Kürt sorunu ‘dinlemelerle’ çözülemez

Haberin Devamı

KCK, Koma Ciwaken Kürdistan’ın, yani Kürdistan Topluluklar Birliği’nin kısaltması. İddiaya göre bu örgüt, yasadışı Kürt siyasi hareketiyle (PKK) yasal olan (dün DTP, bugün BDP) arasında köprü vazifesi görüyor. Bundan önce Güneydoğu’da KCK’ya yönelik dalga dalga operasyonlar düzenlenmiş, çok sayıda belediye başkanı, parti üye ve yöneticisi ile sivil toplum kuruluşu temsilcisi gözaltına alınmış, çoğu da tutuklanmıştı. Dikkatli okuyucular bilir, daha önceki operasyonları da eleştirmiştim, ne var ki büyük ölçüde yalnız kalmıştım.

Fakat son KCK operasyonu, özellikle hükümetin Kürt açılımına başından beri geniş ölçüde destek veren bazı kişi ve çevrelerin de tepkisine neden oldu. Nasıl olmasın ki, tam hükümetin artık iyice tıkanmışa benzeyen Kürt açılımında ne tür adımlar atacağını; özellikle PKK’nın silahsızlandırılması için hangi formülleri geliştireceğini merakla beklerken, bir kısmını yakından tanıdıkları Kürt siyasetçi ve kanaat önderini, plastik kelepçelerle sıraya dizilmiş halde görünce neye uğradıklarını şaşırdılar.

Yanlış, çünkü...

KCK operasyonu, özel olarak Kürt açılımının, genel olarak da demokrasimizin geleceği hakkında karamsar olmamıza neden olacak birçok öğe içeriyor. Fakat bunları ele almadan önce KCK soruşturmasını neden anlamsız, yararsız ve hatta zararlı bulduğumu belirtmek istiyorum. Bu arada operasyonları eleştirenlere “PKK’lı olmak”, ya da en azından “PKK’nın ekmeğine yağ sürmek” gibi ithamlarda bulunanlara, Irak’ı işgal ederken diğer ülkelere “ya bizdensiniz, ya onlardan” diye dayatmış olan ABD eski başkanı George W. Bush’un akıbetini hatırlatırım.

Bu operasyonlar yanlış çünkü;

1 Bir yanda yasal (dün DTP, bugün BDP), diğer yanda yasadışı (PKK) Kürt siyasi hareketleri ve bunların birbirleriyle ilişki içinde oldukları birer gerçekse bunların arasında “yarı yasal” olarak tanımlayabileceğimiz bir yapının bulunması doğal, hatta zorunludur;

2 Hükümetin “Kürt açılımı” nın nihai hedefinin yasadışı Kürt hareketinin kendi rızasıyla tasfiyesi olduğunu söyleyebiliriz. Dolayısıyla yasadışılıktan yasallığa geçişi kolaylaştırabilecek köprülere her zamankinden fazla ihtiyaç var;

3 Devlet daha önce de yasal siyasi partilerin (HEP, DEP, HADEP, DEHAP, DTP) PKK ile ilişkilerini koparmaya çalıştı ama başarılı olamadı. Hatta bu tür operasyonlar söz konusu ilişkiyi daha da güçlendirdi;

4 Operasyonların PKK ile BDP’nin ilişkisini koparacağını düşünmek mümkün değil. Güneydoğu’nun siyasi nabzını tutanlar, PKK ve Öcalan’ın hiç olmadığı ölçüde meşrulaşmış olduğunu ve bu türden baskıların bu olguyu daha da güçlendirdiğini de çok iyi bilmektedirler.

Şahin avı

Operasyonları yürütenler ve onları destekleyenler kendilerini şöyle haklı göstermeye çalışıyorlar: “İçeri alınanlar ’şahinler’. Bu yolla Kürt siyasi hareketi içinde ’güvercinler’in önünü açmak istiyoruz.”

İşte bir örnek: Son kongrede AKP MKYK’sına giren Dicle Üniversitesi’nden Doç. Mazhar Bağlı NTV’ye şu yorumu yaptı: “Demokratik açılımın devam etmesinin en önemli parametlerinden birisi de bu operasyonun yapılmasıdır. Kimsenin herhangi bir siyasi eğilim veya bir siyasi tercihten dolayı gözaltına alındığını düşünmüyorum. Aksine davem eden süreci ve demokratikleşmeyi engelleyen, provoke eden ve başka türlü mahfillerle iş tutun bir yapılanma var. Bu aksine DTP’li belediyelerin işini de kolaylaştıran bir operasyon olacaktır. Çünkü KCK çok ciddi olarak bölgedeki sivil siyaset alanını daraltan bir yapılanma. Bölgedeki sivil siyaset alanının genişlemesi için de bu operasyona ihtiyaç vardır. Bununu için geç kalınmış olduğunu bile düşünüyorum.”

Birkaç hatırlatma

Doç. Bağlı yalnız değil. Kimisi akdemik titrli, kimisi “araştırmacı” etiketli bazı isimler; birkaç “think tank” ve bir medya grubu, ne zamandır tek engelin KCK olduğu yolunda yoğun bir propaganda ve lobi faaliyeti yürütüyordu. Devletin kendisine kılavuz olarak onları seçmiş olduğunu bir kez daha gördük. Yazık.

Bu operasyonları yapanlar ve onları destekleyenlere birkaç hatırlatmam olacak:

1 KCK’nın, Öcalan bahanesiyle şehirleri yangın yerine çevirdiğini söylüyordunuz. Öcalan’ın son talimatlarıyla gösteriler durmuştu fakat son operasyonla tekrar başlamadı mı?

2 KCK’nın hedefinin bölgeye “olağanüstü hal” i getirmek olduğunu söylüyordunuz. KCK zanlılarının toplama kampına götürür gibi kelepçelenmesine ne diyorsunuz?

3 Siirt Belediye Başkanı Selim Sadak ile Hatip Sicle, 1994’de TBMM’den polis zoruyla götürülürken gerekçe yine aynıydı: PKK ile ilişki. Onca yıl hapis yatmış bu kişileri yine içeri atarak ne elde edeceğinizi düşünüyorsunuz?

4 Her fırsatta “atanmışların seçilmişler üzerindeki vesayeti” nden yakınıyorsunuz da halkın seçtiği belediye başkanlarının polis-savcı işbirliğiyle yaka paça götürülmelerini neden onaylıyorsunuz?

5 Sık sık “toplum mühendisliği” kavramının altını çiziyorsunuz. “Şahinleri içeri atıp güvercinlerin önünü açma” gibi bir iddianın toplum mühendisliğinden başka bir anlamı olabilir mi?

6 Sahi kim şahin, kim güvercin, nasıl saptıyorsunuz? İnsanların telefonlarını ve e-postalarını takip etmekten başka bir yönteme başvuruyor musunuz?

İçişleri Bakanlığı, gözaltına alınan BDP’lilere takılan plastik kelepçeyle ilgili önceki gün soruşturma açmıştı.

DİĞER YENİ YAZILAR