Merhum Ecevit’e ne yapacaksınız?

Haberin Devamı

Son Ergenekon duruşması sırasında Silivri’de çıkan olayları hatırlayalım. On beş bin kişinin otobüslerle hukuksuzluğa karşı çıkmaya gitmesi nedeniyle polise kurdurulan barikatlar, sıkılan biber gazları, tazyikli su.. Gaz maskeli insanlar, jandarma ve polisin sert tutumu..

Silivri Başsavcılığı çıkan olaylarla ilgili olarak bazı CHP milletvekilleri, İşçi Partisi, Türkiye Gençlik Birliği (TGB) ve Atatürkçü Düşünce Derneği yöneticileri hakkında soruşturma başlatmış.

Sebep bulmakta zorlanıyorlar

Okuyunca üzerinize afiyet gülmekten yine gözlerimden yaş geldi.. Soruşturmanın nedeni İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal ve Baro yöneticilerine açılan soruşturmayla aynı; “Yargı görevini yapanı etkilemeye teşebbüs”.. Yanında “halkı kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşe kışkırtmak”, “suç işlemeye tahrik” filan da var üstelik.. On beş bin kişi ülkenin her yanından gelmiş ama onları bu kişiler “yürüyüşe-gösteriye-suça tahrik” edecek yani.. Sanki hepsi bebek, hemen inanacaklar.

“Yargı görevi yapanı etkileme” daha da komik.. Bu “hukuk dışı bulunarak kaldırılan ama nedense yalnızca Ergenekon-Balyoz türü davalardan kaldırılmayan” özel yetkili mahkemeler aynı şeyi iktidar partisi yapınca hiç etkilenmiyor ama “herhangi bir muhalefet” grubu varsa işin içinde, anında etkilenmiş oluyor. Ve hatta kendi meslektaşlarının, barodaki hukukçuların “hukuksuzluk son bulmalı, adil yargılanma herkesin hakkıdır” demesi bile onları kolayca etkiliyor, dava açıveriyorlar.

Katledilen hayatlar

“Siz bu kadar narin ve kırılgansınız da, 4-5 yıldır hapiste tuttuğunuz halde hala somut kanıt bulamadığınız insanları neden ‘çok dayanıklı olmak zorunda’ bırakıyorsunuz” diye sormak lazım..

Dünya çapında bir başarıya sahip ve Türkiye’ye “organ nakli” konusunda büyük hizmet vermiş olan Prof. Dr. Mehmet Haberal “tutukluluğunun 5’inci yılına ”girmiş.. “Zamanım katledildi, yaşamım gasp edildi” diyor. Yaratılan “sanal bir örgüt” le hayatının çalındığını anlatıyor. HAKSIZ MI? Gerçek teröristlerin baş tacı edildiği memlekette koskoca profesör veya koskoca Genelkurmay eski Başkanı “TUTUKSUZ” yargılanamaz mıydı ?

Muhalefet de içeri..

Gazeteciler içerde veya baskı altında, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın bile “yargı siyasi kuşatma altında” dediği gibi “yargı” bağımsız değil, büyük ölçüde taraf olmuş durumda.. Bağımsız kalan veya karşı çıkan hukukçulara dava açılıyor, susturuluyor. Ve sıra geldi “muhalefet partilerine”.. Başkanlık

sisteminin (veya yarı başkanlık, adı fark etmez aynı kapıya çıkacak) Türkiye uygulamasının muhalefet partilerini tümüyle ülke yönetiminden çıkarıp etkisiz kılacağı biliniyor. Ama artık onu beklemeye de gerek kalmayacak.. CHP milletvekillerine “dokunulmazlıklarını kaldırırız” dendi, soruşturma da açıldı.

Dikensiz gül bahçesi

Arkasından Başbakan Erdoğan, Devlet Bahçeli’ye olan kızgınlığı sonunda “3’lü koalisyon dönemindeki ekonomik kriz de sorgulanacak” dedi.. Diğer davalardaki gibi bir suç iddiası bulunursa o dönem hükümetinin başında olan merhum Bülent Ece-vit için ne düşünecekler, merak ediyor insan.. Bu gidişle muhalefet partileri de Silivri’ye konursa zaten her tür muhalefet ortadan kalkmış olacak.. Dikensiz gül bahçesi işte, yeni sisteme, yeni anayasaya filan hiç gerek yok!

Diyanet Başkanı; dediğimi yap, yaptığımı yapma!

Kutlu Doğum Haftası toplantısındayaptığı konuşmada Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez “Müslümanlar diğer Müslümanlara saygı göstermiyor... İslam aleminin özeleştiriye ihtiyacı var” demiş.

Bütün İslam alemini bilmem.. Tamamı Mehmet Görmez’in sorumluluğunda mı ki böyle söylüyor onu da bilmem ama Türkiye’de bazılarının özeleştiriye ihtiyacı olduğu kesin.

Mesela; insanları ayıran, onların dindarlığı hakkında yorum yapma hakkını kendinde gören, bir ilde yaşayan insanların “farklı dindarlık anlayışı olduğunu” söyleyebilenler gibi.. Diyanet Başkanı kendisinin diğer Müslümanlara saygı gösterdiğine inanıyor mu, merak konusudur.



Müzik Ödülleri ve Atatürk!

Kral TV Müzik Ödülleri gecesinde Orhan Gencebay “Gelin Birlik Olalım” şarkısının sözlerini okumuş, barıştan, sevgiden söz etmiş ve ayakta alkışlanmış..

Mustafa Ceceli’nin ödülünü vermek üzere sahneye çıkan Kayahan da “Mustafa Kemal ve silah arkadaşları için alkış” istemiş ve o da ayakta alkışlanmış. Şimdi “ne gerek var müzik ödülleri gecesinde siyasi konulardan söz etmenin” diyenler çıkacaktır.

Bence doğru değil, çünkü yaşadığımız normal bir zaman değil.. Sanatçılar ülkelerinin böylesine zorlu bir döneminde görüşlerini açıklayabilir, bu tür jestler yapabilirler.

Tabii, meclislerin, iktidarların, hükümetlerin yerine “en önemli ülke sorununu” halka anlatma veya halkın duygularını ölçmekten söz etmiyoruz..

Barış mesajlarından.. Atatürk’ün ve kurduğu Cumhuriyet’in bile tartışılır hale getirildiği günlerde, bu ülkenin kurucusunu anmaktan söz ediyoruz. Bence gayet yerinde olmuş Gencebay ve Kayahan’ın mesajları!

DİĞER YENİ YAZILAR