Güncelleme başarısız, lütfen tekrar deneyin!

Haberin Devamı

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Seviye Belirleme Sınavı’nın yerine getirilecek yeni ortaöğretime geçiş sistemini açıkladı. Yeni sistemin sunumunda konuşma yapan Avcı, yapılan değişikliğin ‘güncelleme’ olacağının altını çizdi.

GÜNCELLEME DEĞİL RADİKAL DEĞİŞİKLİK

Okulların açılmasına sayılı günler kala açıklanan yeni sistem, güncelleme değil, kelimenin tam anlamıyla radikal bir değişiklik. İnkılap mı, devrim mi tartışması vardır ya, işte onun gibi bir şey! İnkılap, güncellemedir; devrim, yeniden inşaa etmektir. Bence bu yeni sistem, ‘devrim’ niteliğini taşıyor. Ancak yanlış anlaşılmasın; devrim derken, ‘devinmek’ anlamını değil, ‘devirmek’ anlamını vurguluyorum. Öncelikle şunu sormak gerekir: Sistemin açıklanması neden bu kadar gecikti, yumurta kapıya geldi, yeni sistem açıklanıyor. Sayın Bakan uzun yıllardır bu sistem üzerinde çalışıldığından söz etti, uzun yıllardır çalışılan bir sistem, okulların açılmasına bir hafta kala mı açıklanır?

MERKEZİ YERİNE ÖZERK SINAVLAR

Toplantının soru-cevap kısmında gazeteci arkadaşlar Bakan’a sordu, ‘Galatasaray, İstanbul Erkek, Kabataş vb. çok rağbet edilen liselere nasıl girilecek, bu okullar ayrı sınav mı yapacak?

Bakan eveledi geveledi cevap vermedi, başka arkadaşlar da sordu, yine cevap gelmedi. Bakan bizleri suçladı; neymiş efendim, bizler işi bilmiyormuşuz, abartıyormuşuz, varolan sınavları ayrı sınavlar gibi gösteriyormuşuz...

Doğru, yapılan sınavlar bakanlık eliyle yapılacak, ama yukarıda saydığımız veya her ildeki çok rağbet edilen okullara girebilmek için ayrı sınavlara ihtiyaç olacak. Böylelikle merkezi yapılan sınav yerine, üç veya dört özerk sınava girilecek...

DERSHANELERE İHTİYAÇ ARTACAK

Sayın Bakan geçenlerde ‘Dershane konusunda veliler aceleci davranmasın, bu kurumları kapatıyoruz, beklesinler’ demişti, hatırladınız mı? Bakan dediğiyle kaldı, dershaneler kayıtlarını yaptılar, derslere bile başladılar. Bakan şimdi de: ‘Seneye bu kurumları kapatacağız!’ diyor, biz de bekliyoruz, aceleci davranmıyoruz...

Test sistemini kaldırıyoruz diyenler, iki sınavı olan derslerin ilk sınavını; üç sınavı olan derslerin de ikinci sınavını TEST usulü yapıyorlar. Neymiş efendim, yanlışlar doğruları götürmeyecekmiş, müfredattan sorulacakmış, açıkuçlu sorular gelecekmiş falan filan...

Bal gibi test yapılacak, gerisi hikaye! Her bir sınıftan 1 milyon 200 bin adayın gireceği sınavı siz nasıl açık uçlu yapacaksınız? Laf ola, beri gele...

MALİYET KONUSU

Gerek SBS gerekse YGS ve LYS’ler, Türkiye’de seçimlerden sonraki en büyük organizasyonlar. Bu sınavlara milyonlarca aday katılıyor. SBS’ye yılda 1 milyon 200 bin aday, YGS ve LYS’lere de toplamda 1 milyon 800 bin aday katılıyor. Şimdi sıkı durun, bu ‘güncellenen sistem’de kaç öğrenci sınavlara katılacak, onu bir hesaplayalım.

Sınava katılacak 6, 7 ve 8’lerin toplamı yaklaşık 3 milyon 600 bin öğrenci olacak. Üç yılda toplam 36 sınav yapılacak, dolayısıyla bu sınavlarda değerlendirilecek öğrenci sayısı 130 milyon olacak. Seçimlere katılan seçmen sayısı yaklaşık 50 milyon dolayında, demek ki organizasyon seçimlerin bile üç katı olacak.

Soru şu: Sayın Bakan, toplamda 130 milyon adayın katılacağı bu sınavın Türkiye Cumhuriyeti’ne bedeli ne kadar olacaktır, bu bedelle kaç okul yapılabilir, bu bedel eğitimin iyileştirilebilmesi için başka ne şekilde değerlendirilebilir?

TEKNİK HATA YAPIYORSUNUZ

Yeni sistemdeki yerleştirmeye esas puan, öğrencinin bir sonraki eğitim kademesinde devam edeceği okulun belirlenmesinde kullanılacak. Okul tercihleri puan esasına göre değerlendirilecek ve yerleştirmeler merkezi olarak elektronik ortamda gerçekleştirilecek.

Yani üç yılda yapılacak toplam 36 sınav, sıralamayı belirleyecek. Sıralamanın belirleneceği bir sınavda, yanlış cevapların doğruları götürmemesi, yapılacak en büyük hatadır. Bu durumda aynı netlere sahip birçok aday olacak, oysa yanlışlar doğruları götürdüğünde, birçok küsüratlı sonuçla karşılaşacağız ve bu durumda daha ‘net’ sonuçlara ulaşacağız.

‘NE YANİ, ÇOCUKLAR HİÇ GÜLMEYECEK Mİ?’

Nabi Avcı, yeni sistemin ayrıntılarını anlattığı konuşmasında Ece Ayhan’ın “Efendiler! Ne yani, çocuklar hiç gülmeyecekler mi?” dizelerinden de alıntı yaptı. Çocukların sosyal faaliyetlere daha çok zaman ayırabileceğini, sanat ve spora yöneleceğini, çocukluklarını yaşayabileceğini vurguladı.

Bunlar hoş sözler, kulağa hoş gelen, belki de duymak istediğimiz sözler. Ancak Sayın Avcı şunu da gözden kaçırmasın: Bizim çocuklar PİSA sınavlarında sondan 3’ncü, SBS ve LYS’lerde Türkiye Soru Çözüm Ortalamaları yerlerde sürünüyor, bölme işlemini yapamayan üniversite adayları var...

Sayın Bakan, bizim çocuklar gülsün gülmesine de, elalem bize gülmesin; bunu da düşünmekte yarar var!

Düne kadar kanaat notu vardı

Hatırlasanıza, düne kadar yapılan açıklamalar nasıldı? Yerleştirme puanlarının yüzde 60’ını sınavlar, yüzde 40’ını da öğretmenin kanaat notu belirleyecekti, öyle değil mi? Aaa, bugün bir de baktık, kanaat notu uçmuş! Tamam, buna karşıydık; ama yıllardır çalışılan bir sistemde bir gecede mi sistem değişir, daha önceden bunu öngöremediniz mi? Demek ki ‘kervan yoldayken diziliyor...’

DİĞER YENİ YAZILAR