Sorunsuz tecavüz

Türk Ceza Kanunu değişikliklerinin şu anda Alt Komisyon'da tartışıldığını, iki haftadır "cinsel suçlar la ilgili maddelerin görüşülmekte olduğunu artık hepiniz biliyorsunuz.

Haberin Devamı

Türk Ceza Kanunu değişikliklerinin şu anda Alt Komisyon'da tartışıldığını, iki haftadır "cinsel suçlar la ilgili maddelerin görüşülmekte olduğunu artık hepiniz biliyorsunuz. Hatta önceki gün okuduğum bir haberde Komisyon üyelerinin cinsel suçlarla ilgili konularda kadın gazetecilere açıklama yaparken sıkıldıkları anlatılıyordu. Utanıp sıkılmaya ne gerek var, asıl utanılması gereken, bir toplumun kadınlarını suçlular karşısında yasalarıyla savunamaması, çaresiz veya çareyi intiharda veya tecavüzcüyle evlenmede aramak zorunda bırakmasıdır. Son olarak Beşiktaş'taki tacizci şoför olayını duyduk. Arabasına binen kadın müşteriye iğrenç şekilde tacizde bulunan, neredeyse tecavüz kadar psikolojik travma yaratan şoför (üstelik ticari araç kullanacak ehliyete de sahip değilmiş) serbest bırakıldı. Aynı anda verilen bir başka haberde bir kadının parasını gasp edenler cezaevine gönderildi.

Bu nasıl adalet anlayışı, nasıl ceza kanunudur anlayan var mı? "Türkiye'de kadına karşı cinsel suç işlemek serbest" demek değilse nedir bu durum? İster istemez "iki profesör" e, Sulhi Dönmezer ile Doğan Soyaslan'ın sözlerine dönüyoruz. Onlar mevcut kanunun 434. maddesinin (tecavüzcü ile mağdurun evlenmesi halinde suçlunun affedilmesi) 77 yıldır uygulanmakta olduğunu ve uygulamada hiçbir sıkıntı çıkmadığını, tecavüz, kız kaçırma olaylarının bu madde ile çözüme kavuştuğunu, toplumun bundan sonra da aynı maddeye ihtiyacı olduğunu tekrarlayıp duruyorlar. Onların dışındaki sayısız hukukçu ise "Bu madde sorun çıkarmadı çünkü genelde kadınlara tecavüz ediliyor. Erkeklere edilseydi veya bu anlayışı savunanların birine edilseydi şimdiye kadar o madde orada kalır mıydı acaba?" diyorlar. Hakikaten, erkeklere edilse onları da evlendirecekler mi, güzel bir soru... Nitekim, sokaklarda serbestçe dolaşan, çoğu af kanunlarıyla salıverilmiş tecavüzcülerin saldırısına uğrayan erkek çocukların haberleri de sık sık çıkıyor. Değil tecavüz, taciz bile en ağır şekilde cezalandırılıncaya, hiçbir indirim kabul edilmeyinceye kadar bu mücadele bitmeyecek!

Bu binaya dikkat!
Gazi Üniversitesi Bilgisayar Öğretmenliği'nde okuyan ve İzmir'in Seferihisar ilçesinde yaşayan bir okurumuzdan gelen uyarı. İlçeye 9 Eylül Üniversitesine bağlı olmak üzere, iş adamı Nejat Hepkon'un yardımıyla bir spor akademisi açılacakmış. Su anda inşaatı sürmekte olan binanın temellerinin yanlış atıldığını, hatalı yapılan 6 kolonun kesilerek bir metre yana kaydırıldığını, yeni yapılanların ise yine özensiz ve dikkatsiz inşa edildiğini söylüyor okurumuz.

Ve "Sizin de bildiğiniz gibi burası 1. derece deprem bölgesi. Geçtiğimiz 10 Nisan'da yüzlerce evimiz kullanılamaz hale geldi. Hâlâ çadırda yaşayan insanlarımız var. İçinde gençlerimizin okuyacağı ve sulak bir toprağa inşa edilen bu yapı, bu dandik kolonlarla sizce kaç derecelik depreme dayanabilecek? Daha sonra gençlerimizin ölmemesi, analarımızın ağlamaması için bu konunun üzerine gidilmeli" diyor.

Ben de ilçenin belediyesine, kaymakamlığına, Bayındırlık ve Milli Eğitim müdürlüklerine duyuruyorum. Denetimi her kim yapıyor ve yaptırıyorsa gözünü açsın ve işini düzgün yapsın.

Benzer bir kolon sorunu İstanbul Atatürk Havalimanı'nda mevcut. Depremden zarar gören bazı kolonlar yeniden yapılmadan Alan teslim edilmişti. Kontroller sonradan tamamlandı mı bilmiyoruz. "Zafer kazanacağız, bütün belediyeleri biz alacağız" sözleri iktidarı elinde tutan bir parti için marifet değildir. Hızla süren kaçak yapılar, hatalı binalar durdurulmadı. Hükümet bu konuda ağzını açmadı. Bunları "seçim yatırımı" olarak gören, vatandaşlarının yaşamını düşünmeyen iktidarların halkın nefretini kazanması bazen birkaç dakikaya bağlı olabiliyor. Allah bize bir daha büyük deprem felaketi yaşatmasın!

DİĞER YENİ YAZILAR