Şaka mısınız siz!

Haberin Devamı

Gençlerin kaderini belirleyen tercihler, YÖK’ün ‘dönemsel’ olarak yaptığı değişikliklerle daha da kritik bir hal alıyor. Malum, ortada birçok kılavuz var: 0,12’li kılavuz var, 0,15’li kılavuz var, var oğlu var... Tercih yaparken herkes birbirine soruyor: Sendeki hangi kılavuz? Hangi kılavuzu kullanıyorsun? Sonuncuyu mu? Bu haldeyiz. Aman diyorum, elinizdeki kılavuzun son versiyon olduğuna dikkat edin.

Komik, hem de çok komik. 180 puanı alan ve barajı aşan adaylar ‘nitelikli’, 180’in altında kalan adaylar ise üniversitelerin niteliğinin sorgulanmasına neden oluyor. Bu mudur sizin nitelik anlayışınız? 179,999 nitelik sorgulanmasına mı neden oluyor. Çocuklarda bunları sorgulayan YÖK, acaba açtığı üniversitelerin veya açılmasına izin verdiği üniversitelerin niteliğini de sorguluyor mu?

Biz, kalkıp da size bu üniversiteyi neden ve nasıl açtınız diyor muyuz? Niteliği sorgulanacak o kadar çok üniversite var ki, öyleyse haydi böyle!

Siz, çocukların niteliğini sorgulayın, ben de üniversitelerin, açtığınız üniversitelerin niteliğini sorgulayayım. Bakalım kim haklı çıkacak! YÖK’ün ve yandaşlarının gözden kaçırdıkları bir nokta var: Ey, ehli eğitimciler! Biz üniversitelerdeki kaliteyi sorgulamıyoruz ki, bizim konumuz bu değil ki! Ha, konu bu olur, anlarım... Bizim dediğimiz, üniversitelerde ciddi oranda boşluk olacak. Bizim derdimiz bu! Bilmem anlatabildim mi?

180’lik adayla 165’lik aday arasında nitelik farkı var, öyle mi? 250 puanla aldığınız öğrenci de o zaman mükemmeldir herhalde... Sizin yaklaşımınıza göre böyle olsa gerek. Güldürmeyin adamı, ciddi oranda kalite sorunu var zaten. Dün bir öğretim üyesi yazmış, efendim şöyle de böyle de, kalite yerlere sürünecekmiş falan da filan... Eee, mezun ettiğiniz çocuklar dilekçe bile yazmayı bilmiyor hocam. İki kelimeyi bir araya getiremeyen mezunlar var. Bunlar n’olacak hocam? Hani bu çocuklar nitelikli (180 puan ve üstü) puanla size gelmişti, hani bunlarla siz iyi eğitim yapacaktınız?!

Geçin bunları... İyi öğrenciyi herkes yetiştirir, önemli olan niteliği düşük olanı da nitelikli hale getirmektir. Siz bana şunu söyleyin, bu öğrencileri siz eğitebilir misiniz, yoksa eğitemez misiniz? Benim merak ettiğim bu!

Şaka maka yapmıyoruz, bu işin şakası yok. Millet gidiyor başka ülkelerden öğrenci kapmaya çalışıyor. Biz kendi öğrencimizi okutmuyoruz, üstelik yerimiz olmasına rağmen. İyi o zaman, bu çocuklar Polonya’ya gitsin, Bulgaristan’a gitsin, Litvanya’ya gitsin oraya buraya gitsin, ziyan olsun. Neymiş efendim, bu çocuklar kifayetsizmiş. Oldu...

Bu iş düzelecek, bu işin düzeltilmekten başka olur tarafı yok. Baraj 165’e çekilecek, süre uzatılacak! İnat edenler, milyon dolarlarımızı heba edecekler...

