Gezi’nin yıldönümünde...

Haberin Devamı

Muhteşem Yüzyıl dizisini seyrediyor musunuz... Ben rastladıkça izliyorum ama sanki ne zaman izlesem en önemli bölüm o izlediğim bölümmüş gibi geliyor bana. Bu da yapımcıların mahareti sanırım.

Ama daha ilgi çekici olan geçen gece diziyi beraber izlediğim Bahar’ın “ne acaip, Muhteşem Yüzyıl gibi yüzyıllar öncesini anlatan bir dizi seyrediyoruz ve hiç şaşırmıyoruz... Her şey ama her şey aynı.. Ne zaman acaba Muhteşem Yüzyıl’ı seyredip çok şaşacağız. Ne zaman bunları izleyip ‘Ne tuhaf bir çağmış’ diyeceğiz” dedi.

“Ne zaman o çağları çok tuhaf bulacak kadar normalleşeceğiz” sorusu beni derinden sarstı doğrusu, özellikle de Gezinin yıldönümünde. Osmanlı’da öldürülen insanlardan ne farkı var Gezi olaylarında öldürülen gençlerin?

Devlet hep öldürüyor. Özgürlük ve adalet hiç yok, cinayet hep var.

***


Gerçekten özgür olmak mı istiyoruz, o zaman adil de olmalıyız.

Adil olmayan bir ulus özgür de olamıyor çünkü...

Bunu seyrediyoruz işte...

Bunu yaşıyoruz işte...

Kanuni Sultan Süleyman, oğulları, Hürrem Sultan, Osmanlı halkı...

Gelişen dünya, yaşam koşullarını Osmanlı’nın hayal gücünün bile çok ötesinde değiştirmesine rağmen... Diziyi her seyrettiğimizde “aslında hiçbir şey değişmemiş” diye düşünüyoruz. Bugün yaşadığımız çok şey Osmanlı’da yaşananlara benziyor...

Kadın erkek ilişkileri, aile örgüleri, yasaklar, günahlar, yalan, entrika, arkadan vurma, pusu, alçaklık, korkaklık, ihanet.

***


Burada halk hiçbir zaman özgür olmadı ki... Osmanlıdan beri.

Dizide bu ne güzel anlatılıyor...

Ülkenin, özgürlüğün, aşkın, seksin, hukukun, iyi kalpliliğin, kötü kalpliliğin, paranın, zevkin, acının tek sahibi var, o da hünkar...

Bir de hünkarın kulları var.

O kullardan hünkara yakın olanlara da biraz pay veriliyor.

Bugün hünkarlar çoğalıyor ama farkındaysanız.. Her hünkarın başka ırktan, dinden, mezhepten kulları var.

Her grup, ne isterse sadece kendi hünkarı ve kendi grubu için istiyor.

Kimse yasaklara, tek adam yönetimine karşı değil... Sadece kendi hünkarı “tek adam” olsun istiyor. Başka hünkarların “tek adam” olmasına karşı.

***


Kendi grubu için istediğini herkes için isteyenler çok az...

Kimsenin, bütün insanları kapsayan ilkeleri yok sanki.

Osmanlı gitti, hünkar gitti güya.

Cumhuriyet dönemi başladı.

Ne tek adamlık değişti, ne de kullar.

Ardından çok partili dönem...

Çok parti, çok fikir demek olmadı hiçbir zaman. Düşünce yasakları tüm hızıyla devam etti.

***


Sonra 12 Eylül dönemi... Askeri anayasa sadece düşünceyi değil, “düşünce yasakları var” demeyi bile yasakladı...

Sonra Özal geldi... “Düşünce ve inanç yasakları kalkmalı” dedi...

“Türkiye dünyaya açılmalı” dedi... “Kürt sorunu çözülmeli” dedi.

“Hünkarcılar” Özal’a demediğini bırakmadılar ... Düşüncelerle inançları serbest bırakalım önerisine sahip çıkan pek olmadı.

Askeri anayasanın değişmesine en başta sosyal demokratlar karşı çıktı.

Gazeteler, bugünün özgür olmadığını söyleyen gazeteleri, o gün Özal’ın özgürlükten yana olan fikrine sahip çıkmıyorlardı.

Hukukçular “en güzel yasa askeri yasa” çığlıkları atıyorlardı...

Özgürlüğün lafına bile tahammül edemediler.

***


Şimdi herkes özgürlüklerden bahsediyor...

Ama bence hala hiç kimse kendi dışında birinin özgür olmasını istemiyor bu ülkede...

Gerçekten özgür bir ülkede yaşamak isteyenler... Herkesin eşit ve özgür olduğu, “hünkarsız” bir toplum isteyenler hep yalnız, yapayalnız aslında. Ama hep umutlu o insanlar.

Zaman, özgürlüğün, eşitliğin, barışın lehine çalışıyor çünkü.

Gün gelecek burada da herkesin eşit olduğu, kimsenin kulluğu kabul etmediği bir hayat kurulacak. Eminim…

Gün gelecek Muhteşem Yüzyıl’a şaşacağız.

Gün gelecek Gezi’de insanların öldürülmesine şaşacağız.

Gün gelecek özgür ve adil olacağız.

Gün gelecek...

DİĞER YENİ YAZILAR