“İmkansız Periler” ve müthiş kadınlar!

Haberin Devamı

Türkiye’nin çağdaş bir ülke olması, geri kalmışlığından kurtulması için gece gündüz çalışan, tüm hayatlarını buna adayan kahraman kadınları vardır.

Çoğu insanımız onların isimlerini bilmez, kendileri ve çocuklarının, ülkelerinin geleceği için yaptıkları çalışmalardan bihaberdir. Oysa onlar sessiz sedasız eğitimden sağlığa, kadın ve çocuklara insanlık dışı haksızlıklar yapılmasına neden olan yasaların değiştirilmesine kadar birçok konuda imzalarını tarihe altın harflerle kazımışlardır.

Bunlar arasında Medeni Kanun’un ve Türk Ceza Kanunu’nun çağdışı maddelerden temizlenmesini sağlayan kadın hukukçularımız, birçok önemli dernekte önemli faaliyetler gösteren kadınlarımız var.

Cuma günü maalesef en verimli çağında kaybettiğimiz, Türkiye’nin gurur duyacağı isimlerden biri olan Prof. Dr. Türkel Minibaş bunlardan biriydi. Başarılı bir üniversite öğretim üyesi olmasının yanında çocukların eğitimi, kadın ve çocuk hakları, sokak çocuklarının kurtarılması gibi konularda yıllardır çalışan ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin de Başkan Yardımcılığını yapan çok değerli bir sivil toplumcuydu.

Bu zamansız büyük kayba içimiz ağlarken bir yandan da aynı derneğin; ÇYDD’nin Başkanı olan ve bugüne kadar binlerce çocuğa eğitim kazandırdığı gibi hayatını hep “daha da çok çocuğu okutmaya” adayan Türkan Saylan’ın ağır hastalığına, vermekte olduğu yaşam savaşına üzülüyoruz. İnsanın elinden bir şey gelmemesi daha da kahredici... Öyle bir özveri, öyle bir çaba ki onlarınki yerleri kolay doldurulamaz. Sevgili Türkan Saylan’a en içten iyi dileklerimi gönderiyor, onu saygıyla selamlıyor ve sağlığı için dua ediyorum.

*****


Gazze bağış paraları nerede?

Türkiye, Başbakan Erdoğan’ın hatalı siyaseti ve çıkışları nedeniyle Filistin Yönetimi ve Arap ülkelerinden “işimize karışmayın” diye zılgıtı yedikten sonra Gazze için toplanan 62 milyon TL’yi hâlâ gönderecek mi, yoksa hiç değilse bir kısmını giyeceği ayakkabısı olmadığı için soğuktan donarak ve köprüler geçerek, kilometreler katederek okula giden çocuklarına, işsiz gençlerine iş imkanı yaratmaya mı harcayacak bilmiyoruz.

Hükümet parayı “Gazze’ye okul, hastane yapmakta kullanacağını” açıkladı. Ama bu ülke Bosna için toplanan paraların, Deniz Feneri için toplanan bağışların nasıl yok edildiğini görmüş bir ülkedir.

Okul, hastane filan derken yıllar geçer, unutulur. Muhalefet partileri ve medya bu 62 milyon TL’nin hesabını kuruş kuruş seçim öncesi sormak, belgelerini istemek, projeleri duymak zorundadır.

Aklıma bile getirmek istemiyorum ama maazallah yine kötü niyetli birileri çıksa bu parayla ne seçim kampanyaları hazırlanabilir değil mi?

Yine de aklıma geldiğine şaşırmayın, biz böyle değildik, gördüklerimiz, duyduklarımızdır sebep...

Kuruş kuruş hesap verilmeli!

*****


Deniz Feneri davası n’olcak?

İlk günden bu yana başta VATAN olmak üzere üstüne gittik, hepimiz yazdık, TV programları yaptık bırakın Deniz Feneri davasının açılmasını, Adalet Bakanı Almanya’dan gelecek dosyanın bile adını anmıyor. Kemal Kılıçdaroğlu’nu kötülemek telaşıyla Diyojen’leri karıştıran Başbakan da yolsuzlukları ağzına bile almıyor.

Efendim, bir kadın okuyucumuz diyor ki:

“Ruhat Hanım, temiz eller kampanyası sadece muhalif unsurlara mı yöneliktir diye merak ediyorum. Şaban Dişli, Dengir Fırat ve Melih Gökçek’le ilgili soruşturmalar ne zaman açılır, evlerine gecenin bir yarısı polis ne zaman baskın düzenler ve sabaha karşı evlerinden alınıp karakollara ne zaman götürülürler acaba?”

Okurken bu mektupları, içimden “çıkmaz ayın son çarşambasında” veya “kırmızı kar yağınca” gibi cevaplar geçiyor. Bu okuyucumuz Deniz Feneri’ni de unutmuş. Oysa Almanya’da “yüzyılın en büyük bağış yolsuzluğu” denen ve “asıl faillerin Türkiye’de olduğu” söylenerek isimleri de Alman yargısı tarafından verilen Deniz Feneri davası da dikkat edin bir türlü açılamıyor.

TBMM’ye bu konuda verilen çok sayıda soru önergesinin sonuncusunu Gaziantep Milletvekili Akif Ekici vermiş. “Adalet Bakanı Şahin’in 7 Ekim 2008’de Almanya’daki Deniz Feneri dava dosyasının resmen istendiğini söyleyerek birkaç gün içinde dosyanın ilgili cumhuriyet savcılığına geleceğini” bildirdiğini, aradan 4 ay geçmesine rağmen dosyanın neden hâlâ gelemediğini soruyor.

“Söz konusu dava dosyasında isimleri sıkça geçen bürokratların hükümete yakın isimler olması nedeniyle bu gecikmenin olduğu doğru mudur? Daha önce benzer şekilde istenen dosyalar Türkiye’ye ne kadar zamanda ulaşmıştır?”

Şimdi, Alman yargısı Deniz Feneri davasında iktidarla bağlantılı olduğunu bildirmişti. Ama dava bir türlü açılamadığı için bu bağlantı ortaya çıkarılamıyor.

Bu durumda seçim öncesi Deniz Feneri, Şaban Dişli olayı veya AKP’yle bağlantılı hangi yolsuzluk davası açılabilir, elbette açılmayacak.

Onun için bekleyin bakalım... Çıkmaz ayın son çarşambasını...

DİĞER YENİ YAZILAR