Paris Operası'ndaki tek Türk sanatçıydı o!

Perşembe sabahı telefonum çaldı; arayan sesi hemen tanıdım... Tanımamak imkânsızdı zaten, Türkiye'de müzikal denince akla gelen ilk isim, en güzel ses ve yeteneklerimizden biri, Devlet Sanatçısı Ayten Gökçer'di... Ve ağlıyordu. Son derece haklı bir nedenle... Ağlıyordu

Haberin Devamı

Perşembe sabahı telefonum çaldı; arayan sesi hemen tanıdım... Tanımamak imkânsızdı zaten, Türkiye'de müzikal denince akla gelen ilk isim, en güzel ses ve yeteneklerimizden biri, Devlet Sanatçısı Ayten Gökçer'di... Ve ağlıyordu. Son derece haklı bir nedenle... Ağlıyordu.

Anlattıklarını dinlerken ben de ağlamaya başladım. Vefasızlığın, hayırsızlığın bu kadarına birlikte ağladık.

Devlet Opera ve Balesi'ne bir yaşam adayan değerli sanatçı, Devlet Sanatçısı Suna Korat'ın Bilkent Üniversitesi'nde yapılan cenaze törenine katılmıştı, orada gördüğü manzaraydı ağlatan Ayten Gökçer'i...

"Sanatçılara bunun yapılması çok ağırıma gidiyor. Çok acı bir gün geçirdim, bunu paylaşmak istedim" dedikten sonra şöyle devam etti:

"Türkiye'nin adını, sanatını dünyaya tanıtan, Maria Callas'ın yerine sahneye çıkmış bir sanatçıydı Suna Korat. Bunlar Türk Tiyatrosu'nun, Opera ve Balesi'nin pırlantalarıdır. Böyle bir sanatçı öldükten sonra radyo, TV ve gazetelerde biyografisi yayınlanır. Sanatçı arkadaşlan koşar cenazesine katılır. Bu, kendini sanata adamış insanlara yapılacak son bir görevdir..." Konuşması hıçkırıklarla kesiliyor, kelimeleri duyulmaz oluyordu. Onu hangi sözlerle sakinleştireceğimi bilemedim. Kesik kesik sürdürdü anlatmayı:

"Sanatçılar yoktu. TRT dışında TV kameraları, gazeteciler yoktu. Kimse farkında bile değildi bu önemli kaybımızın... Suna Korat bu muameleye mi lâyık? İçimden mikrofona çıkıp medyanın bu vurdumduymazlığıyla alay etmek geldi. Sanatçı unvanını rezil eden insanların ipe sapa gelmez, seviyesiz diyaloglarını günlerce tekrar tekrar veren 'kim kimi havuza itti' diye magazin programlan dizenler için gerçek sanatçıların hiç mi değeri yok?

Diğer uluslar sanatçılarına bunu mu yapıyorlar? Günlerce özel belgeseller hazırlanıp sunuluyor onlar için... Yazıklar olsun."

İşte bunlan söylüyordu Ayten Gökçer.

Belkıs Aran da çok değerli bir sanatçı, bir hocaydı. Onda da küçük bir yazı bile çıkmadı" diyordu.

Suna Korat da, Cüneyt Gökçer, Gürer Aykal gibi sanatçılarla birlikte İhsan Doğramacı'nın daveti üzerine Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatlan Fakültesi'nde Opera Anasanat Dalı Başkanı olarak görev yapmış, çok sayıda öğrenci yetiştirmişti emekli olduktan sonra.

Cenaze töreni de yine Doğramacı'nın özel isteği ve gayretiyle Bilkent Üniversitesi'nde en iyi şekilde düzenlenmişti.

Simdi söyleyin lütfen, hangimiz doğru dürüst duyduk ve değerlendirdik başansı, şöhreti ülke sınırlarını aşan bu değerli sanatçılarımızın vefatını? Gerçekten de seviyesiz diyalogları, kiminin kitabının, kiminin dergisinin, kasetinin ya da filminin reklâmını yapmak için çıkardığı sansasyonları arka arkaya izlerken hangimizin aklına geldi?

Benzersiz ses tekniği ve sanatçıyla dünyanın her köşesinde hayranlık uyandıran, Paris National Opera'da bugüne kadar sahneye çıkan tek Türk sanatçısı Milano La Scala Operası'nda dünyanın en ünlü sanatçılarıyla sahne paylaşan bir ses, Hollanda, İspanya, Belçika, Rusya, İsviçre, Yunanistan, Amerika ve daha sayılamayacak kadar ülke tarafından paylaşılamayan bir değer.

Ben de ağladım. Yazarken hâlâ ağlıyorum. Ama ağlamak yetmez bize...

Utanmalıyız bu vefasızlığımızdan.

Utanmalıyız!

DİĞER YENİ YAZILAR