Vahşi Batı’ya buyrun!

Haberin Devamı

Çarşamba günü Soner Yalçın’ın imza olayı için gittiğimiz Levent Karakolu’nun önüne İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal da geldi ve gelir gelmez “Hemen duyulacaktır ama ben ilk size açıklamış olayım, büroma ateş edildi ve bir kurşun tavandan sekerek masama, oturduğum yere isabet etti” dedi..

Eğer o sırada Baro Başkanı masasında olsaydı belki de şu anda hayatta olmayacak veya en hafifinden hastanede olacaktı.. Ki bu herhalde günlerce halka yansıtılan, gündeme oturan “Başbakan’ın odasının dinlenmesi” olayından çok daha ciddi bir meseledir.

Türkiye nasıl bir kontrolsüzlük içindedir ki, bu ülkenin güvenlik güçleri, istihbarat birimleri neyle meşguldür ki odalar dinleniyor, Baro Başkanı’nın odası kurşunlanıyor, memleket adeta ABD’nin Vahşi Batı’sı dönemine dönüşüyor. .. Onların görevini yapması, seferberlik halinde çalışması için daha ne gerekir acaba?

Tabii, Bebek’in orta yerinde tinercilerin karnından bıçaklayarak yoğun bakımlık hale getirdiği sanatçı Pamir Tekin’i, Taksim’de ağzı burnu kanatılarak tekmelerle dövülen modacı Barbaros Şansal’ı ve son bir haftadaki diğer kanlı olayları unutmayalım. Bu gidişle Vahşi Batı’yı da geçeceğiz, ne rezalettir bu, Emniyet, İçişleri Bakanlığı ne yapar bu ülkede?

TURİSTİ DE PİŞMAN EDERİZ VESSELAM!

Ülkedeki kontrolsüzlükten söz ederken her kış olduğu gibi kömür-gaz zehirlenmelerini de unutmamak lazım.. Bir hafta içinde basına yansıyan iki haber (yansımayan neler oluyor kimbilir); Otelde gaz kaçağı oldu, çoğu turist 23 kişi ölümden döndü.. Hatalı bağlanan şofbenden sızan gazla 5 kişi öldü.. Hiçbir iş doğru yapılmayacak mı bu ülkede? 21’inci yüzyıldayız, taş devrinde değil.. Turist ülkemizi görmeye, yeni yıla burada girmeye geliyor, ölümden zor kurtuluyor, bir daha gelir mi, tanıdığını gönderir mi? Ayıptır yahu!

*****


Nefret suçları yasası!

BDP’li Sırrı Sakık’ın TBMM’de yaptığı ve “Sizin tarihiniz katliam tarihidir” dediği konuşma gerçekten üzücü ve kabul edilir tarafı yok. “Katliam tarihi” vurgusuna AKP, CHP, MHP hepsi birden doğru cevapları vermişler. 30 yıldır katliam üstüne katliam yapan bir terör örgütünü savunanların böyle bir söz söyleyemeyeceği de kendisine bildirilmiş.

Ben tüm olayı okuduğumda dikkatimi çeken noktalar şöyle;

-“Devlet bize ayırımcılık yaptı, yapıyor” tepkisi içinde olan bir parti ayırımcılığın daniskasını ve hatta milleti iki keskin kutba ayırarak, ‘bizim’, ‘sizin’ diyerek bölücülüğün ta kendisini yapmaz. Sırrı Sakık’ın sözleri çelişkilidir.

SAVAŞ DEĞİL, TERÖR!

- “Bu savaş ‘bizim’ tercihimiz değil, bu savaş ‘sizin’ ret ve inkar politikalarınıza karşı Kürt çocuklarının onurlu duruşudur. Bir yerde ret ve inkar varsa onların çocukları da buna karşı dik duruş sergiler” diyor.. Ortada savaş yok, savaş “iki devletin güçlerinin karşı karşıya gelerek mücadele etmesi”ne denir. Araçların geçeceği yollara mayınlar döşemek, uyuyan insanları öldürmek, kendisine kötülüğü dokunmamış masum insanlara, gençlere pusu kurmak, sivilleri hatta bebekleri bile bombalarla yok etmek, arkadan vurmak savaş değildir. ‘Terör’dür, dünyanın her yerinde böyle kabul edilir (medeni dünyada tabii..)

“Ret ve inkar” gibi yuvarlak sözler açıklanmalıdır, hangi ret ve inkardan söz ediyor? (Örneğin ‘Dersim’ deyince orada ‘olayların nasıl başladığını, nasıl çözümsüzlüğe sürüklendiğini’ de anlatmak gerekir, aynen ‘Ermeni Soykırım iddiası’nda söz konusu olduğu gibi eksik bilgi olmamalı)..

Ret ve inkar şikayeti neden BDP dışında bugüne kadar ve halen TBMM’de bulunan diğer Kürt milletvekillerinden duyulmadı? Neden onlar böyle bir “siz-biz” ayırımcılığı yapmadan aynı çatı altında yıllarca birlikte çalıştılar?

TERÖRİZM ‘DİK DURUŞ’ MU?

Hani bugünlerde devlet, TSK teröre karşı aciz kalmış, beyaz bayrak çekiliyormuş gibi Oslo olayının arkasından yeni bir “başrolde Öcalan filmi” izlemekteyiz ve ülke “terör bitsin de ne olursa olsun” noktasına getirildi ama bir milletvekilinin (BDP’li de olsa) çıkıp terör örgütü üyeleri için “onurlu duruş”tan söz etmesi, bunu yaparken Türk tarihine “katliam tarihi” demesi artık sözün bittiği nokta gibi görünüyor.

Peki Sırrı Sakık’a göre “arkadan vurulan askerlerin duruşu” nasıldır acaba? Onu nasıl tarif edecek?

Ne olursa olsun, hangi partiden olursa olsun milletvekillerinin bu kadar keskin nefret ifadesiyle konuşması doğal olarak Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın “Kapsamlı nefret suçları yasası çıkarılmalı, AKP nefret suçları kavramını mevzuata yerleştirmeli” talebini haklı kılıyor.

GENELKURMAY BAŞKANI’NA ‘TERÖRİST’ DERKEN....

Türkiye bugüne kadar çektiği bunca acıya, döktüğü bunca gözyaşına rağmen Türk-Kürt vatandaşları arasında bir bölünme yaşamadı ama böyle giderse provoke edile edile o noktaya getirilecek. Yazıktır, günahtır, önlenmelidir. Ülkenin gazetecisinin, bilim adamının “şunu yazdın, bunu söyledin” diye hayatı kaydırılırken, hayatını gerçek onurla yaşamış yüzlerce askere ve bir Genelkurmay Başkanı’na dahi “terörist” yakıştırması yapılıp hapse tıkılırken herkes de ağzından çıkanı duymalı, “dokunulmazlık” kalkanı arkasında ağzına geleni söylememelidir!

DİĞER YENİ YAZILAR