Erkek dört eşini de severmiş!

Haberin Devamı

Geçen hafta yazacaktım bir türlü sıra gelmedi.. Kısa aralıklarla ekranlarda Sibel Üresin, Ali Rıza Demircan fırtınaları esiyor.. “Müslümanlık” la “cinselliği” birbirine karıştırıp durdukları sohbetlerin sonu yok.

Güya “din konusunda” ahkam kesiyor gibiler ama konuşmalar genelde “cinsellik” üzerine ilerliyor. “Evli çiftlerin” özellikle de “dindar evli çiftlerin” cinsel yaşamları (hangisinin elinde “vücut ısısından dindarlık ölçen bir termometre” varsa artık) sakız gibi çekiştiriliyor, “kadın cilve yapmalı, makyaj yapmalı” gibi öneriler veriliyor filan.. “Sevişmenin ibadetle aynı olduğu”ndan “cinsel ilişkinin namazdan farksız olduğuna kadar” söylenmeyen gariplik de kalmadı..

İnsanlar Kur’an’da ne yazdığını hiç bilmiyorlar da bunlara inanacaklar gibi salla gitsin bir durum..

GÖZDEN KAÇAN MESAJLAR!

Neyse.. “Ağzınız kokarak eşinize yaklaşmayın, temiz olun” gibi bazı öneriler yararlı tamam da bu “ortaya çıkış”larda başka mesajlar, zararları ölçüsünde çok önemli olmakla birlikte “gözden kaçabilecek” ama belki de bu konuşmaların asıl nedeni olan mesajlar var topluma..

Mesela “Teke Tek” programındaki konuşmada 2 vurgu dikkat çekiciydi..

1- İlahiyatçı Ali Rıza Demircan’ın “kendisine de evliyken yaklaşmak isteyen kadınlar olduğunu ama buna izin vermediğini” söylediği cümleler.. Arada kaynayan ise şuydu; “Eğer ben bana talip olan kadınlarla ‘iş ilişkileri içinde olsaydım’ farklı sonuçlar doğabilirdi”..

Bir ilahiyatçı “dinden bahsediyor” havasında yaptığı bir konuşmada bu cümleyle ekranlardan “dindar erkeklere” ne mesaj vermiş oluyor? “Eşlerinizi çalıştırmayın, çalışan kadın aldatabilir” .. Ama dikkatsizlikle kendine de zarar vermiş o arada; Bir erkek olarak o kadar mı zayıf karakterlidir ki aynı iş yerinde kendisine talip olan (tabii “kendi varsayımına göre” talip olacaklar) başka kadınlara kolayca yenik düşer?

BU NE KOLAY ÇIKIŞ..

Bu arada Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın “yoldan çıkma” hikayesini unutmayalım (Çarşamba Mustafa Mutlu yazmıştı), o da “bahçesinde kızlarla erkekler, yani öğrenciler birlikte oturuyor diye ‘yoldan çıkmaktan korkarak’ Boğaziçi Üniversitesi’ni tercihten vazgeçtiğini” anlatmış. Adeta “irade” diye bir şey yok, iradeden de geçtim “takva” da yok, öylesine kolay yani yoldan çıkmak.. Allah insanları diğer canlılardan ayırmak için onlara “ekstra hangi yeteneği vermiş” bir hatırlamaya çalışsınlar bakalım, belki bulurlar.. Bu yeteneği çalıştıranlar öyle kolay yoldan çıkmazlar çünkü!

Demek Binali Yıldırım’ın daha önceki unutulmaz olayının, “partililerle yemek yerken eşini ayrı bir masada tek başına oturtması”nın nedeni de buymuş, bilememiştik.. Dönelim din-cinsellik sohbetine..

2- Demircan’ın Kur’andan değil (aralarında binlerce uydurması olduğu Diyanet tarafından açıklanan) Hadisler’den beğendiğini seçip söylediği “Cennette yaş kadınlarda ‘kadınlığa adım attığı yaş’tır” sözü.. Bu üstü kapalı anlattığı yaş, kızların adet gördüğü yaştır “11 ile 13-14 arasında” değişir.. Yani medeni dünyada kesinlikle “henüz çocuk sayılan”, bizim de imza attığımız uluslar arası “çocuk hakları sözleşmeleri”nde belirlenen yaşlardan söz ediyor.

BUNU YAPAMAZSINIZ!

3- Ve Sibel Üresin’in daha önce de ekranlardan yaptığı beyin yıkamaların tekrarı olan “Bir erkek dört eşini de sevebilir, bu Allah tarafından ona verilmiş haktır” benzeri sözü.. RTÜK dizilere, programlara en ağır cezaları verirken bu “çok eşliliği adeta medeni yasaları hiçe sayarak meşrulaştıran, teşvik eden” konuşmaları görmüyor. Başını örttüğü için dindar sayılacağını düşünen bir kadının erkeklerle oturup “bilimsel olmadığı kesin” cinsellik sohbeti yapması, seks ile namazı bir tutması Müslümanlık’ta pek makbul bir durummuş gibi bu anlamsız konuşmaların da arkası kesilmiyor. (Dinin, inancın kıyafette değil, kafada olduğunun en açık göstergesi değil mi?)

Şimdi mesela bir izleyici Ali Rıza Demircan’ı “küçük yaşta çocuklarla ilişkiyi uydurma hadislerle dine bağlayarak ekranlardan milyonlarca kişiye karşı meşrulaştırmaya çalışıyor” diye RTÜK’e şikayet etse bu konuşma ceza almayacak mı? Almayacaksa neden almayacak? Biri şikayet etmese bile RTÜK neden görmeyecek?

Gazete ve TV’lerde “bağımsız gazetecilik yapan, siyasi olayları tarafsız şekilde yorumlayan” gazetecilerin işine son verildiği bir ülkede bazılarına bu ne ekran özgürlüğüdür demez misiniz şimdi?

RTÜK “TV’lerin toplum zararına kullanılmasına” sınırlama getirmek zorundadır, görevi budur!

*****


Termal kamera!

Hakan Çopur isimli okurumuz gönderdiği yorumda benim de sık sık tepki gösterdiğim-çok önemli bir noktaya değinmiş. Diyor ki;

“Askerlerimizi o tepelere ilkel koşullarda dikenlere sesleniyorum, böyle savunma olmaz. Karakol yerine o tepelere ‘termal kamera’ koysunlar. Teröristleri tespit ettiklerinde ‘predatörler ve kobralarla’ durdursunlar. Zaten ‘acemi askerleri’ oralara gönderiyorlar, yazık değil mi?”

PKK ile Hükümetin, devletin anlaşma sürecine girdiği, Öcalan’a MİT’in gönderildiği bir dönemdeyiz. Ama bir tarafta da PKK saldırıları sürüyor. Herşeye rağmen eğer yakın bir gelecekte terörün bitme ümidi varsa bu süreçte neden daha fazla askerimiz şehit olsun? Bunu önlemek de devletin vazifesidir.

Okurumuz haklı, termal kameralarla ve onun söz ettiği şekilde Kobra ’larla saldırılar durdurulamaz mı? Bu konuda halkı bilgilendirseler iyi olur!

DİĞER YENİ YAZILAR