Piyasalar ve dövize müdahale korkusu...

Döviz piyasası iki gündür dövize müdahaleden korkuyor. Dün Bangkok'tan Londra uçağına binecektik, yazıyı erkence yazmak zorunda kaldık

Haberin Devamı

Döviz piyasası iki gündür dövize müdahaleden korkuyor. Dün Bangkok'tan Londra uçağına binecektik, yazıyı erkence yazmak zorunda kaldık. Bu yazının yazıldığı öğle saatlerine kadar Merkez Bankası'ndan bir müdahale gelmemişti. Ama piyasadaki çekingenlik de devam ediyordu.

Normalde dolan aşağı itmeye hazır olan piyasa beklemedeydi. Zaten paritede de fazla hareket yoktu. Meselenin nereden kaynaklandığını aktaralım.

Açık pozisyon alışkanlığı
Mesele açık pozisyon alışkanlığının bir kez daha can yakıp yakmayacağında düğümleniyor. 2001 krizinde yaşananların Türkiye için bir ders oluşturduğu ve sistemin bir daha bu konuda büyük risk almayacağı son yıllarda bir varsayım olarak kabul ediliyordu.

Oysa... Gelişmeleri yakından izleyince aslında bu risklerin ortadan kalkmadığı ortaya çıkıyordu. Bu bizim gibi başkalarının da gayet iyi fark ettiği bir şey. Bizim oyuncular yıllardır açık pozisyondan para kazanmaya alışmış.

Yabancılara gelince... Onlar büyük. "Nasılsa ilk biz çıkarız" diye düşünüyor olabilirler. Riskleri de, elverdiği sürece, küçük oyunculara yıkmayı planlayabilirler. Demek ki büyük oyuncular da bu kervana bir noktaya kadar katılmaya hazır...işte iki ay gibi kısa bir sürede gelinen son noktaya bakın.

Durum
Döviz piyasalarındaki riskleri diplomatik bir dille sıralayalım:

1. Dolar son iki yıldır sürekli düşüyordu. Bu nedenle kurumlar sürekli dolar pozisyonu açmayı yeğlediler. İşin ilginç tarafı bu pozisyondaki parite riski genelde "hedge edilmedi."

2. Bu riski hedge etmemenin nedeni basitti. Oyuncular 2 yıldır doların uzun vadede sürekli gerilemesini bekliyordu. Piyasadaki genel kanı bu yöndeydi. Öyle de oldu. Bu nedenle en kârlı açık pozisyon yolu da dolar borçlanıp satmak, YTLye öyle geçmekti.

3. Evet... Eğer getiriyi maksimize etmeyi amaçlarsanız pozisyonu da en çok gerilemesi beklenen dövizle açarsınız. Bizim oyuncular da öyle yapti.

Ama son birkaç aydır üç yeni gelişme birden yaşandı, (a) Avrupa'daki referandumlar sırasında euro'nun birden gerileyeceği anlaşıldı, (b) Japonya'da son veriler yine kötü çıkti. (c) Çin'in revalüasyon yapması olasılığı yine azaldı.

Bu gelişmeler üzerine büyük spekülatörler ve yatırımcılar euro ve yenden çıkıp dolara dönmeye başladı. Dolar bir anda euro karşısında yüzde 10'dan fazla değer kazandı.

Hedge fund'lar
işte bu durumu önceden fark eden hedge fund'lar, uluslararası bankalar ve bizden bazı oyuncular isviçre Frangı ve yen borçlanıp YTL cinsi enstrümanlara girmeye başladılar.

Aslında gayet normal... Ama burada ortaya şöyle ilginç bir durum çıktı. Bizimkiler dolarda açık olduklarından doların TL karşısında yükselmesine izin vermediler. Aksine YTLye değer kazandıracak çabalara giriştiler. Bunların sonucunda inanması güç gelişmelere tanık olduk, iki ayda ortada çok büyük bir sorun yokken birdenbire YTL euro karşısında yüzde 10'dan fazla değer kazandı. Oysa YTL dolar karşısında zaten yüzde 15-20 aşın değerliydi... Böylelikle TL şimdi de euro karşısında rekabet gücünü yitirmiş oldu.

Sonuç
Merkez Bankası bu durumu dışarıdan seyretti. Sadece bir müdahale yapti. Ama dolar euro karşısında hızla gerilemediği sürece oyuncular müdahale riskinin azalmayacağının da farkında.

DİĞER YENİ YAZILAR