Bazı uzun vadeli sorunlar

Bayram nedeniyle bir ara arka plana düştü ama siyaset sahnesinde gerginlik aslında artmış durumda

Haberin Devamı

Bayram nedeniyle bir ara arka plana düştü ama siyaset sahnesinde gerginlik aslında artmış durumda. Ancak bizce siyaset sahnesinde olan biten aslında ekonomi açısından hiç de önemi olmayan şeyler. Bazı uzun vadeli sorunlara baktığımızda da bazılarında olumlu gelişmeler dikkat çekiyor. Elbette kalıcı olup olmadıklarını bilmiyoruz. Önce piyasalar açısından önemi az olanlardan başlayalım.

Başbakan'ın Fransa olaylarını "türbana bağladığı" iddiası, YÖK-hükümet çekişmesi.

Van'daki rektör olayı, Başbakanlık danışmanının plagiarism ile suçlanması. Başbakan'ın kullandığı argo deyimler.... Bunların bir kısmı elbette ciddi olaylar. Ama ekonomi açısından baktığınızda uzun vadede Türkiye ekonomisi ile herhangi bir ilgisi yok.

Örneğin, yazılı eserde çalıntı yapmak, yani plagiarism Batı'da yüz kızartıcı bir suç. Ama Türkiye'de deprem yaratacak bir şey olduğu söylenemez. Nitekim Baü basınına yansımadığı ve Başbakan'ın danışmanının plagiarism yaptığı Bati'da bilinmedikçe uzun vadede ekonomi açısından önemli değil.

Güneydoğu kaynaklı olaylar
Dikkat ederseniz 3 Ekim'den bu yana Güneydoğu ile ilgili provokasyon ve şiddet olaylarında belli bir azalış var. Bu, medyanın dikkatinden kaçtı. Oysa, eğer bir rastlantı değilse, piyasalar için son derece önemli. Çünkü bize şunu gösteriyor: Fransa referandumları ile Türkiye'nin AB üyeliği bir darbe yiyince dikkat ederseniz Güneydoğu kaynaklı şiddet olayları ve provokasyonlarda hemen bir artış olmuştu. Kürt milliyetçileri sanırız o zaman Türkiye'nin AB üyeliğinin kalıcı olarak ortadan kalkabileceğini düşündüler ve "Irak Savaşı nedeniyle iyi bir ortam yakalamışken ne elde edebilirsek kârdır" stratejisine geçtiler.

İşte bu durum 3 Ekim'le birlikte yeniden değişmiş olabilir. Kürt milliyetçileri AB yolunda ilerlemenin kendileri açısından en akılcı yol olduğunu ve 3 Ekim'le bunun olasılığının yükseldiğini düşünmüş olabilirler.

Ayrıca 3 Ekim'den sonra Avrupa'nın da bu çeşit şiddet hareketlerine ve provokosyanla-ra daha olumsuz yaklaşacağı ortaya çıkınca Güneydoğu sorununda yine daha akılcı stratejiler öne çıkmış olabilir. Elbette dünya piyasalarında riskler o kadar yüksek ki, bunun alım fırsatı oluşturacağını söylemek zor.

Türban vs...
Aslında türban gibi anlamsız bir konunun ciddi bir hükümeti neden ilgilendirdiğini açıklamak bilimsel olarak kolay değil. Ama öyle. Yine de, bir süredir AKP'liler bu konuda dengeleri sarsacak somut bir adım atmış değil. Ama Avrupa'nın da bu konuda epey duyarlı olacağı düşünülürse AKP'nin bu gibi anlamsız konularda yeni bir sürtüşmeye yol açacak adımlar atması kolay gibi görünmüyor. Bu da kalıcı olursa piyasalar açısından iyi bir haber olarak görülmelidir.

Sonuç
Bir diğer uzun vadeli sorun olan dış açıkta aynı şeyi söyleyemiyoruz. Piyasa halen dövizi "tutmaya" devam ediyor ve YTL'nin reel değerlenmesi sürüyor. Buradaki son reel değerlenmenin dış ticaretteki etkileri daha yeni ortaya çıkmaya başladı ve gördüklerimiz de aslında tedirgin edici. Haberler iyiye gitmeden, daha uzun süre kötülemeye devam edeceğe benziyor. İşin kötü tarafı piyasayı bir süre için geçici olarak kurtaracak olan dolarda gerileme de henüz görünmüyor. Beklentiler dolar cinsi faizlerin daha da artması ve en azından doların şimdiki değerini koruması. Bu, dış açık sorununu ağırlaştıracak bir şey.

DİĞER YENİ YAZILAR