiminin içinde saklı...

Haberin Devamı

Ama artık bu devletin Türkiye’yi nasıl yönettiğini bilmek istiyoruz, bunu benim gibi pek çok insan istiyor...

Her gün gazeteleri, sayısız ‘uzman’ köşe yazarlarını okuyoruz, televizyonlara bakıyoruz, politikacıları dinliyoruz ve gerçekleri öğrendiğimizi sanıyoruz ama bu konuyla ilgili çok az şey anlatıyorlar bize.

***

Sanki kanmak ve kandırılmak konusunda herkes işbirliği yapmış gibi. Devletin şifrelerinin kırılmasını istemiyorlar.

Devlet şeffaflaşsın istemiyorlar.

Devlet halka hesap versin istemiyorlar.

Neden? Hangi açıdan bakarsak bakalım Türkiye’nin çağdaşlaşabilmesi için ilk yapması gereken şey, devlet-vatandaş ilişkilerini çağdaş ölçülere göre yeniden düzenlenmesi bence.

O çağdaş ölçüler de aslında Avrupa Birliği tarafından belirlenmiş.

***

Bunun için de önce evrensel hukuka saygılı yeni bir anayasaya ihtiyacımız var. Seçimlere çok az kaldı, hala yeni anayasa önerilerinden ses yok.

Sesin olmadığına dair de bir ses yok.

Haberin Devamı

Insanı gerçekten şaşırtan bir ülke burası...

Düşmanlar konu devlet olunca kardeş, konu devlet olmayınca ipe sapa gelmez itiş kakışlarla geçen sığ bir hayat...

Nasıl bir devlet istediğini söyleyen, AvrupaBirliği’nden, AB’nin kritelerinden söz eden hiçbirpartiye rastlamıyoruz.

***

Medyamız da dahil olmak üzere büyük güçler,bunları unutmamız, dikkatimizin devlet-vatandaş ilişkisinin dışına çekilmesi için uğraşıyorlar.

Devletin şifrelerinin çözülmesini istemiyorlar. Anayasa yenilensin istemiyorlar.

“İstiyoruz” diyorlar ama yeni anayasa yapılması,devletin çürümüş yerlerinin kesilip atılması için seslerini çıkartmıyorlar.

Oysa ki bu şifre çözülmeden, Türkiye’de

kolay kolay yapısal bir değişim sağlayamayız.

***

Aslında... Bu büyük sorunun çözümüne çok az kaldı.

Bütün dirence rağmen şifreleri çözecek akıl ve istek var bu ülkede.

Yeter ki bunun gereğini yerine getirecek cesaret olsun.

İşin aslını gören partiler ve siyasetçiler, gereğini yapmaktan korkmasın.

Ne dersiniz, aklını cesaretiyle birleştirecek,gereken yerde korkmadan gerekeni yapacak siyasetçiler var mı bu ülkede?

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR