“O mahalle, bu mahalle” masalı!

Haberin Devamı

Aşağıda okuyacağınız ikinci yazıyı Ertuğrul Özkök ’ün “Beyaz Türklere şaşırtıcı bir teklif” başlıklı yazısından birkaç gün önce, tatilim bittiğinde yayımlamak üzere yazmıştım. Zira bazı iktidara yakın isimler bu “Beyaz Türkler” lafını “laik rejimin korunması konusunda duyarlı ve genelde eğitimli” kesimler için adeta bir hakaret olarak kullanmaktalar. Öyle tuhaf bir boyuta taşıdılar ki bu girişimi, neredeyse ‘kendine ve ülkesine yarar sağlamak için okumuş, yükselmiş insanlar’ yaptığından utanacak. Komedinin dik alası yani.

Üstüne üstlük, bu “Beyaz Türkler”in halka olduğu gibi “dine de uzak” kesimler olduğu ima edilmekte. Radikal dinciliğe ve sonunda din eksenli diktatörlüklere dönüşen bütün ülkelerde kullanılan yöntemin hep ‘önce toplumu düşman kutuplara ayırmak’ olduğunu düşününce kayıtsız kalamıyor insanÖ Benzer bir ihtimalin Türkiye için söz konusu olmayacağını umsak da bu ‘mutlaka bir şekilde ayırma’ çabaları son derece rahatsız edici.

Buna inandığım için, kasıtlı şekilde ortaya atılan bölücü tanımlara prim vermek yerine bu kötü huydan, alışkanlıktan vazgeçilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Kısa süre önce Ahmet Hakan (Tophane saldırısının arkasından, sanki bu olay basit bir mahalle baskısıymış gibi) yıllar öncesinin “o mahalle, bu mahalle” karşılaştırmasına girmiş, laik mahallede;“oruçtutanları takmamak marifet sayılır”, “türban takan kıza laikçi teyze saldırısı vuku bulabilir”, “namaz kıldığın zaman etiketlenirsin” gibi şartların bulunduğunu yazmıştı.

ETİKET MESELESİ

Eğer bunu televizyonda tartışıyor olsaydık ondan bu iddialarına somut örnekler vermesini isterdim, zira toplumun hiçbir kesiminde oruç tutan veya namaz kılanları etiketlemek , takmamak gibi bir durumun mevcut olduğuna inanmıyorum ben.İftar saatlerinde tüm mahalleler in boşalması, sokaklarda tek kişinin kalmaması bunun net göstergesi değil midir? Türban takan kızlar her kentin her mahallesinde takmayanlarla bir arda dolaşmıyor, hatta Uludağ’da kayak yapmıyorlar mı?

Ama aksi yönde bir baskının Anadolu’nun hemen her köşesinde olduğunu araştırmalar ,artık büyük kentlerde de semt semt uygulanacağını, şiddete bile dönüşebileceğini de olaylar gösteriyor. Buna çözüm aramak yerine karşı eylemler ya da mazeretler aramak ne derece doğrudur acaba?

Örneğin Beyaz Türkler’in karşısında kimler vardır? Şimdi o yazımı okuyalım.

“Beyaz Türk”ler ve bukalemunlar!

Artık bazı köşe yazılarını okurken bir gülme alıyor beni üzerinize afiyetÖ Kişilik kaybının, “yağcılık yapacağım” diye acınacak laf ebeliklerinin tavan yapmasını izlemek ağlatmıyorsa güldürecek haliyle...

“Objektif düşünce” den veya “halka yakın olmak” tan söze başlayıp bir partinin militanı gibi devam edenler mi dersiniz, kendileriyle farklı görüşteki gazeteci veya gazeteleri “halkı anlamamak” la suçlayarak ucuz yöntem popülizmle taraftar toplamaya çalışanlar mı?

50 yıl sonra birdenbire Demokrat Parti ve Menderes hayranı kesiliverenler miÖ ‘Kuzuların sessizliği’ne bürünmüş, tek ses korosu halinegelmiş medyaya yüzü kızarmadan “medya çeşitlendi, çok sesli oldu” diyen mi... Bunu “medyadaki olumlu değişim” olarak sunan mı? Neredeyse iki kişiden birinin olumlu (veya olumsuz) oy kullandığı referandum sonucunu büyük bir fark olarak gösterdikten sonra ‘kendi görüşünden olmayanları’ baskıyla susturmaya çalışan mı?

Ne ararsanız var güldürecek. Ama beni yine de en çok (kendisi bu hesapça ‘bembeyaz’ olanların) ; her iktidar döneminde bir eli yağdan, öteki baldan çıkmamış, hepsiyle yakın ilişkiler kurmuş, soylu ailelerden geldiğini iddia eden, tuzu da pek kuru kişilerin birilerine “Beyaz Türk” demesi güldürüyor. Kimdir bu Beyaz Türkler? Nasıl ve hangi nedenle beyazlaşmışlardır?

Beyaz olmayanlar örneğin sarı mıdır, eflatun mu?

Türkiye’nin en zenginleri de, Ankara İstanbul çoğunluğu da “istikrar bozulur” korkusuyla “Beyaz olmadığı” ima edilen kesimle birlikte hareket ettiğine göre acaba Beyaz Türk ayırımıyla “sahiller” mi kastedilmektedir?

Belli değilÖ Ama sonuçta, beyaz ya da bir başkası, ne renk olursa olsun en azından bir renge sahip olmak , bukalemun gibi işine geldikçe renkten renge girmekten çok daha makbuldür unutmasınlar!

DİĞER YENİ YAZILAR