Yine geç kaldık ama bu fırsatı değerlendirin!

Haberin Devamı

Üniversitelere ek yerleştirme için tercih süresi yarın başlıyor. Bu son fırsatı öğrenciler kaçırmamalı ve bir yıl daha aynı kaygılarla yaşamamalı.

2013-ÖSYS Yükseköğretim Programları Ek Yerleştirme Kılavuzu nihayet yayınlandı. ‘Nihayet’ diyorum, çünkü bu kadar gecikmesine bir anlam veremediğim için...

ÖSYM tarihindeki en kısa tercih dönemini bu yıl yaşadık, sanki arkamızdan atlı kovalıyordu. Bir hafta, on gün içinde tercihleri yaptık, sonra kollarımızı kavuşturup sonucu beklemeye başladık...

ÖSYM, üniversite sınavlarını bu yıl erken açıklamış, kayıt tarihlerini de erkene almıştı. Kayıt tarihinin bayram tatiliyle çakıştığını belirten öğrenciler bilet bulmakta zorlanacaklarını ve trafik terörünü ifade ederek kayıt tarihinin değiştirilmesini talep etmişti.

12-18 Ağustos tarihleri arasını kapsayan üniversite kayıt günlerinin tam da Ramazan Bayramı (8-10 Ağustos) ertesine gelmesiyle seslerini duyurmaya çalışan öğrencilere müjde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan gelmişti. Kayıt tarihi eylül ayına ertelendi.

Neden acele edildi?

Üniversite kayıtları 6 Eylül’de tamamlandı. Üniversite kayıtlarının tamamlanmasının üzerinden tam 19 gün geçti, ek yerleştirme kılavuzu yeni yayınlandı. Bu arada birçok üniversitede derslerin başladığını da belirtmekte yarar var. Anlayacağınız bu kadar telaş bir işe yaramadı, yine geç kaldık. ‘Pes’ doğrusu! Peki, baştan neden bu kadar acele edildi, neden iki ayağımız bir pabuca sokuldu?

YÖK, ek yerleştirme kılavuzunu yayınlamakta gecikti, sınav sonuçlarını bir hafta içinde açıklayabilen ÖSYM’nin hızına erişemedi.

ÖSYM’nin sitesini inceledim, sadece kılavuzu koymuşlar; sayısal hiçbir bilgi yok, yani ek kontenjan için ne kadar kontenjan ayrılmış, bunun ne kadarı dolmayan bölümlere ait, ne kadarı yeni açılan bölümlere ait, bunların hiçbirinin bilgisi yok. Kontenjanları tek tek elle saymak gerekiyor.

Vakıflar dolmamış

Dikkatimi çeken bir başka nokta, ek yerleştirmede geçen yıllara oranla daha fazla boş kontenjanın olduğu... Bilhassa vakıf üniversitelerinde boş kontenjan çok fazla, hatta bazılarında burslu kontenjanlar bile dolmamış. Burada bir durup düşünmek lazım, acaba neden?

Üniversite sayısındaki kontrolsüz artış, kontenjanların dolmamasındaki en büyük etken. Kılavuza baktım, yeni bir vakıf üniversitesi daha kurulmuş. ‘Kurulmasın mı?’ Kurulsun tabii, buna bir diyeceğimiz yok, ama bir plan program çerçevesinde olması gerekiyor bu işlerin. Bizdeki nitel bir büyüme değil, sadece nicel!

Fizik, Biyoloji, Kimya bölümleri yine boş kalmış, kontenjanları dolmamış. Bu temel fen dalları yine sefilleri oynamış, boş tribünlere oynamışlar. Zaten bu bölümler bizi aşar; biz kim, bu bölümler kim? Bir ülkenin temel fen dalları gelişmiyor ve tercih edilmiyorsa, o ülkenin mühendisliğinden ve teknolojisinden söz etmenin pek bir manası yok; ancak para verir teknolojiyi satın alırız. Gelişmiş ülkelere bakın, bu temel dallar ‘baş tacı’dır, onlarsız bir araştırma-geliştirme olamayacağının farkındadırlar.

Puanınızı geçmeyin

Ek yerleştirme, iyi bir fırsat; değerlendirilmesi gereken son fırsat. Hedefinizden çok uzak ara değilseniz, bu fırsatı değerlendirin. Boşu boşuna bir yıl kaybetmeyin, yatay geçiş, çift anadal, Erasmus olanaklarını değerlendirin. Bir an önce yola koyulun, yabancı dilinizi geliştirin, birinci yıldan itibaren okuduğunuz bölümle ilgili bir iş yerinde yarı zamanlı çalışmaya başlayın vb.

Ek yerleştirmeyle ilgili birkaç önemli noktaya değineceğim:

- Sonradan pişman olacağınız yeri sakın tercih etmeyin, yani ‘hele bir yazalım, sonra düşünürüz’ muhabbeti olmasın.

- Kendi puanınızın üzerindeki bir bölümü yazmayın, çünkü ek yerleştirmede puan düşmesi olmaz.

- Ek yerleştirme, yer değiştirme anlamına gelmez; yani ilk yerleştirmede herhangi bir yeri kazanan (lisans ve açıköğretimin kontenjanlı bölümleri dahil) adaylar, ek yerleştirmeye başvuramazlar.

- 30 tercih hakkına sahipsiniz, ama hepsini doldurmak zorunda değilsiniz...



Herkes kazandığına razı olmalı

Okullar açıldı, eylül ayının sonuna geldik okullarda hala boş kontenjanlar var. Galiba bu iş sömestr tatiline kadar devam edecek. Yılan hikayesine dönen bir tercih süreci yaşadık ve yaşamaya da devam ediyoruz. İşin ilginci, bir Allahın kulu da bu gidişata müdahale edemiyor.

Sayın MEB yetkilileri, önünüzde örnek alacağınız bir ÖSYM modeli var, onun test edilip onaylanan bir yerleştirme sistemi var; neden onu örnek alıp da yürürlüğe koymuyorsunuz ki, akıl sır erecek gibi değil.

Hata şurada; ‘asil kazanan’ ne demek, ‘yedek kazanan’ ne demek; biri bunu bana bir açıklasın. Benim bildiğim, ‘kazanan’ kazanandır! Kazanan neden yerini değiştiriyor ki; yok bir üstteki tercih, yok onun da üstündeki tercih, yok o da değil bu olsun, şu devlet olacağına özel okul olsun...Bu saçmalık nereye kadar devam edecek. Şayet bir çocuk, bir yeri kazandıysa, artık onun işi bitmelidir. Temcit pilavına dönen bir yerleştirme süreci yaşıyoruz. Tek bir tercih listesi yapılmalı ve herkes kazandığı yere razı olmalıdır, sonradan okul değişikliği filan olmamalıdır. Böyle yapıldığı taktirde bu işin sonu gelmez. Boş kalan kontenjanlar için de ek yerleştirme yapılır, sen sağ ben selamet bu iş biter! Önemli bir noktaya daha parmak basayım: Üniversite tercihlerinde vakıf üniversiteleri için ayrı bir tercih listesi yapılmıyor, devlet ve vakıf üniversiteleri aynı tercih listesinde yer alıyor. Bilmem, ne demek istediğimi anlayabilidiniz mi? Siz, özel okul tercihlerini de aynı listede toplamadığınız taktirde, biz bu pilavı daha çoook yeriz...

DİĞER YENİ YAZILAR