***


Beslenme ve diyetetik, yıldızı parlayan bölümlerin başında geliyor. Sağlık bilimleri alanının en popüler bölümlerinin başında geliyor. Fizik tedavi ve rehabilitasyonla hemşirelik de çok tercih ediliyor. Bu bölümler gençlerin ilgisini çekiyor, onlara cazip geliyor. ‘Seçmeli miyim’ diye sormuyorlar, ‘girebilir miyim’ diye soruyorlar. Gençler, bu bölümleri seçmekle iyi yapıyorlar, geçerli dallar bunlar. Her daim ihtiyacımız olan meslekler bunlar. Bu bölümleri seçen gençlerin iş sıkıntısı çekeçeklerini hiç sanmıyorum.

Mezunlar, diyetisyen olarak sağlık kuruluşlarında yataklı tedavi kurumları diyetisyenliği ve halk sağlığı diyetisyenliği yapabilirler, toplu beslenme yapan kuruluşlarda çalışabilirler, beslenme eğitimcisi ve öğretmen olarak eğitim kurumlarında çalışabilirler, araştırma ve endüstri kuruluşlarında görev alabilirler. Diyetisyenlik ülkemizde yeni gelişen bir meslek alanı. Okullarda, sosyal hizmet kurumlarında, hastanelerde, kamu ve endüstri kuruluşlarında vb. yerlerde diyetisyenler rahatlıkla iş bulabilirler.

Gençlere diyorum ki: BU BÖLÜME TERCİH LİSTENİZDE YER VERİN!

YARIN: Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü

SORULARINIZ VE YANITLARI

- A. Çakı: TM öğrencisiyim. TM-1 sıralamam 33734. TM-2 sıralamam 26134. İlk yerleştirmelerden sonra kazandığım okula kayıt yaptırmalı mıyım? İkinci yerleştirmeye başvurunca ilk yerleştirmedeki kazandığım okula dair haklarımı kaybeder miyim?

CEVAP: İlk yerleştirmede kazanan bir aday zaten ikinci yerleştirmeye başvuramaz. Ek yerleştirme, yer değiştirme anlamına gelmiyor.

- Y. E. Yavuz: Bu yıl ‘LYS mağduru’ denebilecek öğrencilerden biriyim. Ancak hiçbir şekilde sorunuma sizin haricinizde ciddiyetle yaklaşan kimseyi görmedim. YÖK ve ÖSYM bizi yok sayıyor. Bizim ise medyayı takip etmek dışında elimizden hiçbir şey gelmiyor. Sizce LYS barajını düşürülme ihtimali nedir? Yurt dışına gidip yüzlerce bin euro döviz vermek istemiyorum. Tek umudum bu baraja kaldı. Ailecek her şeyimizi buna bağladık. Son güne kadar bekleyeceğiz. YÖK, ‘baraj puanı düşürülmesi gündemimizde değil’ diye bir açıklama yaptı. Peki bu kadar kontenjan boşken bizler böyle açıkta mı kalacağız? Nasıl vicdanlarına sığıyor? Puanım 178,8747. Ne yapacağımızı şaşırdık. Umudumuz, sizin gibi aydın ve medyada etkili insanların bizi savunması. Elimizden gelen her türlü desteği sizlere vermeye hazırız. Sayın hocam, her şey için teşekkürler. Umarım bu konuşmalarım yerine ulaşmıştır.

CEVAP: ‘Umarım bu konuşmalarım yerine ulaşmıştır’ diye yazınızı noktalamışsınız. Yerine ulaşacağına ben inanmıyorum!

- M. Yavuz: Öncelikle ülke yararına yazılar yazdığınız için size canı gönülden teşekkür ederim. LYS puanım 179,852 ve tercih yapamıyorum: Sıralamam 250.542. Bu nasıl bir mantıktır aklım almıyor. Kontejanların boş kalacağını herkes söylüyor ama hâlâ baraj düşürülmüyor. Bir yıl çöpe gidecek.

CEVAP: Açıklama şöyle geldi: 180 puanın altında kalanlar, üniversitelerin niteliğinin sorgulanmasına yol açabilir.

- C. Özsefil: LYS-3 sıralamam 24100. İstanbul Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’nü istiyorum. Sizce bu bölüme yerleşme ihtimalim nedir?

CEVAP: 24100’ün 22200’ü yakalaması konusunda pek ümitli değilim. Yüzde 48-49 gibi bir şansınız var.

DİĞER YENİ YAZILAR