‘Dört artı dört’ camide!

Haberin Devamı

Cuma günü bana bir okurumuz tarafından yazılan mesajda “Elazığ’da camide imamın şöyle konuştuğu yazılmıştı; “Ey cemaat, biliyorsunuz ilk 4 yıldan sonra çocuklarınızı imam hatibe gönderebileceksiniz.. Çocukları imam hatip okullarına gönderin çünkü oradan çıkan çocuklar Allah’ı bilir, dinini bilir, dini bütün Müslüman çocukları olarak mezun olurlar”..

Dün gündemdeki haberlerden biri, aynı konuşmanın benzerinin Kastamonu’daki camilerde cuma hutbesi içinde yapıldığını anlatıyordu.. Bunun duyulması üzerine İl Genel Meclisi toplantısında AKP ve MHP’li üyeler arasında tartışma çıkmış. MHP İl Genel Meclisi üyesi Hakkı Tekkeşin “Bugün cuma hutbesinde imam hatip kayıtlarının başladığı söylendi. Diğer okulların kayıtlarını da bu şekilde duyuracak mısınız” diye sormuş. Bağımsız üye Erdal Başesgioğlu tepkisini “imam hatip liselerinin ne özelliği var” sorusuyla dile getirmiş.

DİNİ BASKI İLE..

Bu tepkiler son derece doğal, zira Milli Eğitim’de bırakın din okullarının reklamının yapılmasını, okullar arasında “ayırımcılık olmaması” nedeniyle de bu şekilde bir reklam yapılamaz. Hele de reklam camilerde, insanların dini duyguları baskı altına alınarak, etkilenerek yapılıyorsa bu hiç mi hiç olmaz. Yani burada esas mesele asla “imam hatiplerden gocunmak” veya “imam hatiplere arka çıkanların daha dindar, diğerlerinin daha az dindar olması” filan değildir.

Mesele kurallardır, yapılmaması gerekenin yapılmış olmasıdır. Ama AKP İl Genel Meclisi Grup Başkanı Halil Uluay’ın bu tartışmada söylediğine bakalım; “İmam hatiplerden kimse gocunmasın, kimseye zarar gelmez. İmam hatip kayıtlarının camiden duyurulmasında sakınca yok, bu konuda siyaset yapmayın”. Demek ki her tartışmada konuyu bu şekilde kestirip atan birileri çıkınca sorun bitecek, olmaması gereken her şeyin “olur”u bulunacak..

MAKBUL MÜSLÜMAN

Peki Elazığ’da söylenen “çocuklarınızı imam hatibe gönderin çünkü oradan çıkan çocuklar Allah’ı bilir, dinini bilir” sözü ne demek oluyor? Yani diğer okullara, liselere gitmiş ve gidecek olanlara “Allah’ını, dinini bilmiyor” gözüyle mi bakılacak? Cami cemaatinin bu sözlerden nasıl etkileneceğini ve çocuklarını “diğer okullara göndermek istemeyeceğini” veya o okullardan mezun olanları bilinç altında “makbul Müslüman” saymayacağını tahmin etmek çok mu zor?

Şimdi işin kolayı bulundu, bu tür bir yanlışa itiraz edenlere bile “kimse gocunmasın” ya da “yoksa siz dindar nesil istemiyor musunuz” benzeri karşılıklar verilerek itirazlar toptan önleniyor. İyi de en basitinden; imam hatip mezunu olmadığı veya orada okumadığı için böyle bir haksızlıkla karşılaşan, dini inancı tam olmasına rağmen “inancı tartışılır hale getirilen insanların” ne yapması gerekiyor Allah aşkına?

Şemdinli’de neler oluyor?

Haberlerin bir kısmında “Şemdinli’yi ele geçirerek isyan başlatmayı planlayan PKK’nın köşeye sıkıştırıldığı ve büyük kayıp verdiği” bildiriliyor.. Öldürülen PKK’lı sayısı veriliyor ama bizim hiç şehidimiz, yaralımız var mı bunu duymuyoruz..

Diğer tarafta PKK lideri Karayılan “19 Haziran’dan bu yana Türk ordusu Dağlıca’ya giremedi. Dağlıca ve Şemdinli’ye giden yolların büyük bölümü uzun süredir bizim kontrolümüzde.. Çatışmaların temel sebebi bu” diyor.. “İki Sikorsky helikopterin düşürüldüğünü, ikisinin yara aldığını” söylüyor.

Acaba gerçek nedir, bunu ne nasıl öğreneceğiz? Doğrusu ben “Şemdinli olayının Kuzey Suriye’deki gibi bir durum yaratmayacağını” düşünenlerin konuyu hafife aldığı duygusuna sahibim. PKK ve destekçileri de zaten “hemen olacak” demiyorlar, adım adım gidiyorlar. Bence Kuzey Suriye ile Şemdinli olayları birbirine kenetlenmiş vaziyette, Hükümet “Suriye konusunda yaptığımız hatanın sonucunun ne olduğunu” iyi düşünerek her konuyu bir yana bırakıp tüm gücüyle buna yoğunlaşmalı.. Son pişmanlık fayda etmiyor!

DİĞER YENİ YAZILAR