Bu katillere ömür boyu hapis verin!

Haberin Devamı

Kadınlar öldürülüyor, çocuklar “aile içi ve dışı tecavüzlerle” telef oluyor diye çırpınırken kazık kadar herifler kız çocukları da öldürmeye başladılar, yine Hükümet’ten tık yok.. Sanki bu arkası kesilmeyen, bir ülke için yüz karası cinayet ve tecavüzler “ülkenin geçmişindeki olaylar” kadar bile önemli değilmiş gibi hiiç umursanmıyor.

Dokunaklı cümlelerle “Anneler Günü” mesajları verildi, halkın duygularına hitap edildi ama asıl o Anneler Günü’nde en çok düşünülmesi gerekenler; “gözleri önünde öldürülen analarına yanan evlatlar, öldürülen kızlarına yanan anneler ve tecavüz mağduru çocukların ‘onlara baktıkça her gün ölen’ anaları”dır.

ÇOCUK ‘AMCA’ DİYOR!

Bu kez de Zonguldak’ta bir sapık katil 14 yaşındaki ilköğretim okulu öğrencisi kız çocuğu Kader Demiroğlu’nu okulunun önünde pompalı tüfekle vurarak öldürdü.. Zavallı çocuğun kanlar içindeki küçücük bedenine bakıp bakıp ağlayan okul arkadaşlarını izledik TV’lerde, bizim de içimiz kan ağlayarak.. Sonra bu sapık çıkıp bir de utanmadan “Biz 1 yıldır sevgiliydik, onu başka erkeklerle dolaşıyor görünce..” diyerek kendine ceza indirimi sağlamaya çalışmış.

Oysa arkadaşları Kader’in teneffüste “Metin amca beni çağırıyor” dediğini anlatıyorlardı haberlerde.. Demek ki katil bir şekilde çocukla tanışmış ve ona “amca” gibi yanaşmış, belki kendine acındırdı, belki yardım ederek tanıştı, belli değil. Ama belli olan şey, “amca” olarak görüldüğü..

‘TAHRİK İNDİRİMİ’ SAÇMALIĞI

Daha ilköğretim öğrencisi olan ve bu ülkede ne kadar kötü ve acımasız insanlar çıkabildiğini, “hak ettikleri cezalar verilmediği için” bir de üstüne korkusuz olduklarını bilmeyen çocuklar bu sefil yaratıklara inanıyor ve sonunda aldatılarak ya tecavüze uğruyor veya cinayete kurban gidiyorlar.

O sefiller çocukların hayatını mahvettikten sonra da dönüp “biz sevgiliydik” veya “beni tahrik edecek şeyler söyledi” benzeri yalanlarla cezalarının fazlasıyla azaltılmasını sağlıyorlar. Çocuklara tecavüz edenler serbest bırakılıyor, hatta 15-20 kişi olsalar da hepsi birden serbest bırakılıyor. İnsanların “yalan yanlış iddialarla 4-5 yıl tutuklu olarak cezaevinde bekletildiği, hayatlarından yılların çalındığı” ülkede cinayetlerin cezaları 8-10 yıl içinde kurtulabilecekleri hale getiriliyor.

İLAHİ ADALETTEN KORKUN!

Ne demekmiş “tahrik indirimi, iyi hal indirimi” vs? Böyle cezalar verilir veya ağır suçlular affedilirse adalet mi kalır ortada? Kader’in katilinin cezası “affa uğramayacak müebbet hapis” olmalıdır. Bu cezaları vermeyen hakimlerin başka bir şeyden korkuları yoksa bile ilahi adaletten korkmaları gerekir ama o da yok..

Aslına bakarsanız bu suçların cezalarını veremeyen hakimlerin “suçlu yakınlarından” korktuğu bile geliyor akla. Daha iki gün önce gazetelerde Oscar ödüllü ABD’li oyuncu Jennifer Hudson’ın 2008 yılında cinayete kurban giden annesinin katiline verilen cezanın haberi vardı. Şarkıcının eski eniştesi “tek bir görgü tanığı olmamasına” ve olay yerinde parmak izleri bulunmamasına rağmen “tanıkların ifadesiyle” ömür boyu hapse mahkum edildi. O ülkelerde verilen cezalar Türkiye gibi her gün sayısız cinayetin işlendiği, çocukların öldürüldüğü bir ülkede neden verilemiyor?

