Orhan Gencebay’ı göreve kim çağırdı?

Haberin Devamı

Efendi sanatçıdır Orhan Gencebay, yıllar onun saygılı, nazik, alçak gönüllü tutumunu hiç değiştirmemiştir.. Elbette milyonlarca seveni de var, hepimiz biliyoruz.. Zaten şimdi “akil adamlar” arasına seçilmesinin nedenlerinden biri bu; milyonlarca kişiyi etkileyebilecek olması..

Ama elbette bu “etkileme” eylemini de hangi nedenle yapacağını, aslında işinin ülkede demokrasiyi, insan haklarını, özgürlükleri tümüyle kaldırması büyük olasılık olan “başkanlık rejimi”ni de içine alacak, ABD’nin Ortadoğu projesinde öngördüğü “bağımsız büyük Kürdistan devleti”nin kurulmasını da başlatacak, yeni anayasada milleti ve devleti “ikiye bölecek”, ülke yönetiminde TBMM etkisiz hale getirilirken “bölge yönetimi” adı altında PKK’yı yönetime ortak edecek referandum için halkı ikna etmek olduğunu bilmesi gerekiyor.

PKK açıkladı

Zira PKK bu şartlar sağlanmadığı takdirde “silah bırakma”nın ve “geri çekilme”nin mümkün olmadığını defalarca açıkladı, kendi içlerinde çekişmeleri hala sürüyor.. Kaldı ki şimdilik silah bırakıp, geri çekilmeyi kabul ettiklerini söyleseler bile bu şartlar sağlanmadığı takdirde “geri çekildikleri” Kuzey Irak veya Suriye’den, İran’dan oradaki PKK kollarının desteğiyle daha kalabalık şekilde geri dönmeleri de hiç zor değil..

Etkisi “başkanlık sistemi”yle iyice sıfırlanmış TBMM’nin yanında (muhalefet partilerinin tüm etkisini yok eden, Meclis’teki tüm milletvekillerinin yerine başkanı koyacak bir sistem) ülke yönetmesi kabul edilse de, İspanya veya İngiltere’de olduğu gibi yeni taleplerle, örneğin “tam bağımsız devlet” talebiyle bir süre sonra tekrar başa dönmelerinin hiç zor olmadığı gibi..

Hükümet çağırdı

Başa dönelim; iktidar partisinin ülke meselelerini çözmek üzere Meclis’e girmiş 550 milletvekili acaba “istediklerini gerçekleştirecek referandum” için memleketi dolaşamıyor mu ki, onlar “yeterince akil” sayılmıyor mu ki 63 ekstra ismin “akil” olarak yurdu dolaşması karalaştırıldı?

İşte burada “milyonları daha kolay etkileyecek” isimler ve “biat etmiş” isimler meselesi ortaya çıkıyor.. Orhan Gencebay “Göreve devletimiz çağırdı, biz de icabet ettik” demiş.. Aslında devlet değil “Hükümet çağırdı” demeliydi, hatta isimlere Başbakan karar verdi ama yine de yanlış yapmış sayılmaz. Şu anda TBMM’deki diğer partiler hiç hesaba katılmadığına, yargı da tamamen iktidar partisi yönetiminde, iktidar partisi de “tek kişi anlamında” olduğu için “devlet= Başbakan” durumu mevcut. (Bir de başkanlık sistemi ni düşünün, o zaman demokrasi ne olur?)

Batsın bu dünya!

Gencebay “Eskiden beri barış ve kardeşlikten yana olduğunu, ‘Batsın Bu Dünya’yı mutlu, barış, aydınlık içindeki Türkiye için söylediğini” anlatmış.. Onun içtenliği belli ve zaten bu söylediğini aklı başında her vatandaş gönülden ister. Ama böyle “demokratik ve huzurlu” bir Türkiye için “ayrı devlet” kurulması ve “başkanlık sistemi” şart mı?

Bunların ikisi mi getirecek barışı, aydınlığı Türkiye’ye? Onlar olmadan neden gelemiyor? İyi düşünmek lazım, Orhan Gencebay ve onun gibi romantik şekilde “iyi niyetle” insanları etkileyecek kişiler daha da iyi düşünmeli!

Eşe Ana’ya iyi bakın!

Ülke yöneten ve milletin parasını “dünyanın en zengin 8 ülkesinden biri gibi” harcayan siyasetçiler ve belediyeler bakmalı asıl “Eşe Ana”ya.. Yalnızca kendinin ve ailesinin “daha çok, daha daha çok kazanmasını” düşünen ve ülkesi için küçük parmağını kıpırdatmayan zenginler bakmalı (özveriyle her tür katkıyı yapanlar da var, onlar elbette farklı bir yerde).. Kendini riske atmamak için ülkelerinin geleceğini tehlikeye sokacak her adıma sessiz kalan, kafasını kuma gömenler bakmalı..

Eşe Ana evladını şehit vermiş, tek bir soba ve televizyonun olduğu bir odada yer minderinde oturuyor. Devletin şehit oğlu için verdiği tazminat ve maaşa 15 yıl hiç dokunmadan 250 bin TL biriktirmiş, onu da “okul yaptırmak üzere” devlete bağışlamış. Haberi duyunca “üç beş yılda Karun gibi zengin olan” siyasetçileri, belediye başkanlarını, görevini kötüye kullanan, yetim hakkına bile el uzatmaktan çekinmeyenleri düşündüm. Yer minderinde oturan, azıcık bir kazançla geçinen bu acılı ana onları kendine getirir mi?

Sanmıyorum, ben “Eşe Ana’nın verdiği parayla yapılacak okulun halka duyurulmasını” istiyorum. O da toplanan birçok bağış parası gibi kayıplara karışmasın!

Ülkesine bir de güzel örnek gösterdiği için helal olsun o anaya!

Her partinin kedisi olsa!

CHP’nin kedisi Şero twitter’da yıldız olmuş, mesajlar müthiş.. Okuyunca “keşke her partinin bir değil, birkaç kedisi ve köpeği olsa, belki ülkedeki sahipsiz hayvanlar için de bir şeyler yapmayı, TBMM’ye getirilen ‘katliam yasasını’ kaldırmayı, onun yerine tüm belediyelerin hayvan koruma ve kısırlaştırma çalışması yapmalarını, topluma hayvan sevgisi aşılamayı sağlayabilirlerdi” diye düşündüm.

Çağdaş bir ülkede yapılması gereken budur. Ve tek bir kedi ve köpeğe sahip olmak bile “hayvan sevgisinin nasıl karşılık bulduğunu ve ne rahatlatıcı bir duygu olduğunu” anlatmaya yeter!

DİĞER YENİ YAZILAR