Çanakkale zaferi mi Çanakkale faciası mı?

Haberin Devamı

Çanakkale savaşının ya da zaferinin ya da korkmadan söylersek faciasının 97. yılı…

Tarih, belki de hiçbir toplumda olmadığı kadar önemlidir bizim için…

Çünkü bizde tarih, bugünkü siyasi kavgaların hiç bitmeyen malzemesidir.

Onun için yalanlarla ve saptırmacalarla doludur.

***


İki yüz elli günde Osmanlı cephesinde doksan yedi bin çocuğun öldüğü Çanakkale savaşları bir askeri facia olarak değil de büyük bir askeri başarı olarak anlatılır bu ülkede mesela…

Google’a girip 18 Mart Çanakkale yazınca…

Karşınıza sadece Çanakkale Zaferleri başlığı çıkıyor.

Vikipedi’de Çanakkale Savaşı’nı okudum, komutanlar kimmiş diye baktım.

Enver Paşa’nın adı hiçbir yerde yok.

Tarih severim ama hiçbir zaman istediğim kadar derinliğine bilgi sahibi olamadım.

Daha çok bilmek, daha çok merak etmek kim bilir bana neler öğretecekti ama ıskaladım sanırım gençlik heyecanın verdiği aldırmazlıkla...

Ama Enver Paşa’nın o dönemin Başkumandan Vekili olduğunu bilirim.

O halde Vikipedi neden bunu yazmamıştı acaba?

Oysaki Mustafa Kemal daha Atatürk olmamıştı, sadece yarbay rütbesinde tümen komutanıydı bu savaşta…

Ama Çanakkale’nin adı geçtiği her yerde Atatürk’ten bahsedilir.

- Çanakkale’de Osmanlı güçlerinin başında kim vardı?

- Osmanlı ordusunun başında kim vardı?

- Niye o kadar büyük zayiat verdik?

- O zayiatı vermek gerçekten askeri açıdan gerekli miydi?

Bunlardan hiç konuşulmaz.

“Çanakkale Zaferi ile Atatürk” denir ve konu kapatılır.

***


Peki Enver Paşa kimdi gerçekten?

Sarıkamış’ta insanların ölümüne neden olan, Almanlarla gizlice anlaşarak bizi hazırlıksız olduğumuz bir savaşa sokan ama hep büyük komutanmış gibi anlatılan biri…

Ama bunları da bize okullarda öğretmezler.

O dönemin “Başkumandan vekili” nasıl biriydi?

Sivri bıyıklı, kısa boylu, kısa boyunu saklamak için gereğinden fazla dik durarak yürüyen, parlak çizmeli Enver Paşa en yakınları tarafından bile kabul edilen bir zeka fukaralığına sahipti.

Hep merak ederim tek bir savaş bile kazanmadığı halde nasıl olup da Osmanlı İmparatorluğu’nu ele geçirmiştir ve bu nasıl hiç sorgulanmamıştır…

Gençliğinde Abdülhamit’i deviren hareketi dağa çıkarak başlatan, cesur, gözü kara bir yüzbaşı ama yeteneksiz bir general.

Paşa olduktan sonra padişah damadı olabilmek için yırtınacak kadar görgüsüz biri…

Almanlarla ilişkisi hiçbir zaman derinliğine anlatılmamış bir yönetici.

Enver Paşa, özetle yabancı bir ülke ile işbirliği yaparak Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanmasına yol açmış ihtiraslı ama yeteneksiz bir paşa…

***


Pazar günü 18 Mart.

Yenilgilerden…

İhanetlerden…

Yeteneksizliklerden hiç bahsetmediğimiz…

Atatürk’ü yücelttiğimiz, o kadar insanın niye öldüğünü sorgulamadığımız bir gün olacak yine…

Böyle yalanlar söylediğimiz, kendi yalanlarımızla kahramanlar yaratabildiğimiz için de bizim başımızdaki ‘kahramanlar’ ve içi gencecik çocuk dolu tabutlarımız hiç bitmeyecek…

Geçmişimizdeki yalanlar, değil bugünle geçmişle bile yüzleşmeye cesaret edemeyen korkaklığımız, bizi hep aynı acılı maceranın içinde oyuncak yapacak.

DİĞER YENİ YAZILAR