Başbakan “istismar” endişesinde!

Haberin Devamı

Acaba olayda “rahatsız eden, yanlış olan” noktayı anlamıyorlar mı yoksa anlamaz görünmek işlerine mi geliyor belli değil...

Baykal bir yandan, bugüne kadar AKP’nin her yaptığına gözü kapalı destek vermiş yazarlar öte yandan, çaresizliği paylaşan veya bunun demokratlık olduğunu sananlar beri yandan koro halinde haykırıyorlar:

“Çok iyi oldu, çok iyi oldu çarşaflıları almakla bu oyun bozuldu, partiye katılmak isteyen tesettürlü kadınlara ‘başını aç da gel’ denmezdi...”

Baykal’ın başka aydınlatıcı (!) açıklamaları da var, örneğin “Kılık kıyafet insanın kafasında siyasi simge değilse bize ters düşmez” diyor. Daha komik bir laf olabilir mi, nasıl ayırabiliyorsunuz bunu?

Elbette tesettürlü insanlara “başını aç da gel” demezsiniz ama bunun “bir açılım olmadığını” söylerken aynı anda ülkenin gündemini değiştirip ‘insanların belini büken’ ekonomik krizi ve işsizliği bile unutturacak bir “din üzerinden siyasi reklam”la da ortaya çıkmazsınız.

Dünkü yazıma gelen yorumlara bakarken “Adanalı Sabri”den gelen yoruma takıldı gözüm... Bana: “Siz kimden oy almayı düşünüyorsunuz peki? O olmaz, bu olmaz diye... Türkiye Etiler-Mecidiyeköy arasından ibaret değil Sayın Mengi” demiş.

Adana’nın Emelcik köyünden çıkıp 25 yıl parlamenterlik yapmış ve dindar bir insan olmasına rağmen tek bir kez bile din istismarı yapmadan, inancını ibadetini göstermeden girdiği her seçimden galibiyetle çıkmış bir siyasetçinin kızı olarak ona “Adanalı cevabı” vermeyi görev biliyorum.

Her ne kadar karşısında AKP gibi “Ben dindarım, o dinsiz” diyecek kadar ileri giden, din üzerinden halkı bölmekte ve oy çalmakta sınır tanımayan bir parti varsa da muhalefet partilerinin hele de CHP’nin aynı yola sapması şart değildir.

Eğer Baykal kavgayla, itişmeyle, polemik yarışıyla kaybettiği zamanı il il, ilçe ilçe dolaşarak insanlara gerçekleri anlatmak için harcasaydı bu tartışmayı Türkiye’ye yaşatmadan, partisini yıpratmadan da başarılı olabilirdi. Hatta önce Adana’dan başlaması ona milletin din-inanç sömürüsüne mi, yoksa ülkenin ciddi sorunlarının çözümüne mi prim vereceğini açıkça gösterirdi. Ama tabii bunun için çok çalışmak gerekiyor. Diğeri ise kolay bir “açılım”... Kolay bir “değişim”!!

Konu asla “türbanlı, çarşaflıya tepki” değil, konu ana muhalefet partisinin de AKP’nin değişim (!) taktiğini uygulama çaresizliğine düşmesidir.

Başbakan Erdoğan bu olay için: “Güzel gelişmeler ama benim korkum istismar olmasın” diyor. Bunu diyor çünkü istismar 1001 iken 1500 oldu şimdi... Artık paylaşılan bir din sömürüsü var ortada ve bu da gelecek günlerde, yıllarda Türk siyasetinde “dini konuları, giyimleri malzeme yaparak oy koparma” alışkanlığının bitmeyeceğini gösteriyor. Tabii bu arada durumdan vazife çıkararak: “Çarşaflı-türbanlı kadınları partisine çağıran Baykal yarın onların isteklerini gerçekleştirmeyi de düşünecektir. Türkiye’nin dindar, muhafazakar insanıyla barışmak bütün partiler için şarttır” diyenler var. Ve bunu yaparken “Aman aman fanatiklere, yeminli türban düşmanlarına kulaklarını tıkasın” demeyi de hiç unutmuyor, din istismarına karşı çıkanları “türban düşmanı” yalanıyla susturmaya devam ediyorlar.

“Yarın onların isteklerini gerçekleştirmek”le kastettikleri ise elbette “kamusal alanda türban (ve bu kez) çarşaf” meselesi...

Yani benim “Haydi ‘kamusal alanda çarşaf’a geldi sıra, başlayın tartışmaya” sözüm aynen gerçekleşiyor... Ayynısından kaynımda da var, ayynı!

*****

Buyrun gerçekleri duymaya!

Yine bir kaos ortamı, yine kavram kargaşası... Ülkenin çözüm bekleyen çok ciddi sorunları varken dönüp dolaşıp türbanı da geçerek çarşaf tartışmasına kilitlendik kaldık.

Bu tartışmaya “daha az ciddi” gözüyle bakmak da mümkün değil çünkü her zaman her olayda olduğu gibi gerçekler saptırılıyor ve Türkiye’de siyaset anlayışının değiştiği gözlerden kaçırılıyor.

Acaba bundan sonra kadınların türbanı, çarşafı, seçmenlerin veya partilerin dini, inancı işe karıştırılmadan siyaset artık mümkün olamayacak mı? CHP’nin “çarşaflı üyeler” politikasında doğrular ve yanlışlar nedir? Bu politika beraberinde hangi tehlikeleri getirebilir? CHP’ye bin zorlukla üye olan gençler bu olayı nasıl yorumluyor? Baykal’a gelen eleştirilerin asıl nedeni neydi?

Bu soruların cevapları ile ekonomik kriz konusunda toplumdan gizlenen gerçekleri

Pazar günü Her Açıdan’da :

CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, HYP Genel Başkanı-ilahiyatçı yazar Yaşar Nuri Öztürk, Tekstil İşçileri Sendikası Bşk. ve eski DİSK Bşk. Rıdvan Budak ile gazeteci-yazar Nazlı Ilıcak’ın katılacağı tartışmada duyacaksınız.

Kredi kartları ve tüketici kredilerini ödeyemeyen kitlelerin, kriz nedeniyle ortaya çıkan yeni işsizler ordusunun ve kapanan firmaların nelere yol açacağını da dinleyeceğiniz program 23 Kasım Pazar günü öğlen 12.30’da STAR’da .

Çanak soruları ve cevapları değil, gerçekleri duyacağınız Her Açıdan’ı kaçırmayın derim.

DİĞER YENİ YAZILAR