Başbakan olaylardan hiçbir şey anlamadı mı?

Haberin Devamı

İstanbul Gezi Parkı’nda tamamen “polisin gençler ve bölgede oturan vatandaşlar tarafından yapılan barışçıl bir çevre eylemi”ne aşırı güç ve şiddet kullanarak müdahale etmesiyle başlayıp devam eden gösteriler durulmuyor. Antakya’da 22 yaşında bir gencimiz polis şiddeti yüzünden, başına gelen gaz bombası kapsülüyle kafasından vurularak hayatını kaybetti. Bir başka genç yine gösterilerde öldü, yüzlerce yaralı ve ağır yaralılar var. Bu tabloyu ülkede bulunarak yaşayan Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ortamı yumuşatacak bir tutum içine girdiler ama..

Ama Başbakan Tayyip Erdoğan olaylar başladıktan hemen sonra çıktığı Fas, Tunus gezisinden dönmeden “giderken hangi sözleri söylediyse aynını söyleyerek” kendisinde hiçbir yumuşama olmayacağını ortaya koydu.

Topçu Kışlası yapılacak!

“Taksim projemize devam edeceğiz” dedi..

“Topçu Kışlası’nı yapacağız” dedi..

“AKM’yi de yıkıp yerine büyük bir opera binası yapılacağını” söyledi. (Tekrar hatırlatmak gerekiyor, opera-bale-devlet tiyatroları ortadan kaldırıldıktan sonra opera binasını kim ne yapacaksa?..)

Başbakan, Türkiye’nin her köşesine yayılmış olan ve çevre tepkisiyle başladığı halde “demokrasi, insan hakları” aramaya ve tüm kesimlere; başta MEDYA olmak üzere bağımsız olması gereken kurumlara uygulanan baskıya baş kaldırmaya, bağımsızlığını yitirmiş bir yargının yaptığı hukuksuzları ve topluma yapılan haksızlıkları durdurmaya dönüşen bir halk hareketini görmezden gelen vurgularla devam etmiş..

Arınç neden söz etmedi?

Sanki olayları başlatan “polisin öldüresiye uyguladığı şiddet” değilmiş, durup dururken insanlar olayları büyütmüş ve aralarında (yine, halkın geri kalanını inandırmak üzere hep aynı mazeret) terör örgütleri varmış gibi “aşırı uçlar” diyor, terör gruplarına karışanlar” diyor, adeta ABD’yi ikna etmek ister gibi “ABD Büyükelçiliğini basan malum terör örgütü de içinde” diyor..

Madem ki böyledir Bülent Arınç günlerdir neden hiç bu “terör örgütleri”nden söz etmedi? Neden Gül ve Arınç toplumun tepkisine hak veren ve “ders çıkardık, inatlaşmayız, yaşam tarzı değerlidir” diyen açıklamalar yaptılar? Bülent Arınç’ın “Başbakan Vekili” olarak söyledikleri, Cumhurbaşkanı’nın sözleri hiçbir anlam ifade etmiyor mu? Laf olsun diye mi söylenmişlerdir?

Cezaya kalk!

Öyle görünüyor ki bu gösteriler sürecinde “sosyal medya”da ve alanlarda pankartlarındaki mesajlarıyla harikalar yaratan insanlar “öğrencilerden ve devlet memurlarından” başlayarak cezalandırılacaklar. Ki bu yaramazlar bir daha “disiplin suçu!!” işlemesinler, kuzu gibi hiçbir haksızlığa tepki veremeden yaşayıp gitsinler. Ülke geleceğini ilgilendiren en önemli olaylarda “kendilerine anlatılan çocuk masalları”nı dinleyip yutsunlar.

İyi de böyle “tepkisiz ve ruhsuz” bir toplum olmayı, özellikle bu olayda ne kadar zeki ve yaratıcı olduğu iyice ortaya çıkan toplumun kendisi istemiyor ve istemediğini gösteriyor. Yani “neyi yapmamışız da tepki gösteriyorlar” diye sorarken tepkilerin “yapmadıkları”ndan değil “yaptıkları baskılar, hukuksuzluklar ve hatalardan” kaynaklandığını görmeleridir asıl mesele.. “Akil Adam” seçtikleri sanatçı Orhan Gencebay bile olaylara tepki göstererek bu görevi bıraktığını boşuna söylemiyor.

Başbakan Erdoğan gitmeden önce Reuters muhabiriyle yaptığı konuşma havasında dönerse bu “ülke adına” en büyük yanlış olacak. Unutmaması gereken “halkı keskin kutuplara bölerek ve bir kesimini aşağılayarak” bundan sonra bir yere varılmayacağıdır!

Batı’ya mı, Ortadoğu’ya mı benziyor?

Cumhurbaşkanı Gül toplumda ortaya çıkan tepkileri doğru okudu; “Mesajı aldık, eksikler olabilir, telafi edilmeli” gibi uzlaştırıcı açıklamalar yaptı. Gerçi o da bu konuda yapılan bir yanlış tekrarlayarak “10 yıllık uzun bir iktidar döneminde incinenler vardır” dedi ki olaylar “incinme” nedeniyle değil, ülke çapında “her alanda yapılan ağır baskılar ve halka uygulanan polis şiddeti” sonucu ortaya çıkmıştı. Bu kadar zeki bir toplum “masal dinlemekten bıktığını” da ortaya koymaktaydı.

Gül’ün asıl önemli hatası bence “Türkiye’de yaşanan olayların Ortadoğu’dakilere benzemediği, ABD, İngiltere ve İspanya’da rastlanan tipte olduğunu” söylemesi.. Birkaç gün önce yine bir konuşmasında “İngiltere’de 2 yıl önce bunun benzerinin yaşandığını” belirtmişti. Oysa söz ettiği ülkelerde yönetimlerin Türkiye’dekine benzer; “medyadan yargıya, üniversitelerden, okullardan, ailelerin kaç çocuk doğuracağı, kadınların hangi yöntemle doğuracağına, telefon konuşmalarının dinlenmesine, hukuksuz gözaltı ve tutuklamalara varan hükümet baskıları” asla görülemez. Bunların “sadece biri”ne teşebbüs edilse o dakika yönetimin hesabı kesilir.

Zeki, esprili, aydın!

İngiltere’de 2 yıl önceki olaylar sırasında ben oradaydım, karışıklık “bir polisin bir zenciyi öldürmesi”yle başlamıştı ama bu “milyonda bir görülecek, orada da daha önce rastlanmamış, asla beklenmedik bir olay”dı, Türkiye’deki gibi tekrarlanan haksızlık ve şiddetle ilgisi yoktu. Sayın Gül İngilizlere soracak olursa aynı cevabı alacaktır. Bu nedenle “Ortadoğu’ya” daha çok benziyor!

Temel hak ve özgürlüklerine, milli değerlerine sahip çıkan, baskılardan yılmış yüz binlerce vatandaş ise bu ülkede “iyi ve aklı başında ve üstelik olağanüstü espri anlayışına, zekaya sahip aydın kuşaklar” yetiştiğini net şekilde gösteriyor.

DİĞER YENİ YAZILAR