“Son kale” aslında medyadır!

Haberin Devamı

Çok kişi “cumhurbaşkanlığı”nı rejimin korunması, rejim aleyhindeki girişimlerin engellenmesi açısından “son kale” olarak görür. Ve gördü de... Çünkü Meclis’in, hele hele eğer çoğunluk elindeyse bir partinin, hükümetin çıkardığı yasaların, yaptığı yasa değişikliklerinin, kararnamelerin onaylanması, rektörlerin seçimi gibi en önemli kararlar buradan çıkar.

Ama sonuçta en azından (bu dönemde de gördüğümüz gibi) cumhurbaşkanı tarafından onaylanan yasa değişikliği veya yasaların denetlenmesi Anayasa Mahkemesi tarafından -hâlâ, tüm engelleme çabalarına rağmen- sağlanabilmektedir. Oysa medyası tamamen “bir hükümet” tarafından kontrol altına alınmış toplum, kendisini yanlış fikir ve uygulamalardan koruyacak, gerçekleri ona duyuracak en önemli kurumunu, kalkanını kaybetmiş demektir ve artık bunun ne denetimi mümkündür ne de yerine geçebilecek bir başka kurum vardır.

Onun için Türkiye’nin de son kalesi medyadır. Şimdi işte zaten yüzde 50’den fazla iktidar medyası haline gelmiş bir medyanın tümünü kontrol altına almak için bu kez “reyting ölçümleri”ne el atmış bulunuyorlar. Kanal ve programların reytinglerini “30 ülkede reyting ölçümü yapan özerk bir kuruluş”tan alarak RTÜK’e, hem de Başkanı Zahid Akman olan bir RTÜK’e verme hazırlıkları yapılıyor.

Elinde bu kadar büyük bir medya kesimi bulunan iktidar için ne kolay bir operasyon olur bu düşünebiliyor musunuz?

Önce onlar “reyting ölçümleri yanlış, AGB yapmasın RTÜK yapsın” diye yolu açarlar (ki açıyorlar), arkadan karar çıkıverir.

Sonra ölçüm aletleri AKP medyasını ve yine din istismarı yapan kanalları izleyen evlere takılır ve olay bitmiştir.

BÜYÜK TEHLİKE

Bitmiştir çünkü bir kanalın veya programın başarısı reklam alma şansına, o da tamamen bu ölçümlere bağlıdır. Yani bu durumda “iktidarın RTÜK’ü” sizi isterse vezir eder, isterse rezil... İstediği program ve kanalı zirveye çıkarır, istediğini “ilk 100”e bile sokmaz. O kadar basit.

RTÜK’ün -bir numaralı Deniz Feneri faili olmasına rağmen- hâlâ yerinde oturan başkanı Zahid Akman “AGB ölçümlerinden rahatsız olduğunu” söylüyormuş. Çok enteresan doğrusu, kendisinin “Almanya’da bugüne kadar görülen en büyük bağış yolsuzluğu” olarak belirlenen bir yolsuzluğun başındaki suçlulardan biri olarak gösterilmesi onu hiç rahatsız etmiyor ama tamamen ticari bir konu olan ve üstelik uluslararası ölçüm yapan bir şirketin verdiği reytingler çok rahatsız ediyor.

Televizyon yayıncıları, Reklamverenler Derneği, Reklamcılar Derneği ortak açıklama yaparak “Devletin reytinglere müdahalesi ticarete politik baskı anlamına gelir” demişler ki bu gerçeğin ta kendisidir.

Medyayı tümüyle iktidar kontrolüne alacak böyle bir girişime herkesin ve tabii genelde AKP’yi destekleyen liberal gazeteci ve akademisyenlerin (gerçek liberalleri tenzih ederim ama “liberal” olmanın şartı da böyle belirlendi Türkiye’de) karşı çıkması gerekiyor.

Bu meselenin sadece “medya eliyle toplumu daha fazla muhafazakarlaştırmak” olduğunu düşünmek yeterli değildir, bu plan gerçekleştiği takdirde “istenmeyen kanal ve programlar”a gücünü kaybettirmek ve onlardan kurtulmak son derece kolaylaşacaktır.

Sivil toplum kuruluşları, üniversiteleri, yargısı, medyası büyük ölçüde susturulmuş, halihazırda en büyük yolsuzluk davalarına bakılamayan, en büyük siyasi hataları gizlenen, iktidarının “rejimle kavgası” hiç bitmeyen bir ülkede bunun sonucunu tahmin bile edemezsiniz.

“Son kale”yi kaybetmenin tehlikesi zannettiğinizden çok daha büyük, “söylemedi” demeyin!


***



“Sabah” Atilla Kart’ın peşinde!

Bir süredir “Sabah-ATV’nin satışındaki yolsuzlukları” dile getiren CHP Konya Milletvekili Atilla Kart’ın “Bu gruptan bir ekibin Konya’ya giderek kendisi ve ailesi hakkında bilgi topladığı, bunun da halk adına denetim görevini yapan milletvekilini tehdit, gözdağı ve karalama yoluyla sindirmeyi amaçlayan bir çalışma olduğu” açıklaması dünkü gündemin önemli haberlerinden biriydi.

Atilla Kart Sabah-ATV’ye ortak olan Katar Şeyhi’nin sermayesinin gizlenmesinden, Vakıfbank-Halkbank kredisindeki yolsuzluğa kadar çok önemli bilgi ve belgelerden söz ediyor.

Bugün öğlen saat 12.30’daki Her Açıdan’da Atilla Kart “kendisini araştırmaya neden gerek gördüklerini” bu satışın detaylarıyla anlatacak. Aynı zamanda Deniz Feneri ve diğer yolsuzluklarla “CHP’nin çarşaf açılımı”nı da tartışacağız, merak edenlere duyurmuş olayım.

DİĞER YENİ YAZILAR