Bunu bilmek sürekli olarak felaket haberleriyle yaşayan toplumun hakkı değil midir, sorumlu konumdakiler ne zamana kadar “üç maymunları” oynayacak ve görmezden gelecekler?

*****


Çocuklarına tecavüz edilen anne tek başına!

Defalarca yazdım ve Aile Bakanlığı’nı “o çaresiz anne”ye yardıma çağırdım. Öz babaları tarafından küçük yaşta tecavüze uğrayan iki erkek evladının hayatını kurtarmaya çalıştığını, onlara “korku duymayacakları” bir hayat sağlayabilmek için tek başına mücadele verdiğini ama yardım istediğini anlattım. Babaları olacak kişinin (bir öğretmen üstelik, kendisine başka çocuklar emanet ediliyor) tüm imkanlarını kullanarak, araya tanıdıklar sokarak bu anneyi Bakırköy Akıl Hastanesi’ne kapattırmaya, böylece çocukları yeniden almaya çalıştığını bildirdim.

Detaylar annenin kendisinde.. Çocuklar yaşadıklarını mahkemeye anlatmış, aradan yıllar geçmiş hala dava bitirilip suçlu cezalandırılmadığı gibi, zaten ağır üzüntü içinde yaşayan anne bir de hastaneye kapatılma korkusu yaşıyor. Oysa Hastane 1 yıl önce “yatırılmasını gerektiren psikiyatrik bozukluk saptanmadı” diye rapor da vermiş.

STERİL YAŞAMAK İÇİN DUYMAYALIM MI?

İstanbul Barosu ilgilenmiş ama anlaşılan yeterli değil ki kadıncağız “beni kapatmayı başarırsa çocuklarımın hayatı mahvolacak” diye çırpınıyor. Peki bu durumda; istese davaya müdahil olabilecek ve iyi avukatlar gönderebilecek olan Kadın ve Aile Bakanlığı neden hiç ilgilenmiyor acaba? Bir defa bakmak bile istemiyor?

Yoksa bu ülkede yaşanan felaketlere, ensest olaylarına gözümüzü kapatıp steril yaşamlar mı süreceğiz? O anneler yapayalnız boğuşurken o tarafa bakmayacak mıyız? Kadın kuruluşları ve Bakanlığın bu ilgisizliği inanılır gibi değil, hala bir hareket bekliyorum.

*****


Tutuklu milletvekilleri için ‘sakınca’ nedir hakikaten?

Muhalefet partilerinin “tutuklu vekillerin tahliyesi” için CMK’nın 100. Maddesi’nde değişiklik yapılması teklifine AKP “suistimal edilir” diyerek karşı çıktı ve reddedildi. AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik “Çok farklı ve olumsuz sonuçlar doğuracağı ve böyle bir düzenlemenin suistimale müsait olduğunu” da açıkladı.

Oysa önceleri AKP’den “muhalefet partileriyle birlikte tutuklu vekiller için çözüm bulacağız” şeklinde açıklamalar yapılmıştı. Şimdi MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli soruyor; “Başbakan ne sakıncaları olduğunu bize de açıklasın” diyor. Gerçekten de herkesin merak ettiği bir konu bu; sabit bir suçları ortaya çıkarılmadığı halde yıllardır cezaevinde tutulan ve bugüne kadarki kimlikleri de tüm toplum tarafından bilinen, “millet iradesi”yle milletvekili seçilmiş bu insanların tutuksuz yargılanmasında nasıl bir suistimal ve sakınca olabilir?

Yuvarlak laflar yerine detaylarıyla açıklamak eğer AKP Hükümeti tarafından yapılmayacaksa Meclis adına TBMM Başkanı’na düşer sanıyorum. Önemli konudur bu, atlanamaz!

DİĞER YENİ YAZILAR